
Çıkışlar şu taraftan!
Eğer önümüzdeki iki ay içinde bir mucize gerçekleşmezse.. Eğer Ağustos’a kadar muhalefet bir çözüm yolu bulamazsa.. Cumhuriyet’e, bugüne kadar hayatınızı şekillendiren tüm değerlere veda edebilirsiniz. Zira, Kürt siyasi hareketi kararını verdi. Böylece Erdoğan’a Çankaya yolu da göründü.
AKP’NİN DOSTU-DÜŞMANI: Erdoğan, dünkü grup konuşmasında “düşman cephesini” net biçimde tarif etti. Başta Gülen Cemaati.. Elbette CHP ve MHP.. Yanı sıra her renk sol muhalefet.. Zaten Aleviler.. Geziciler.. Gezicilere destek veren işadamları.. Yabancı medya falan filan.. Türkiye’nin yarısını böyle açıktan karşına alırsan Çankaya’ya nasıl çıkarsın peki! Yanıt, “dost cephesinde”: Bir puan bir puandır hesabıyla Saadet Partisi.. Ama asıl, olmazsa olmaz BDP / PKK, yani Kürt siyasi hareketi.
SAKIK TESELLİSİ: Yalova’yı kıl payı kaybetmek, üstüne bir de o kadar yüklendikleri halde Ağrı’yı alamamak AKP’yi fena gerdi. Onları teselli edense, Ağrı’nın galibi, BDP’li Sırrı Sakık oldu. Sakık, “Yalova’da BDP, AKP ve Öcalan kazandı” dedi. Üstelik, bunları söylerken latife etmiyordu. Çok ciddiydi. Zira, O'na göre “barış sürecinde sona gelinirken bu sürecin mimarları BDP-AKP VE ÖCALAN el ele kazanmış” sayılırdı.
ELİ KULAĞINDA: Sırrı Sakık bunları söylerken; bir yanda PKK cephesini temsilen Özgür Gündem Gazetesi, diğer yanda doğrudan Erdoğan’ın sözcüsü diyebileceğimiz SABAH Gazetesi müjdeyi verdi. Birkaç haftaya kadar çözüm sürecinde yeni aşamaya geçilecekti. Yani, “bir şeylerin eli kulağında” idi. Peki nelerin? SABAH’ın haberinden iz sürersek şunu anlamamız gerekiyor: Öncelikle bu sürecin aktörü “devlet görevlileri” için yasayla “koruma” sağlanacak. Böylece, ileride Erdoğan ve adamlarına hesap sorulmasının önü kesilmiş olacak. Ayrıca, yerel yönetimlerin “özerkliği” yasalaştırılacak. Bu, elbette bölgenin özerkliği olarak hayata geçirilecek.
ÖCALAN DIŞARI ÇIKAMAZSA… PKK / BDP cephesi çok açık söylüyor. Sürecin tamamına ermesi için Öcalan’ın özgürlüğü şart! Ancak bunun kısa vadede mümkün olamayacağını da görüyor olmalılar.. Bu nedenle, anlaşılan, kademeli bir yol haritası hazırlıyorlar. O haritaya göre, Öcalan’ı İmralı’da siyasetçiler, gazeteciler, sivil toplum temsilcileri ziyaret edebilecekmiş. Ben bunu şöyle anladım: Öcalan dışarı çıkamıyorsa, DIŞARISI ÖCALAN’A GELECEK!
HÜLOOOOĞĞĞ: Erdoğan, yakın geçmişte kendisini “terör örgütü ve lideriyle görüşmeler yapıyor” diye eleştirenlere neler demişti, hatırlarsınız. En hafif ifadesi “şerefsizler” olmuştu. O görüşmelerin kanıtı olan Oslo Zabıtları ortaya çıktığında da, sonu Hasan Cemal’in kovulmasına varan bir deprem yaşanmıştı. Sonra sonra alışıldı.. Öcalan’ın “sürecin kritik ve vazgeçilmez aktörü olduğu” bizzat AKP’liler ve yandaşı gazeteciler tarafından dile getirilmeye başlandı. Sadece bu değil. Erdoğan’ın vaktiyle “yapmam” dediği her şey birer birer hayata geçiyor. En ağır ifadelerle suçladıkları, şimdi Çankaya yolunda yoldaşı oluyor. Buna rağmen milyonlar Erdoğan’ı alkışlamaya devam ediyor.
DÜŞMANLIKTA ORTAKLIK: Hiç öyle uzun uzadıya siyasi analizlere gerek yok. Hem Erdoğan hem de Kürt siyasi hareketi, Cumhuriyet’i tasfiye etmek konusunda anlaşıyor. Üstelik, Cumhuriyet’i tasfiye ederken Erdoğan Çankaya’ya çıkacak.. Başkanlık hayalini gerçeğe dönüştürecek.. Ve RTE USULÜ ŞERİAT sistemini inşa etmeye başlayacak. Bu ortaklıkta, Kürtler de istediklerine kavuşacak. Onlar da Erdoğan’ı Çankaya’ya yollayıp kendi özerkliklerini inşa edecekler.
