İngiltere'de cinsiyetçi adalet

İngiltere'de cinsiyetçi adalet

İngiliz hukukçu kadınlar, hukuk alanında şiddetli bir erkek egemen havanın estiğini, kadın avukatların tacizle sık sık yüzleştiğini, ülkedeki yüksek mahkemede yalnız bir kadın hakim olduğunu belirtiyor.

İngiltere'de yakın zaman önce bir dava vekili, hukukçuların bulunduğu bir partide üç kadını taciz etmekten 1,800 pound cezaya çarptırıldı. Avukatların disiplin organı, tacizcinin kadınlardan ikisini öpmeye çalıştığı, diğerinin elini kendi kasığına götürerek yaklaşık beş saniye kadar tutmaya çalıştığı, bir başka kadını göğüs kısmından iteleyip “aferin kızıma” demeden önce “kucak kucağa dans edelim” önerisinde bulunduğu tespitinde bulundu.  
Bu cinsel taciz, diğer meslektaşların tam görüşünün olduğu bir yerde aleni olarak gerçekleşti. Meslektaşların duruma müdahale edip etmediği bilinmiyor fakat bunun gibi korkunç davranışların iş etkinliğinde gerçekleşiyor olması, cinsiyetçiliğin avukatlar arasında normalleşmesi ve kabul edilmesi konusunda bir gösterge olarak yorumlandı.
İngiltere’de baroya kaydolan kadınların %50’si kadınken, kraliçenin hukuk danışanlarının yalnızca %12’si, yargıçların %24’ü ve Yüksek Mahkeme yargıçlarının da sadece %12’si kadın.
YÜKSEK MAHKEMENİN TEK KADIN YARGICI: SORUN CİNSİYETÇİLİK
Kadınların hukuk alanında azınlığı oluşturmasının sebebi ise cinsiyetçilik. Yüksek Mahkeme’nin tek kadın yargıçı Baroness Hale, yetenekli kadınların daha düşük işler için uygun görüldüğünü söyleyerek yargıçlar arasındaki “farkına varılmayan” cinsiyetçiliği eleştirdi.
Hale şöyle diyor;
''Mesleğini icra eden bir dava vekili olarak, avukatlar ve yargıçların kadınlara yönelik aşağılayıcı yorumlarına epey aşinayım. Müvekkillerim ve diğer avukatların önünde bir “genç bayan” ya da “iyi kız” olarak bahsedildiğim oldu. Hatta bir bölge hakimi bir erkeğin bunu üstüne vazife bilip 'Ee nerede kaldınız genç bayan?' dediğini duydum.

Aynı sorunun hiçbir erkek avukata sorulduğunu duymadım.

Dil yüklüdür. Erkekler, kadının deneyimsiz olduğunu göstermek için cinsiyetine ve yaşına işaret eden bir dili seçici olarak kullanıyorlar. Bu inanılmaz korkunç bir şey. Bunun aksine, erkek avukatlara işyerinde asla “iyi oğlanlar” “genç beyler” atıflarında bulunulmuyor. Bir erkeğin cinsiyeti, yaşı ne olursa olsun, deneyim kanıtı.'' 
Geçtiğimiz yıl yayınlanan bir Baro Meclisi raporu Enstantane: Baroda Serbest Çalışan Kadınların Deneyimi'nde, kadın dava vekili ve yargıçların deneyimlediği cinsiyetçilik naklediliyor.
Raporda bir yargıç “Yargıçlık eğitimindeyken yargı üyelerinden bir erkekle kötü bir deneyimim oldu. Kıyafetimle ilgili uygunsuz bir yorum yaparak birkaç kez bana dokundu. Çok gereksiz aşırı samimiydi” diyor.
Barodan ayrılan kadınların yıpranmasında cinsiyetçiliğin payı olduğu su götürmez bulunurken, bu üç kadının tacizci avukatı Baro Disiplin Kurulu’na bildirmesi takdir görüyor. Kadınlar nadiren cinsiyetçiliğe alenen meydan okuyorlar ancak bu değişmek üzere olabilir. Genç kadınlar arasında tacizcileri ifşa etme trendi büyüyor- tıpkı LinkedIn’de üst düzey bir savcı'nın avukat Charlotte Proudman'la iletişime geçip profil fotoğrafının “muhteşem” olduğunu söylediğinde Proudman'ın yaptığı gibi.
Geçtiğimiz günlerde Nicola Thorp işyerinde yüksek topuklu giymeyi reddettiği için gündem oldu. Şimdi ise Thorp’un kampanyası Portico’nun kıyafet yönetmeliğini değiştirmesini sağladı.
KADINLAR DAVA AÇABİLMEK İÇİN BÜYÜK ÜCRETLER ÖDEMEK ZORUNDA KALIYOR
Bugün görülen şeyin kadınların cinsiyetçilikle bir biçimde cephe açarak mücadele etmesi olduğu belirtiliyor; kabul edilemez yorumları, kadın düşmanı şakaları ve uygunsuz şakaları ifşa ederek.
Böylesi cinsiyetçi yorumlara meydan okuma yönünde bir hareketlenme varken aynı zamanda davacıların artık tebliğ için 1,200£ ödeme zorunluluğu sebebiyle iş mahkemelerine gelen cinsiyet ayrımcılığı davalarının sayısında keskin bir düşüş görüldüğü bildiriliyor. Yeni istatistikler cinsiyet ayrımcılığı davalarının ücretlerin daha az olduğu 2013’e göre yüzde 87 azaldığını  gösteriyor.
Cinsiyetçiliğe karşı adım atıp atmamaya karar verirken kadınlar sık sık cinsiyet eşitliği için mücadele etmekle işlerini kaybetmek ya da borca girmek arasında denge tutturmak zorunda kalıyorlar.
İngiliz hukukçu Proudman, cinsiyetçiliğin gündelik yaşamın bir parçası olduğu erkek egemen hukuk alanında patronların kadınlara dönük düşmanca tutuma tolerans göstermemesini imkansız buluyor. Bu yüzden yargıçlıkta cinsiyet kotası getirilmesi gerektiğini düşünüyor. 
Proudman; "Hukukta radikal bir harekete acilen ihtiyaç var. Şu anda kadınlar hayatımızı etkileyen yasaların oluşturulmasından uzaklaştırıldığı için demokrasi can çekişiyor. Eğer tam eşitlik elde etmede başarı şansı istiyorsak, “genç bayan” olarak nitelendirildikleri iş yaşamlarıyla yüzleşmek zorunda kalan değil, bunları anlamlı bir şekilde açık eden avukat ve yargıçlara ihtiyacımız var" diyor.