Cahille sohbeti kesin!

Tarih profesörü İlber Ortaylı’ya atfedilen “Çok cahilsin! Keşke ölsen” lafını Hoca’ya sordular bir programda. Ortaylı, “Cahillik hiç ayıplanacak bir şey değildir. Hatta cahil kendi içinde tutarlıdır. Kötü olan yarı-cahillerdir” diye izah etti fikrini. ‘Yarı-cahillik’ tanımı şöyle İlber Hoca’nın: “Adam Goethe ile Faust’u duymuş ama hangisi hangisini yazmış onu bilmiyor...”

Bu yarı-cahillerin milleti millete kırdırdığını söylüyordu: “Hepsi anayasa hukukçusu bu yarı-cahillerin. Çeyrek-çepelekler daha kötü. Uluslararası ilişkiler uzmanı hepsi...”

Hoca’ya ek yapayım, bir de zır cahiller var, onlar genelde siyasetçi oluyorlar...

***

Yarı-cahillerin ve çeyrek-çepeleklerin danışmanlık yaptığı zır cahiller, Türkiye’yi onarılması güç bir biçimde zedelediler. Buna hem doğal hem de insani tahribat manasında bakabilirsiniz.

Toplumun bu kadar yarıldığı, halkın bir yarıktan diğer yarığa bu kadar düşmanlaştığı bir süreç yaşanmadı cumhuriyet tarihinde.

Ve cumhurbaşkanlığı makamını işgal eden zat, çıkmış, “Şu anda okul, müze, kütüphane, kitap yakarak bunlar da nasıl bir barbar olduklarını tüm dünyaya gösteriyorlar. Bunu çok bilinçli yapıyorlar. Kürtler okumasın, cahil kalsın diye yapıyorlar. Kürt çocukları okula gitmesin, kitapla tanışmasın, kitap okumasın, cahil kalsın diye bunu yapıyorlar” diyor.

Duyan da, arkadaş müze müze geziyor, kütüphaneler dolusu kitap bitirmiş, öyle konuşuyor zanneder. Okulları medreseye çevirmiş, ‘üniversite’leri sadece gerçek işsizlik oranını gizlemeye yarayan abuk sabuk kurumlar haline getirmiş bir iktidarın mümessili ediyor bu lafları.

Ve dikkat edin, yine kritik bir dönemde ortaya çıkan, halka ateş açarak katleden, provokasyonları tetikleyen ‘Hizbulkontra’dan tek bir bahis bile yok!

***

Bugün ülkenin her tarafında, siyasetçilerden medyasına, medyanın dincisinden milliyetçisine kadar her yerde düşmanlık tohumları serpiliyor topluma.

Örgütlü cehaletin temsilcisi olan mevcut iktidar şuursuz. Halkın ilimle, irfanla ilişkisini keserek anlamadıkları duaları ezberleyen tuhaf bir kul topluluğu yaratmak isteyen envaı çeşit cühelanın elinde oyuncak olduk.

Bir akıl hastasına içi insan dolu otobüsün direksiyonunu vermiş gibiyiz. Onun ise keyfi yerinde, toslayacak yer arıyor.

Bakın, çok ciddi söylüyorum. Bu hikayenin sonu mutlu bitmeyecek. Aklıselim sahibi herkes ülkemizin geleceği için elini taşın altına sokmak zorundadır. Üstelik uğraşmamız gereken sadece yobazların şuursuzlukları değil, kendisini solcu sanan milliyetçi bezirganların histerik çığlıklarıdır da. (Bu konuya pek yakında değinelim, değil mi?)

***

Uzun lafın kısası, ya içimizdeki ‘cahil’ ölecek, ya da o ‘cahil’ tüm bir toplumu yok edip kul eyleyecek...

“Çok cahilsin! Keşke ölsen!”

Önceki ve Sonraki Yazılar