Ekrem İmamoğlu, İliç'teki facianın ardından Murat Kurum'u işaret etti

Ekrem İmamoğlu, İliç'teki facianın ardından Murat Kurum'u işaret etti

İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, Erzincan İliç'teki maden faciasının ardından ilk kez konuştu. İmamoğlu, Murat Kurum'u işaret ederek "Altında kimin imzası var hepiniz biliyorsunuz..." dedi.

Erzincan İliç'teki altın madeninde meydana gelen faciaya ilişkin açıklamalarda bulunan İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, AKP'li rakibi Murat Kurum'u işaret etti.

"BU FELAKETİN EN ÜST SEVİYEDE SORGULANMASI ŞARTTIR"

İmamoğlu, “Gözü yaşlı annelerin acısını paylaşıyorum. Umarım açıklanandan daha büyük bir felaketle karşı karşıya değiliz. Tabii şunu söylemek lazım. Dün yaşanan bu felaket, öyle kolayca geçiştirilecek bir olay değil. Kamuoyunun da öğrendiği gibi, bu madende oluşan gelişmeler, süreci buraya taşıdı. Bu yönüyle yaşanan bu felaketin en üst seviyede sorgulanması şarttır” dedi. 

"MADENE KİMİN İZİN VERDİĞİNİ BİLİYORSUNUZ. ALTINDA KİMİN İMZASI VAR?"

Madene 31 Aralık 2019 günü kapasite artışı izni verildiğinin kamuoyunca öğrenildiğini hatırlatan İmamoğlu, “Bu izinle beraber, bu izinin ardından madenle ilgili şikayetler çok yoğun bir biçimde artmıştır. Madene kimin izin verdiğini hepiniz biliyorsunuz. Altında kimin imzası var? Hepiniz biliyorsunuz. 2022 yılında Elazığ milletvekilimiz Sayın Gürsel Erol, bu madenle ilgili kaygıları ve soruları dile getiren bir önerge vermiştir Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne. Ve yanıt veren ilgili kişi, altında imzası olan kişi, kaygıların haklı olduğunu belirtmiş ve ‘İhmaller zincirini tespit edip para cezası uygulanmıştır.’ Cevap bu. Kaygıların haklı olduğunu belirterek, ihmaller zincirini tespit edip, para cezası uygulanmıştır, demiş. Bugün kimse ama hiç kimse, ‘Biz para cezası verdik, üzerimize düşeni yaptık’ diyemez. Bu kabul edilemez. Verilen cezalar, madenden kazanılan paranın yanında, tam anlamıyla bir hiçtir. Dünkü olayın yarattığı çevre felaketini telafi edecek de hiçbir para yoktur” ifadelerini kullandı. 

"BU ARKADAŞLARIN ÇEVRE ANLAYIŞI 12 BİN YILDIR DURAN GÖLÜ, 12 GÜNDE YOK ETMEK"

“5-6 yıl Çevre Bakanlığı yapanlar, ne yazık ki doğal yaşama karşı koruma vazifelerini yerine getirememiştirler” diyen İmamoğlu, şunları söyledi: 

“Hatırlayın; -inanın o fotoğrafları dün gibi hafızamda- daha birkaç yıl önce Gümüşhane'de, pervasızca 12 bin yıllık bir krater gölünü yok edip, sonra da dalga geçer gibi eskavatörlerle, iş aletleriyle, makineleriyle oraya betonarme bir gölet yapmışlardır. Bu arkadaşların ve bu anlayışın çevreden anladığı, tam da budur: 12 bin yıldır duran gölü, 12 günde yok etmek. Bakın çevre anlayışı budur. Altını çiziyorum. 

Bunun yüzlerce örneğini ne yazık ki Türkiye'mizde, özellikle son yıllarda görmeniz mümkün. Bu zihniyet, İstanbul'un doğal yapısını yok edecek, Kanal İstanbul’u da bu kente dayatmıştır. Arkasında durmuştur. Önlerine gelen her şeyi, çatır çutur imzalamışlardır. Her yıl verilen demeçlerle, ‘Bu kanal, İstanbul ve Türkiye için beka meselesidir. Türkiye'nin geleceğidir’ demişlerdir. Ta ki son bir yıla kadar. Ne oldu? İstanbul halkının haklı kanal tepkisini tespit ettiler. Ve bunu bildikleri için, bu felaket planını seçim sonrasına bırakıyorlar akılları sıra, kurnazca.”

"HALKÇI, KAMUCU, ÇEVRECİ BİR ANLAYIŞI HAKİM KILMAK ZORUNDAYIZ"

“İstanbul Büyükşehir Belediyesi olarak, Ekrem İmamoğlu olarak, İstanbul'u ve Marmara Denizi'ni geri dönülemez felaketlere sürükleyecek olan bu talan projesine de hep karşı durduk, durmaya devam edeceğiz” diyen İmamoğlu, şöyle konuştu: 

“Milletimize, ‘Biz İstanbul'un muhafızıyız’ cümlesini kurarken, bunu boşuna kurmuyoruz. Bizim muhafızlığımız, bu şehre nefes aldırmıştır. Bu şehrin ciğerlerini açmıştır. Bu şehir, nefes aldığını hissetmeye başlamıştır. Kimse bu şehrin nefes almasını engelleyemeyecek. Anadolu'nun çeşitli kentlerinde yaşanan, hatta Trakya'nın çevre felaketlerinin kadim İstanbul'umuzda yaşanmasına asla ve asla müsaade etmeyeceğiz.

Sizlere bugün okuyacağım, birazdan anlatacağım, Yeşil İstanbul sunumundan sonra yine tarihe geçecek olan, dün akşam elimize ulaşan bir belgeyi daha sizlerle paylaşacağım. Yine çevre mücadelemizin önemli bir ayağı ve eminim ki haber merkezleri bu sürece dair çıkan kararı da ‘flaş, flaş’ koduyla geçecek. Bu sadece bir haber değil, aynı zamanda İstanbul'a moral veren önemli bir müjde. İnsana ve doğaya değer vermeyen, uzmanların uyarılarını dikkate almayan yönetim anlayışı, sadece ölüm ve felaket getirir.  Doğayı sadece kendilerine ait bir kazanç kapısı gibi gören zihniyete karşı; halkçı, kamucu, çevreci bir anlayışı hakim kılmak zorundayız."