Beklenen yanıt geldi: Koronavirüs geçiren biri kaç ay virüsten korunabilir?

Beklenen yanıt geldi: Koronavirüs geçiren biri kaç ay virüsten korunabilir?

Sağlık Bakanlığı Koronavirüs Bilim Kurulu üyesi olan Doç. Dr. Afşin Emre Kayıpmaz merak edilen o soruyu yanıtladı.

Sağlık Bakanlığı Koronavirüs Bilim Kurulu üyesi Doç. Dr. Afşin Emre Kayıpmaz, "Covid-19’u geçiren bir kişi teorik olarak 3 ay kadar bu hastalıktan korunabilir. Ama 3 ay geçtikten sonra vücudunuzda yeterli bir antikor oluşmamışsa yeniden hastalığa yakalanabilirsiniz, eğer tedbirsiz davranırsanız" ifadesinde bulundu.

Ankara Şehir Hastanesi Acil Tıp Kliniği Eğitim Görevlisi, Sağlık Bakanlığı Bilim Kurulu üyesi Doç. Dr. Kayıpmaz, Covid-19 geçirmiş kişilerin 2'nci ve 3'üncü kez hastalığa yakalanmalarını değerlendirdi. Doç. Dr. Kayıpmaz, Covid-19’u geçirip iyileştikten sonra aradan belli bir zaman geçtikten sonra kişinin 2’nci kez bu virüsle karşılaşabildiğini kaydetti. Doç. Dr. Kayıpmaz, "Burada tabii ki kişisel farklılıklar önemli. Kişilerin geliştirmiş olduğu antikor cevabı ve bunun süresi önemli. Şu an için 3 ay ila 6 ay arasında; geçirdikten sonra antikorların koruyucu olduklarını dair çalışmalar var. Covid-19’u geçiren bir kişi teorik olarak 3 ay kadar bu hastalıktan korunabilir. Ama bu, 'Covid-19’u geçirdiniz ve siz artık rahatça gezebilirsiniz' anlamına gelmiyor. Eğer siz yine her zaman söylediğimiz o kurallara riayet ederseniz yeniden bir virüsle karşılaşma olasılığınızı en aza indirirsiniz. Doğal olarak 2’nci kez karşılaşsanız dahi düşük miktarlı bir virüsle; vücudunuzda antikorlar virüsle mücadele edecek şekilde hazır bir halde durur. Ama 3 ay geçtikten sonra vücudunuzda yeterli bir antikor oluşmamışsa yeniden hastalığa yakalanabilirsiniz, eğer tedbirsiniz davranırsanız. Hatta bu sürenin bazı çalışmalarda 45 güne kadar inebildiği düşünülüyor. Ama şuanda esas olarak uluslararası kuruluşlar da biz de 3 aylık süreyi esas alıyoruz. Yani Covid-19’u geçirdikten sonra teorik olarak 3 ay kadar süreyle bağışıklık sisteminin aktif bir şekilde devam ettiğini ön görüyoruz" dedi.

Koronavirüs hastalığını evde hafif geçiren bazı vatandaşlar, tedavi için verilen ilaçları çeşitli gerekçelerle kullanmakta tereddüt ederken, uzmanlardan uyarısında bulundu.

Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Ana Bilim Dalı Başkanı ve Sağlık Bakanlığı Toplum Bilimleri Kurulu üyesi Prof. Dr. Mustafa Necmi İlhan, hekimlerin önerilerinin dikkate alınması gerektiğini belirterek, "İster yoğun bakım olsun, ister evde olsun, ister hastanede yatarak tedavi olsun hep aslında aynı ilaçları kullanıyoruz.


Vatandaşlarımız, bu ilaçların kullanım onayı olduğunu bilmesi, bu ilaçları kullanmadıkları takdirde iyileşmeyeceklerini bilmesi gerekir. Şöyle durumlar ile çok karşılaşıyoruz; 'ben 40 yaşındayım hocam, bana bir şey olmaz'.

