Kılıçdaroğlu'ndan Erdoğan'a: "Parası olanların önünde diz çöktün, benim ağrıma giden o! "

Kılıçdaroğlu'ndan Erdoğan'a: "Parası olanların önünde diz çöktün, benim ağrıma giden o! "

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu CHP Grup Toplantısı'nda gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu.

 CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu CHP Grup Toplantısı'ndaki konuşmasından satır başları şu şekilde:

“Ben ve arkadaşlarım, 83 milyonu kucaklıyoruz. Güzel, umutlu, gelişmiş, insanlara, dünyaya katkı veren bir Türkiye için çaba harcıyoruz. Önyargımız yok, intikam almak gibi bir amacımız yok. Bizim tek bir amacımız var: 83 milyonun karnı doysun, 83 milyon huzur içinde yaşasın."

Kılıçdaroğlu, engelli vatandaşların işsizlik durumuyla ilgili açıklamalarda bulunurken "Devletin istihdam etmesi gereken engelli kadrolarının büyük bir kısmı boş! Neden atama yapmıyorsunuz? O boş kadrolar orada duruyor, engelliler de işsiz olarak duruyor. Neden atama yapmıyorsunuz da engelli yurttaşlarımıza engel oluyorsunuz? Yarın sandık geldiğinde kardeşlerimiz bunun hesabını sormalı." ifadesini kullandı.

Tahir Elçi davasıyla ilgili düşüncelerini dile getirirken Diyarbakır'ın ne kadar önemli bir şehir olduğunun altını çizdi: "2015'te Tahir Elçi katledildi. Katledildiği gün," bu kadim bölgede çatışma istemiyoruz." demişti. Diyarbakır devletimizin kadim bir bölgesidir. O kadim topraklarda çatışmanın olmaması lazım. Faili meçhul cinayetler demokrasi ayıbıdır. Tahir Elçi'nin katilleri ortaya çıkarılmalıdır.”

“İskeçe müftümüz tehdit ediliyor. Bu tehditler bizi ve soydaşlarımızı yıldıramaz. CHP olarak her zaman soydaşlarımızın yanındayız.”

Konuşmasında öğretmenlere de yer veren Kılıçdaroğlu, eğitim hakkındaki vaatlerini şöyle sıraladı: “Hiçbir öğretmen yoksulluk sınırının altında aylık almayacak. Öğretmenler Günü'nde öğretmenlere birer maaş ikramiye vereceğiz. Öğretmenlere 3600 ek gösterge vereceğiz. Eğitimli bir toplum söz sahibi olur. Eğitimli bir toplumda buluşlar olur, dünya sorgulanır. Eğitim dünyamızda büyük sorunlar var. İktidar olduğumuzda ilk yapacağımız iş Öğretmenler Meslek Kanunu’nu çıkarmaktır. Türkiye'nin toplam bütçesinin en az yüzde 18'ini eğitim yatırımlarına ayıracağız. Köy okullarını açacağız. Taşımalı eğitime son vereceğiz. Atama bekleyen öğretmen sorununu çözeceğiz. Eğitimin istihdam yaratması lazım, OSB'lerde teknoloji liseleri kuracağız. Bu teknoloji liselerine olan talebi artıracak. Ve her okulumuzun bütçesi olacak. Müdür gidip dilencilik yapmayacak. Gün gelecek bunu bize soracaksınız. Ey Kılıçdaroğlu, söz vermiştin hayata geçirdin mi diye takipçisi olacaksınız. Belli bir sınıftan sonra öğrenci eğitim aldığı konuda ilgili fabrikada staj yapacak. Bu süre içinde onun sosyal güvenlik primlerini devlet ödeyecek. Üniversiteye gitmek istiyorsa izdüşüm olan fakülteye artı puanla gidecek.

Dostlarımızla birlikte iktidar olduğumuzda göreceksiniz. Güzel okulları, pırıl pırıl okulları, çalışkan öğrencileri göreceksiniz. Ferhat ile Şirin’in kavuştuğu gibi; sizler de öğrencilerinize, çocuklarınıza kavuşacaksınız.”

Koronavirüs salgını dönemi boyunca alınan tedbirlerin yetersiz olduğunu vurgulayan Kılıçdaroğlu bu konuda iktidara sert çıkışırken TTB ' yi savunacak açıklamalarda bulundu: "Sokağa çıkma kısıtlaması alındı ama ekonomiyle ilgili tek bir satır önlem yok. Her şeyi kapatıyorsun, peki bu insanlar nasıl geçinecek? Esnaf kardeşime sesleniyorum: Önüne sandık gelecek, demokratik yollarla bunlara ders vermek senin boynunun borcudur! utanıyorlar mı? Utanmazlar! Pandemi süreci iyi yönetilemedi. Çözümler önerdik, eleştiri getirmedik. Şunu yapın bunu yaparsanız vatandaş memnun olur diye önerilerimizin tamamını yaptık. Bu önerilerin yüzde 90'ı uygulanmadı. Ayıp değil mi, Türkiye'yi bu hale niye düşürüyorsunuz? TTB'yi terörist ilan ettiler. Salgın yönetiminde dünyanın en kötü yönetilen 4. ülkesiyiz, Avrupa'nın da 1. ülkesiyiz. Devlet yalan söyler mi? Hiç rakam açıklamazsınız, onu da anlayışla karşılarım. Ama yanlış rakam açıklamak kadar Türkiye'nin itibarını dünyada sarsan başka bir şey yoktur. İster Papua Yeni Gine, ister Kanada... Türkiye'nin rakamlarına kimse güvenmiyor!

