Cumhuriyet'e operasyona dünyadan tepki yağdı

Cumhuriyet'e operasyona dünyadan tepki yağdı

Cumhuriyet Gazetesi'nin yönetici ve yazarlarına yönelik operasyon sonrası dünyadan arda arda sert açıklamalar geldi. Avrupa Birliği "Türkiye kırmızı çizgiyi aştı" derken, ABD'den "endişe duyuyoruz" açıklaması geldi. İşte o açıklamalar...

ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü John Kirby, günlük basın bilgilendirme toplantısında Cumhuriyet gazetesine yönelik dün sabah gerçekleştirilen operasyona ilişkin önemli açıklamalarda bulundu. Kirby, toplantının başında henüz soru-cevap bölümüne geçmeden değindiği konuya ilişkin şunları söyledi:

“Amerika Birleşik Devletleri, Türkiye’nin en saygın gazetelerinden biri olan Cumhuriyet’in yayın yönetmeni Murat Sabuncu’nun bu sabah erken saatlerde gözaltına alınmasının, hafta sonu yeni basın kurumların kapatılması, çok sayıda gazeteci ve köşe yazarının da aralarında bulunduğu; muhalif medya organlarına yönelik resmi baskının artışından derin kaygı duymaktadır. Birleşik Devletler, Türkiye Hükümeti’nin 15 Temmuz darbe girişiminin sorumlularını adalet önüne getirme çabalarına, elbette, destek veriyor. PKK dâhil her türlü teröre karşı mücadelesinde dostumuz ve NATO müttefikimiz Türkiye’nin yanındayız.”

Cumhuriyet'e operasyona dünyadan tepki yağdı

Kirby açıklamalarına şöyle devam etti:

“Ancak Türkiye’nin müttefiki ve dostu olarak, Türkiye Hükümeti’ni hukukun üstünlüğünün ve temel özgürlüklerin koruma altına alınması için teşvik ediyoruz. Demokrasiler bilhassa zor zamanlarda, muhtelif fikirlerin ifadesine izin vererek daha çok güçlenir. İfade, fikir ve basın özgürlüğünü baskı altına almak, terörle mücadeleye destek olmaz, yalnızca demokrasilerin istikrarının garanti altına alınmasını sağlayan temek özgürlüklere zarar verir.”

 

İNGİLTERE VE FRANSA: TAKİPTEYİZ

İngiltere Büyükelçiliği Sözcüsü: “İfade özgürlüğü alanında temel hakları koruması için Türkiye’yi uzun zamandır teşvik ettik. Türk hükümetiyle bu konularda birlikte çalışmaya ve Türkiye demokrasisinin uzun dönemli sağlığı için gerekli olan basın özgürlüğüne saygı duymaya teşvik edeceğiz. Türkiye’nin en eski bağımsız gazetesi olan Cumhuriyet’e yönelik son gelişmeleri yakından izlemeye devam ediyoruz.”

Fransa Dışişleri Bakanlığı yaptığı yazılı açıklamada şu ifadelere yer verdi: “Fransa, Kanun Hükmünde Kararname ile 15 medya kuruluşunun kapatılması ve gözaltına alınan Cumhuriyet çalışanlarının durumunu dikkatle takip etmektedir. Fransa, ifade özgürlüğüne, özellikle de basın özgürlüğüne bağlılığını, bunun demokratik toplumun vazgeçilmez parçası olduğunu yeniden hatırlatır.”

 

HRW’TAN ÇOK SERT AÇIKLAMA

İnsan Hakları İzleme Örgütü (HRW) ise, Cumhuriyet gazetesine yapılan operasyon, son kapatılan basın kuruluşları ve Diyarbakır Büyükşehir Belediye Eş Başkanlarının tutuklanmasının, Türkiye’de hükümet ve Cumhurbaşkanı’nın uyguladığı baskı ve yasakların giderek derinleştiğinin kanıtları olduğunu belirtti.

HRW, Türkiye’de son iki günde yaşanan gelişmeleri değerlendirdiği açıklamasında, “Türkiye’deki son bağımsız muhalif gazetelerden biri olan Cumhuriyet’in ‘saçma’ suçlamalarla hedef alınması, Türkiye hükümeti ve Cumhurbaşkanı’nın uyguladığı baskının ne kadar derinleştiğini gösteriyor” dedi.


Örgütün Türkiye direktörü Emma Sinclair Webb, “Darbe girişiminden bu yana 160’tan fazla yayın kuruluşu kapatıldı. Zalimce susturulmayan sadece birkaç muhalif ses kaldı” diye konuştu.


Webb “Seçilmiş belediye başkanlarını tutuklamak ve bağımsız medyaya yapılan saldırılar, Türkiye’nin siyasi liderlerinin demokrasinin en temel ilkelerini bile sayıp saymadığını ciddi şekilde sorgulamaya neden oluyor” dedi.


AVRUPA’DAN ‘KIRMIZI ÇİZGİ’ AÇIKLAMASI

Avrupa Parlamentosu (AP) Başkanı Martin Schulz da Twitter hesabından yaptığı açıklamada, Cumhuriyet Gazetesi çalışanlarına yönelik dün sabah başlatılan PKK/KCK ve FETÖ/PYD operasyonlarına ilişkin gözaltıların, “düşünce özgürlüğüne ilişkin kırmızı çizgiyi” aştığını ifade etti.