BUNUN ADI BÖLÜNME: Evet, Kürt siyasi hareketi –Öcalan’ın her fırsatta söylediği gibi- artık Türkiye’den ayrılmayı savunmuyor. Ancak, gelinen nokta, tam da ayrılma / kopma / bölünme anlamını taşıyor. Türkiye’nin batısını faşizme teslim edecekler.. Kendi bölgelerinde mutlu mesut “barışı yaşayacaklar”. Öyle mi! Bu ihtimal her dile geldiğinde, “Yok canım” dediler, “Türkiye’nin bir kısmında faşizm hüküm sürerken diğer kısmında demokrasi olabilir mi? Katiyen böyle bir şeye izin vermeyiz. Erdoğan’ı Çankaya çıkartan olmayız.” Ama, yine son sözü söyleyen Öcalan oldu. Ve İmralı’dan gönderdiği son mesajla “yeni aşamaya geçiyoruz, umudunuzu yeşertin” dedi.
PEKİ YA BİZ? Dedim ya, köy göründü. Başımıza gelecekler belli oldu. Da… Oturup seyredecek miyiz? Ali İsmail’i, Berkin’i, Liceli Medeni’yi, Somalı madencileri “ileri demokrasi zayiatı” mı sayacağız? Onların kanlarının bulaştığı bir kirli ittifak karşısında susacak mıyız? CHP ve MHP’nin çatı adayı arayıp bulmasını mı bekleyeceğiz? BİZ NE YAPACAĞIZ? Sayın Kılıçdaroğlu, benden söylemesi: İstanbul’da pek çok çevre bu soruları soruyor, alternatif çözüm yolları arıyor. Ve o yollar da öncelikle CESARETLE AYAĞA KALKMAYI gerektiriyor.
MUHALEFET NE YAPABİLİR?
AKP-BDP koalisyonu ile Erdoğan’ın Çankaya’ya çıkma ihtimali güçlenince, kaygı eşiği de yükseldi. Evet, demokrasilerde çare tükenmez.. Oysa şimdi demokrasinin tükenme noktasına geldik. Bu durumda ÇARE ne olabilir? Muhalefet, toplum ne yapabilir? İşte, medya / siyaset / iş dünyası kulislerinde konuşulanlardan bir öneri demeti:
CHP ve MHP Meclis’i terk edebilir. Erdoğan’ın, dolayısıyla adaylığının meşruiyeti ortadan kaldırılabilir.
CHP ve MHP tam aksine Meclis’te süresiz oturma eylemi yaparak, Erdoğan hakkındaki iddiaların gündeme gelmesini sağlayabilir. Erdoğan’ın “neden Çankaya’ya çıkmaması gerektiğini” radikal bir tutumla anlatabilir.
İktidar “müzakere süreci” çerçevesinde Öcalan ve PKK’nın beklediği yasaları çıkartmadan muhalefet harekete geçebilir. Öcalan ile müzakereler hakkında Meclis soruşturması isteyebilir. Ve bunu sağlayıncaya kadar yine radikal bir tutum izler.
Bunlar, kulislerde konuşulanlar. Öneriler konusunda kendi adıma çekincelerim olduğunu belirtmeliyim. Ancak bir konuda ben de netim: Bundan sonra cesur / radikal / eylemli olmak gerekiyor. Ne de olsa, çok yakında kaybedecek bir şeyimiz kalmamış olacak!
UTANMAZLIĞIN BU KADARI!
Genç bir adam, Uğur Kurt.. Savcılığın açıklamasına göre “polis silahından çıkan bir kurşunla” öldü. Öldürüldü.
Okmeydanı’ndaki cemevine kurşun yağdıranları görmeyenler.. O kurşunların izini sürmeyenler.. Berkin’i terörist ilan edenler..
Şimdi Okmeydanı hakkında “deprem riski var” diye belediyeden karar çıkarttı.
Beyoğlu Belediyesi’nin dün, oy çokluğuyla aldığı bu karar ne anlama geliyor, biliyor musunuz? Yaklaşık bir milyon 600 bin metrekarelik bölgedeki evler yıkılacak. Sakinleri başka semtlere, kentin çeperlerine gönderilecek. Yani, OKMEYDANI TEMİZLENECEK!!!!!
Evet, gerçekten de bir deprem riski var bu ülkede. Erdoğan, 7.4 şiddetinde bir sarsıntıyla “düşman bellediklerini yok etmeye ve Cumhuriyet’i yıkmaya” ant içti.