Filyasyon ekibi gidiyor, ilaçlarını veriyor, ilacı kullanmıyor. 3-4 gün sonra 112 ile acil servise başvuruyor. Bu sefer biz bu kişiyi yoğun bakıma alıyoruz. Yoğun bakımda daha zor, acı veren bir süreç bekliyor ve ilaç kullanılmadığı takdirde sonu ölüme kadar gidebiliyor" dedi.

Prof. Dr. İlhan, ilaç kullanmayan kişilerin hastalığı beraber yaşadığı kişilere geçirme ihtimali olduğunu da kaydederek, "O kişi ilaç kullanmayınca evde kaldığı süre içinde evdekileri de enfekte etme ihtimali ortaya çıkıyor. Aynı evden 2-3 kişi ağır hasta olarak karşımıza çıkabiliyor. Mutlak suretle hekimlere güvenelim, verilen ilaçları kullanalım.

İnternetten kaynağı belirsiz, kanıta dayalı olmayan, sosyal medyada dolaşan bilgilere güvenmememiz gerekiyor. Herkesin kendi uzman olduğu konuda konuşması gerekiyor" dedi.

Sağlık Bakanlığı Koronavirüs Bilim Kurulu üyesi Doç. Dr. Afşin Emre Kayıpmaz da kullanılan her ilacın yararlı etkilerinin yanı sıra beklenmedik bazı yan etkileri de olabileceğine işaret ederek, şöyle belirtti:

"Burada önemli olan sizin ilaçtan elde edeceğiniz faydanın zarardan ön planda olmasıdır. Nitekim bu hastalıkta kullanılan ilaçlar da hastalığın ilk döneminde yaklaşık yüzde 30’larda olan zatürre oranının şu anda yüzde 3,4’e kadar düşmesini sağlamış ilaçlardır. Ayrıca ülkemizde üretilen ilaçlardır.

Sağlık Bakanlığı’ndan ücretsiz olarak temin edilen ve insanlarımızın hizmetine sunulan ilaçlardır. Burada gerek filyasyon ekiplerinde olsun gerek sağlık kuruluşlarında olsun gerek aile hekimliklerinde olsun eğer hekimler hastalara bu ilacın kullanılmasını tavsiye ediyor ise kullanmakta büyük yarar vardır.

Burada dikkat edilmesi gereken noktalar var. Her ilacın yan etkisi olduğu gibi bizim bu kullandığımız ilaçların da yan etkisi var. Favipiravir, karaciğer fonksiyon testlerini bozabiliyor, düşük ihtimalle de olsa böbrek fonksiyonlarında bozukluğa yol açabiliyor. Bunun haricinde mide-bağırsak sisteminde sindirim bozuklukları tarzında belirtiler ortaya çıkartabiliyor. Ama bunların çoğu geçici yan etki ve ciddi bir yan etkiyle karşılaşmış değiliz."

Hidroksiklorokin açısından da kullanımının sakıncalı olduğu düşünülen bazı durumlar olduğunu, bu durumlarda kullanılmasını zaten önermediklerini anlatan Doç. Dr. Kayıpmaz, "İdrar söktürücü ilaçların kullanımı devam eden hastalarda hidroksiklorokin önermiyoruz.

Potasyum düşüklüğü başta olmak üzere eğer vücuttaki elektroliklerde bozukluk varsa önermiyoruz. Bununla ilgili uyarılar da zaten bizim kılavuzlarımızda yer alıyor.

Sahada hekim arkadaşlarımız bu kılavuzlar doğrultusunda hareket ediyor. Aynı zamanda favipiravirin gebelerde kullanılmasını da tavsiye etmiyoruz. Dediğim gibi her ilacın etkisi de var yan etkisi de var. Önemli olan bize sağladığı yarar ki bu ilaçlar hastalığın erken döneminde başlanırsa daha etkin olduğu gösterilmiş ilaçlar" dedi.