13 bin 746 vatandaşımız resmi rakamlara göre hayatını kaybetti. Gerçek rakamlar bunun çok üstünde. Belediyelerimiz zaten defin işlemini yapıyor. Doktorların raporları da var, salgın hastalık sebebiyle diye. Topluyorsunuz, bu rakamı katlıyor. "

Esnafların koronavirüs salgını dönemi boyunca maruz kaldıkları zararlara da değinen Kılıçdaroğlu, esnafa seslendi:

"Bununla ilgili tek bir cümle kurulmadı. Buradan bütün esnaf kardeşlerime sesleniyorum, sen bunları gayet iyi tanıdın. Önümüzdeki süreç içinde sandık gelecek. Demokratik yollarla bunlara ders vermek senin boynunun borcudur. Bunlara oy vermeyeceksin! Dün 3-4 toplantı yaptılar, Erdoğan çıktı açıklama yaptı. Çok kısa bir süre şu şu önlemleri aldık dedi. Sağlıkla ilgili önlemler tamam, ekonomi ile ilgili tek satır yok. Manavı,kahveyi,sinemayı kapat diyorsun tamam. Peki ne yapacaklar, nasıl geçinecekler? Ben bütün esnafların sesi olmaya söz verdim. Bütün garibanların, bütün kimsesizlerin... Sadece ben değil bütün milletvekillerimiz söz verdi. 81 ile sizin için gittik. Önünüze sandık geldiğinde bunlardan hesap soracaksınız!

Anayasanın gereğini yapmadı. Bizim belediyelerimizin yapmak istediklerinin önüne de engel çıkardılar. Aş evleri için toplanan paralara bile el koydular. Vatandaşın fakir fukaraya verilmesi için belediyeye verdiği paralara da el koydular. Bunun sonucudur ki bizim anayasamız esnaf ve sanatkâr için özel bir düzenleme yapmış. Madde 173. Devlet esnaf ve sanatkârları koruyucu ve destekleyici tedbirleri alır. Devlet pandemi döneminde sizi korudu mu, sizi destekledi mi? Hayır. Toplam 383 bin işyeri kapanacak. Buralarda aileleriyle birlikte 2 milyon 100 bin kişi işsiz kalacak, daha doğrusu gelir elde etmeyecek. Esnaf kardeşlerime şunu söyleyeyim. Orta direk devletin teminatıdır esnaf kardeşim, ahî kültüründen gelir. Beni iyi dinle esnaf kardeşim. Sana git dükkanı kapat dediler, seni borçlandırdılar. İkinci kez tekrar dükkanını kapat dediler, gelir? Sana bir gelir vermiyorlar.383 bin işyeri kapanacak. Aileleriyle birlikte 2 milyon 100 bin kişi gelir elde edemeyecek.

Esnafın mağduriyetine değinirken Katarlı şirketle yapılan anlaşmaya da değinen Kılıçdaroğlu, olumlu gelişmelerin neden Türkiye için de yaşanmadığını sorgular nitelikte düşüncelerini aktardı:

"Dükkanı kapat dediler ama kapatıyorsa sosyal devlet olarak o geliri devlet sağlamak zorundadır. Ama size bir şey sağlanmıyor sadece borç veriliyor. Ama Katar'a ne yapılıyor? Bir Katar firması için 90 milyon dolar borcunu indirdiler. Peki esnaf kardeşim senin vergini indirdiler mi? Esnaf kendisini yalnız, sahipsiz hissetmesin. Bu devran değişecek. Esnaf Bakanlığı kurduğumuzda derdini anlatacak bir bakan seni dinleyecek, senin sorunlarını çözecek. Borsa İstanbul'un kazancını, faaliyetlerini çıkıp millete anlatacaksınız. Neye göre 200 milyon dolara sattığınızı açıklayacaksınız. 200 milyon dolara Borsa İstanbul'un yüzde 10'unu alan Katar, bu parayı 15-20 ayda çıkaracak. Böyle ballı satış olur mu?

