EğitimSen: Eğitimde sorunlar matruşka bebek gibi

EğitimSen: Eğitimde sorunlar matruşka bebek gibi

Türkiye’de eğitim ve yükseköğretim alanlarında yıllardır, matruşka bebek gibi sorun içinde sorun üreten bir sistem olduğunu öne süren Dinçer, hükümetten bu konuda bir an önce tedbir alınmasını istedi.

 


Eğitim Sen'in eski Genel Başkanı ve Eğitim Uzmanı Alaaddin Dinçer, koronavirüs sürecinde Türkiye’yi bekleyen eğitim sorunlarına dikkat çeken bir araştırmanın altına imza attı.  “Yurttaşların Eğitim ve Yükseköğretim Harcamaları” başlığı altında çalışma yapan Dinçer, hükümete ve Milli Eğitim Bakanlığı’na uyarı niteliğinde tespitlerde bulundu.
 

Dinçer’in yaptığı araştırmaya göre, pandemi ortamında ekonomik olarak ayakta kalmakta zorlanan vatandaşın eğitim harcamaları artarken, kamunun eğitim ve yükseköğretim bütçelerindeki azalma dikkat çekiyor.

MEB’in ve yükseköğretimin gayri safı yurt içi hasıladan payına düşen oran 2016 yılında 3,83 olurken, 5 yıl sonra bu oran  0,51 azalarak 2020 yılında 3,32 oldu. Genel bütçeden düşen pay ise 2016 yılında 17,52 olurken 2020 yılında 2,77 azalarak 14,75'e indi.

MEB’in genel bütçe payı ise 2016 yılında 13,38 olurken, 2020 yılında 1,93 oranında  gerileyerek 11,45'e düştü.

TÜRKİYE MAARİF VAKFI’NIN BÜTÇESİ, MİLLİ EĞİTİMİ SOLLADI  

ANKA Haber Ajansı’ndan Mehtap Belen’in  haberine göre, Dinçer, araştırmasında devletin 2020 yılında ki eğitim bütçe payları karşılaştırıldığında ilginç bir ayrıntı ortaya çıktı.

2020 yılı bütçesinden MEB’de ve yükseköğretimde açık öğretim hariç örgün öğretimde öğrenci başına yapılması hesaplanan   harcamalara bakıldığında, temel eğitimde  5.412,ortaöğretimde 7.484,hayat boyu öğrenmede 292, yüksek öğretimde 10.329 Lira olarak belirleniyor.

MAARİF VAKFI’NIN 323 OKULUNA 684 MİLYONLUK BÜTÇE

Milli Eğitim Bakanlığı bünyesinde bulunan okullarda öğrenci başına yapılan harcamalarla, Türkiye Maarif Vakfı’nın 42 ülkede bulunan 323 okulunda okuyan   39.533  öğrenci için yapılan bütçe arasındaki büyük fark dikkat çekiyor.

Buna göre 2020  yılında Türkiye Maarif Vakfına ayrılan bütçe, 684 milyon Lira. Vakfa bağlı okulların bulunduğu ülkelerin vatandaşı olan her bir öğrenci için yapılan harcama ise 17.302 Lira.

MİLLİ EĞİTİMDE BÜTÇE HEDEFLERİNİN TUTTURULMASI ZOR

Araştırmaya göre, eğitim ve yükseköğretime ayrılan bütçe payları son 5 yılda kademeli olarak azalırken, mart ayında ortaya çıkan salgının yaratacağı ilave giderlerin, kurumların bütçelerini zorlayacağı gerçeğini ortaya koyuyor. .Bu zorlamanın sonucunda, MEB bütçesine salgından kaynaklı okullarda oluşacak ihtiyaçların karşılanmasına yönelik yüklenecek eksra giderlerin, bakanlığın  2020 yılı için ulaşmayı amaçladığı hedeflerinin tutturulamayacağı tespiti yapılıyor. 

Derslik sayısında meydana gelen azalma ise bu gerçekliği ortaya koyuyor. Türkiye’de 2018’de 18.370 derslik yapılırken bu sayı 2019 yılında yaklaşık 5 bin azalarak 13.576’ya gerilemiş durumda. Salgın koşullarında 2020 yılı için yapımı öngörülen derslik ve pansiyon yapma projelerinde de ertelemelerin gündeme gelmesi bekleniyor.

EĞİTİM HARCAMALARI EL YAKIYOR

Vatandaşların eğitim ve yükseköğretim  harcamaları ise el yakıyor. 2018 Yılında eğitim harcamaları %21,6 artarak 214 milyar 637 milyon TL oldu 2018 yılında bir önceki yıla göre eğitim harcamalarının en çok arttığı eğitim düzeyleri; %27,3 ile okul öncesi, %24,3 ile ortaöğretim, harcamaların toplamının gayri safi yurtiçi hasıla içindeki payı %5,8 oldu.

Eğitim harcamalarının %72,9'u devlet tarafından finanse edilirken, harcamalar içerisinde hane halklarının yaptığı harcamaların payı ise % 20.

