Haydi Canan, kur şu fonu!

Haydi Canan, kur şu fonu!

CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu önceki gün CHP Elazığ Milletvekili Gürsel Erol ile birlikte gittiği Ardahan Hanak’taki yoğun program sırasında, bazı ‘tatlısu solcusu gasteciler’in gazına gelip, önünü arkasını doğru dürüst bilmediği bir konuda ‘geçmişteki bir siyasi uyuşmazlığın intikamı duygusuyla’ YURT Gazetesi’ni hedef almıştı...

Dün bu sütunlarda kendisine hak ettiği cevabı ‘nazik bir üslup’la verip, 

“Sayın Canan Kaftancıoğlu! Sen politik kavganı bizim üzerimizden götürmeye çalışıyorsun. Kendince de intikam almaya çalışıyorsun... Madem binbir baskı altındaki muhalif medya konusunda bu kadar duyarlısınız, niye muhalif yayınların sıklıkla karşı karşıya kaldığı tazminat davaları için bir fon oluşturmadınız?

Ya da işsiz gazetecilere niye iş imkânı sağlamadınız?

Bu fonu kursaydınız, biz de kısıtlı bütçe ve gelirimize rağmen size katkı sunardık, emin olun.

Bu tavrımız ve önerimiz her daim geçerlidir.

Çünkü bu davaların çoğunun adaletsiz kararlarla dolu olduğuna biz de inanıyoruz. Bu kararlara karşı hukuk mücadelemiz de sürüyor, sürecek...” demiştik.

Ve CHP Genel Merkezi’ne ‘Canan Kaftancıoğlu sen İstanbul İl Başkanlığı’na yakışmıyorsun... CHP illa değişim diyorsa, delegeler İstanbul İl Başkanından başlamalı’ çağrısı yapmıştık...

“Haddimizi mi aştık acaba?” diye düşünürken, gelen sayısız destek mesajlarını görünce, CHP örgütlerindeki ‘Canan Alerjisi’nin boyutunu doğrusu üzülerek gördük ve şaşırdık...

Bizim ise sana alerjimiz yok Canan Kaftancıoğlu...

Aksine il başkanlığına adaylığını açıkladığında diğer aday Cemal Canpolat’a sayfalarımızda nasıl ve ne kadar yer verdiysek, sana da aynı tavrı sergilemiştik... Tıpkı Sayın Kılıçdaroğlu ve Sayın İnce’nin genel başkanlık yarışında, İzmir ve Ankara il kongrelerinde yarışan adaylara yaptığımız gibi, demokratik bir yarışta adını ortaya koyan herkese yaptığımız gibi...

Ama sen bizi daha ilk günden şaşırttın Canan Kaftancıoğlu!

İl başkanlığı yarışında diğer adaya yaptığımız gibi senin de sesini ve mesajını CHP örgütlerine duyuralım diye randevu istemiştik.

Seçim merkezi olarak kullandığın Taksim’deki otelde, o zamanki Yazı İşleri Müdürümüz Sibel Köklü ile yazarımız Süleyman Kılıç seninle ayaküstü de olsa birkaç dakika konuşmak için saatlerce beklemişlerdi.

Defalarca randevuyu hatırlatmalarına rağmen bir açıklama yapılmadan saatlerce mazeretsiz bekletilme terbiyesizliği sindiremeyen arkadaşlarımızın ‘dönelim’ taleplerini, okurlarımıza ve CHP örgütlerine olan saygımızdan; “Bekleyin, mutlaka konuşup öyle gelin” diye geri çevirmiştik...

Nihayetinde ayaküstü yapılan birkaç dakikalık sohbet ve sonrasında çalışma odasında adeta yalvarırcasına çekilebilen birkaç kare fotoğraf ile senin düşüncelerini de sürmanşetten okurlarımıza sunmuştuk...

Bundan dolayı bir gocunmamız yok, yanlış anlama. Biz senin yaptığın gibi geçmişe dayalı intikam duygularıyla hareket etmiyoruz!

Sadece şunun altını çizmek istiyoruz!

Hak etmediği değeri görünce ‘ne oldum delisi’ne dönüşenlere alışkınız, biz yılların gazetecileri olarak. Bu tür tavırlar bizim gazeteciliğimizden bir şey götürmez, sadece toz alır... Ama hasbelkader buldukları makam ve oturdukları koltukların hakkını veremeyenlerin nasıl toz olduklarını da çok gördük biz!

Yurt Gazetesi’nin sana bir tavrı olmadı ama sen geçmişe dayalı boş bir intikam duygusuyla halkın, haksızlığa uğrayanların ve mazlumların sesi olan Yurt Gazetesi’ne ‘gizli bir akreditasyon’ uyguladın. Yok saymaya çalıştın. CHP örgütlerinin önemli bir kısmının bizden okumaya alıştığı etkinliklere davet bile etmedin. Boş ve gereksiz bir intikam duygusu yüzünden, bütünleştirici ve birleştirici olman gereken bir makamda, ayrıştırıcı oldun, kendince halkı yok saydın!

Onun için bir kez daha diyoruz ki;

CHP için çok değerli olan o koltuğu yüceltemiyorsun, katkı sunamıyorsun. O koltuk sana çok büyük geldi. Dolduramadığın o koltukta daha fazla oturma Canan Kaftancıoğlu. Ya istifa et! Ya da CHP örgütlerinin değişim isteği senden başlayacak bilesin!