Çetin Osman Budak

Çetin Osman Budak

Değişim yılı 2018

2017 ülkemiz için zor bir yıl oldu. Özellikle de ekonomi için.
AKP’nin 15 yıllık iktidarında sıcak paraya daha da bağımlı hale gelen ekonomi, OHAL’in ağırlaştırdığı güven sorunu da eklendiğinde; çarkların böyle işlemeye devam edemeyeceğinin işaretlerini veriyor.
Son rakamlara göre Türkiye’nin dış borcu 432 milyar dolarla rekor düzeye ulaştı.
Bu, Gayri Safi Yurtiçi Hasıla’nın (GSYH) yüzde 52’sine denk gelmektedir.
Dış borç, AKP’nin iktidara geldiği 2002’den beri ilk defa yüzde 50 psikolojik sınırının aşıldığı bir düzeyde.
Kamunun dış borcu 15 yılda iki katına, özel sektörünki tam 7 katına çıktı.
Özellikle reel sektör açısından giderek ağırlaşan bir tablo içerisindeyiz.
Reel sektör şirketlerinin 212 milyar dolar döviz açığı, ekonominin en kırılgan noktalarından biri.
2018 yılında ödenmesi gereken 170 milyar dolarlık dış borç, 40 milyar dolara ulaşan cari açık, yatırımcıların; demokrasi ve hukuku rafa kaldıran OHAL nedeniyle Türkiye’den kaçtığı birlikte düşünüldüğünde; 2018’in zor bir yıl olacağı görülüyor.
Büyüme rakamlarının yaldızları da gerçekleri örtmeye yetmiyor.
Hızla büyüyen bir ekonomi varsa işsizlik de düşüyor demektir.
Ama tersine…
Örneğin, DİSK Araştırma Dairesi’nin Aralık ayında yayınladığı istihdam verilerinde diplomalı gençlerimizin işsizlik oranının yüzde 13,9’a yükseldiğini görüyoruz. Yüz gençten 26’sı ise ne okula gidiyor ne de çalışıyor.
Kadınlarımız için bu oran çok daha yüksek.
Kentsel genç kadın işsizliği yüzde 34,2. Tarımda da bu oran vahim boyutlarda.
İş bulup asgari ücretle çalışanlar da hayal kırıklığı içerisinde…
Büyüme rakamları asgari ücrete yansıtılmamış, asgari ücret asgari geçim tutarının 290 TL aşağısında kalmıştır.
Büyüdüğü iddia edilen ekonomi, asgari ücret için 2 bin TL’yi verememiştir.
Hem reel sektör şirketlerini hem de vatandaşı kredilerle, borçlarla yaşamaya mahkûm eden, ekonomiy de kredi ve borçla yöneten anlayış artık çöküşün eşiğinde…
İşte tam da bu nedenlerle anketlerde “Bugün Türkiye’nin karşı karşıya olduğu mesele sizce nedir?” sorusuna verilen yanıtlarda yüzde 53 ile ekonomi ilk sıraya yerleşti.
İşsizlik ve hayat pahalılığı en yakıcı sorunlar…
Bu veriler aynı zamanda vatandaşın böylesi bir tabloya tahammülünün kalmadığını da ortaya koyuyor.

Ekonomide kırılganlık hızla artarken; azalan şeffaf politikalar ve KHK ile ekonomi yönetme anlayışı sürdürülebilir değildir ve artık miadını doldurmuştur.
Ekonomi verileri artık değişimin vaktinin geldiğini de sinyali gibi…
Vatandaşı hem ekonomik hem siyasal anlamda cendere altına sokan AKP’nin hızla kan kaybettiği, yeni bir Türkiye’nin adım adım örüldüğü bir döneme giriyoruz…
Bu anlamda 2018’in değişimin yılı olması muhtemel…
2018; büyüme hızını işsizliği azaltacak düzeye çıkaracak, sermaye birikim oranını üretken kamu yatırımlarıyla yükseltecek, sanayinin ithal bağımlılığını aşağı çekecek yeni bir perspektifli yeni bir ekonomiyi kurgulayacak anlayışın iktidara yürüyeceği yıl olacaktır.
Demokrasi ve adaletin yeniden egemen kılınması için güçlü adımların atılacağı yıl olacaktır.
O nedenle umudun yılıdır.

Önceki ve Sonraki Yazılar