Devlet kurumları en büyük eğitim harcamasını yükseköğretime yaptı Devlet kurumlarınca yapılan harcamaların %33,2'sini (51 milyar 050 milyon TL) yükseköğretim, %25,3'ünü (38 milyar 877 milyon TL) ortaöğretim oluşturdu.

Özel kurumlarca yapılan harcamaların ise %43,3'ü  (20 milyar 527 milyon TL) ortaöğretim, %30,3'ü (14 milyar 352 milyon TL) yükseköğretime yapıldı. Toplam tüketim  harcama grupları arasında hane halklarının eğitim harcamaları 2018 yılında %2,3  oldu.

VATANDAŞLARIN YÜZDE 45’İ EĞİTİMİ YETERSİZ BULUYOR

Yaşam memnuniyeti araştırması sonuçlarına göre; bireylerin eğitim hizmetlerinden memnuniyet oranı, 2018 yılında %56,7 iken 2019 yılında %54,8 oldu. Hane halkında yükseköğretim kurumları sınavına ve liseye geçiş sistemi dahilinde yapılan merkezi giriş sınavlarına hazırlık ya da derslere takviye amacıyla özel ders veya kurs alan çocuk bulunan hanelerin oranı, 2015 yılında %10,7 iken 2019 yılında %9,2 oldu. Çocuğunu kursa gönderen hanelerin %55,4'ü okuldaki eğitim yeterli olduğu halde sınavlara hazırlık amacıyla, %40,5'i ise okuldaki standart eğitim programının yetersiz kalması nedeniyle çocuklarını kursa gönderdiklerini ifade ediyorlar.

Eğitimin yetersizliğinden şikayet edilmesine rağmen vatandaşların %9,2’sinin çocuklarını hazırlık kurslarına göndermeleri ise ekonomik koşullara bağlanıyor.

Devlet okullarında çocuklarını okutan  velilerin %29,3’ü, özel okulları tercih eden velilerin ise  %16,4’ü eğitimin nitelikli olmadığını belirtiyorlar. Çocuklarını sınavlara hazırlık kurslarına gönderen velilerin %95,9’unun ise  hazırlık yapmadan çocuklarının sınavlarda başarılı olmayacağını düşündüklerini dile getirmeleri dikkat çekiyor. Velilerin %29,3’ü, devlet okullarındaki,%8,7’si özel okullardaki eğitim araçlarının niteliği ile sayısının yetersiz olduğunu belirtiyorlar. Sınıflardaki öğrenci sayılarının devlet okullarında kalabalık olduğunu söyleyen  velilerin oranı ise %32,5 olarak tespit ediliyor. Velilerin şikayetlerinin başında gelen konu ise hem devlet, hem de özel okullarda ısınma ve temizlik sorunu yaşanması.

Eğitim Uzmanı Alaaddin Dinçer tarafından yapılan araştırmanın öneriler kısmında ise şu tespitlere yer veriliyor:

*Eğitim ve yükseköğretimin toplumsal işlevi, fırsat ve olanak eşitliği ilkesi dikkate alınarak, harcamalar yurttaşların gelirine bırakılmamalı, doğrudan devlet tarafından finanse edilmeli.

*İşsiz, eğitim ve gelir düzeyi düşük yurttaşlara eğitim ve bilim harcamalarını karşılamak için Eylül ve Ekim ayında en az 1000 lira destek verilmeli.

*Salgın sürecinde ve sonrasında oluşan/oluşacak yeni ihtiyaçların karşılanabilmesi için 2020 yılının son çeyreğinde ek bütçe sağlanarak mevcut bütçeler güçlendirilmeli. Milli Eğitim Bakanlığı’nın 2021 ve 2022 yıllarını kapsayan tahmini bütçe rakamları da yeniden hesaplanmalı.

*Okullar ve üniversiteler eğitim ve öğretime başladığı dönemde de uzaktan eğitimin yeniden gündeme gelme olasılığına karşı,  İnternet teknolojik alt yapısı ve bilgisayar bulunmayan hane halklarının evlerine ivedilikle bu alt yapı kurulmalı, bilgisayar olmayan çocuklara bilgisayar dağıtımı yapılmalı.

*Önümüzdeki dönem devlet şatafata ve tüketime yönelik diğer harcamalardan tasarrufa giderek önceliğin kamusal hizmetlere, bu hizmetler içinde önemli bir yer tutan eğitime ve yükseköğretime verecek adımlar atılmalı.

*2020-21 öğretim yılında öğrenci bursları en az %50 oranında artırılmalı, yükseköğretim öğrencilerinin kredi borçları faiz uygulanmaksızın ertelenmeli, ikinci öğretime devam eden öğrencilerden ikinci öğretim ücreti ile yoksul öğrencilerden yurt ücreti alınmamalıdır. İkinci öğretimde ders veren akademisyenlerin ücretleri devlet tarafından karşılanmalıdır.