Schulz, bu kararın “siyasi” olduğunu belirterek şunları yazdı: “Murat Sabuncu'nun ve diğer Cumhuriyet'te çalışan gazetecilerin gözaltına alınması, ifade özgürlüğüne ilişkin kırmızı çizginin bir kez daha geçilmesi anlamına geliyor. Cumhuriyet Gazetesi sadece bağımsız bir gazete değil aynı zamanda, ülkenin en eski seküler gazetesi ve cumhuriyetin bir kurumudur”


AP Başkanı Schulz, “AB'nin darbe girişiminin ardından demokrasiyi savunan Türk vatandaşlarının cesaretini takdir ettiğimi daha önce belirtmiştim ama sürmekte olan tasfiye, hukuk ve güvenlik saiklerinden ziyade siyasi kaygılarla yapılıyormuş gibi görünüyor. İdam cezası, seçilmiş belediye başkanlarının tutuklanması ve üniversite personelinin seçilmeden atanması üzerindeki tartışmalar, Türk hükümetinin birlikten çok kutuplaşma peşinde olduğunu gösteriyor” açıklamasını yaptı.

 

ULUSLARARASI BASIN

Cumhuriyet’e yönelik operasyon uluslararası basın örgütlerinin yanı sıra dış basında da geniş yankı buldu. Kimi yorumda Cumhuriyet gazetesi yöneticilerine yönelik gözaltıların temmuz ayındaki darbe girişiminin ardından Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan tarafından başlatılan baskı ortamının son halkası olduğuna dikkat çekildi.

BBC’nin “Cumhuriyet gazetesine operasyon” başlığı ile duyurduğu haberinde “Cumhuriyet gazetesinin yönetici ve yazarları hakkında gözaltı kararı alındığı, yönetici ve yazarları Fethullah Gülen yapılanması ve PKK ile ilişkili olmakla suçlandığı” kaydedildi.

GUARDIAN gazetesinin haberinde cumartesi günü kapatılan basın organlarıyla darbe girişiminin ardından kapatılan yayın organı sayısının 160’a ulaştığı aktarıldı.

INDEPENDENT gazetesi twitter hesabından haberi “Türkiye, hükümetin en büyük muhaliflerinden birini gözaltına aldı” ifadeleriyle duyurdu.

Gözaltı kararını duyuranlar arasında The Guardian, The New York Times ve Al Jazeera gibi haber organlarında yazıları yayımlanan ve nisan ayında Türkiye’ye girişi engellenen gazeteci yazar David Lepeska da var.

ZEIT gazetesi, “Türk polisi yine gazetecileri hedef aldı” tepkisini gösterirken, Tagesspiegel “Türk yetkililer OHAL’i kullanarak muhalif medyayı cezalandırıyor” diye yazdı.

SUDDEUTSCHE ZEITUNG, “Çok sayıda muhalif medya kuruluşunun kapatılmasının ardından Türk yetkililer şimdi de geriye kalan muhalifler arasındaki en önemli gazete Cumhuriyet’i hedef aldı” derken, BILD “Demokrasi karşıtı darbe gazeteye ulaştı” Türkiye’nin en önemli muhalif gazetesi Cumhuriyet, yetkililerin kendilerine yönelik dev operasyonu sonrası böyle yazdı” ifadelerini kullandı.

Cumhuriyet’i Alternatif Nobel ödülüne layık gören Doğru Yaşam Ödülleri Vakfı, ‘Türkiye’de ifade özgürlüğünün giderek tehdit edildiği bir zamanda, Cumhuriyet demokrasinin sesinin susturulamayacağının kanıtıdır’ demişti” ifadelerini kullandı. 

 

LE MONDE’DAN BAŞYAZI

Erdoğan, Türkiye’yi Avrupa’dan uzaklaştırıyor

Fransa’nın önde gelen gazetelerinden Le Monde ‘Erdoğan Türkiye’yi Avrupa’dan uzaklaştırmaya devam ediyor’ başlığıyla bugün yayınladığı başyazıya şöyle başladı:

“İdam cezasını yeniden getirme tehdidinde bulunan Türkiye’nin cumhurbaşkanı, muhalif Cumhuriyet gazetesinin genel yayın yönetmenini gözaltına alarak basın özgürlüğünü hırpalamaya devam ediyor. Bu, özellikle temmuzdan bu yana ihlal edilen basın özgürlüğüne karşı yeni bir ağır saldırı.” Yazıda “Geçen günlerde de çoğu, ülkenin Kürt azınlığının yaşadığı güneydoğudaki 15 medya kuruluşu kanun hükmünde kararnameyle kapatıldı. Temmuz ortasından bu yana görevden atılan ya da uzaklaştırılan bizim hesabımıza göre 85 bine yakın kamu personeline cumartesi çıkarılan iki yeni kararnameyle 10 bini aşkın personel eklendi. Üniversite rektörleri artık cumhurbaşkanı tarafından atanacak. Hapishanelerden yer açmak için 38 bin adi suçlu serbest bırakıldı, yaklaşık 35 bin kişi gözaltına alındı” ifadeleri kullanıldı.

Erdoğan’ın kendisine başkanlık sistemini getirecek bir ‘referandum hayali’ kurduğunu belirten Le Monde, referanduma gitmek için parlamentoda 14 sandalyeye ihtiyaç olduğunu kaydetti. Erdoğan’ın ‘Osmanlı’nın kaybettiği topraklara yas tutan milliyetçi retoriği’ ve otoriter eğilimiyle MHP’yle yakınlaştığını kaydeden Le Monde şu uyarıda bulundu: “Türk lider burada yanlış bir hesap yapıyor: Temmuzdaki darbe girişimini izleyen ortamda yaratılmış, böylesi bir rejim artık istikrar sağlamayacak, tıpkı tehlikeli biçimde yaklaştığı Ortadoğu’da olduğu gibi.”