Bir kalemde 90 milyon dolar indirdiler. Peki esnaf kardeşim senin vergini indirdiler mi? Bu 90 milyon doları sana verselerdi? 90 milyon dolarlık kıyak geçtiler firmaya, yetmedi Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne talimat veriyor, dolar kurunu sabitleyin diyor. Futbol karşılaşmalarını ihale ile alan bir Katar firması dedi ki, ya dolar çok yükseldi TL eriyor, ihaleyle aldım doğru altına imza attık doğru,ama ben para ödemeyeceğim dedi. Yargı var mahkemeye gitse kazanacaklar. Kimse korkudan mahkemeye de gidemiyor. Katarlılara kıyak bununla bitmiyor. Yeni bir broşür hazırladık. Herhalde bu da örgütlerimiz dağıtımını yaparken bir mahkeme kararıyla toplatılır! Ne var bu broşürde? Katar katar satılan Türk malları, fabrikalar var. Varlık Fonu'nun yüzde 10'unu sattılar.

Zaten dünya alem biliyor bunu, belki sen yeni öğrendin. Birisi vermiş eline notu, öğrenmişsin. Türkiye Varlık Fonu neden Sayıştay'ın denetimine tabi değil? Bunun cevabı var mı? Bunun başkanı niye sensin? İhale Kanunu'na da tabi değil. TVF'nin Borsa İstanbul'da payı %80,6'dır, bay Kemal bunu öğren diyor. Vah vah, ne kadar önemli bir bilgi... Hayret edersiniz. Sadece o biliyor da bana devletin bir sırrını veriyor sanki.200 milyon dolar mı 425 milyon dolar mı gerçek değeri? Neye göre 200 milyon dolar? Bunun cevabını istiyorum. Bunun cevabını Erdoğan veremez, ama ben Borsa İstanbul'un yönetiminden istiyorum. Cumhurbaşkanısın oturuyorsun oraya, Katarlılara kıyak geçiyorsun. Borsa İstanbul'un çok kârlı bir şirket olduğunu herkes biliyor. 200 milyon dolar, bu şirketin 15-20 aylık kârına denk geliyor. Böyle ballı bir satış nerede olur? Şimdi ben soruyorum, Borsa İstanbul'un rakamlarını çıkıp millete anlatacaksınız!”

Kılıçdaroğlu, Digiturk tartışmalarına da değindi:

Bunlar emredersiniz deyip doları 5.80'e endekslediler. Bunu da Gençlik ve Spor Bakanı büyük bir başarıymış gibi Twitter hesabından yayımladı. Gelelim başka bir konuya; Katar firmasına böyle bir kıyak geçtiniz, kahveleri kapadınız, ama bu kahve maçları yayınlıyordu, Digiturk abonesiydi. Şimdi diyorlar ki, kahve kapandı ama sen abone parasını ödeyeceksin. Şimdi esnaf kardeşim sen soracaksın. 192 milyar doları Londra'daki bir avuç tefeciye verenlerden sen hesap sormayacak mısın? 192 milyar dolar! 18 yılda dışarıya ödenen faiz! Dolayısıyla bunlar beceriksiz bir yönetimdir. Son 18 yılda tefecilere ödenen faiz 192 milyar 70 milyon dolar. Bu faizle yeni bir Türkiye inşa edebilirdik. Türkiye'de işsizlik diye bir olay kalmazdı. Herkesin işi ve aşı olurdu. "

Maske ve aşı dağıtımını da eleştiren Kılıçdaroğlu, AKP'li Cumhurbaşkanı Erdoğran'ın yaptığı konuşmada pandemiye ayrılan sürenin kısa tutulmasını da dile getirdi:
“Bunlar beceriksiz bir yönetimdir. Doktorlar, vatandaşlar ölüyor bunların yüzünden. Maskeyi bile dağıtamadılar! 1-2 dakikayı pandemiye, 25 dakikayı bize ayırdı. Neden? Çünkü biz O’nun korkulu rüyasıyız!

Ali Mahir Başarır'ın orduyla ilişkilendirilen sözleri üzerine CHP'nin, AKP tarafından sert eleştirilere maruz kalması hakkında da şu açıklamalarda bulundu:

"Atatürk, "Savaş meydanlarında kazanılan zaferler, ekonomik zaferlerle taçlandırılmazsa siyasi bağımsızlığınızı koruyamazsınız" diyor. Bugün Türkiye Cumhuriyeti ekonomik bağımsızlık konusunda tarihinin en büyük sorunuyla karşı karşıyadır. Ordu Peygamber Ocağıdır. Ama hiçkimse unutmasın: Ordu aynı zamanda Mustafa Kemal'in ordusudur! Sen başbakanken 4 Temmuz 2003'te 11 askerin başına çuval geçirildiğinde ne yaptın? Nota ver dedik, ne notası müzik notası mı? dedin. Bunu yapan adam, vatanı, orduyu sever mi? Harp okulu öğrencileri içeride, Bank Asya'ya para yatıranlar protokol masasında. Para için bunlar yapılır mı, para için devletin itibarı bu kadar sarsılır mı? Erdoğan bunların cevabını veremez!

Fettah Tamince'nin o masada ne işi var? Fettah Tamince kimdir ben size söyleyeyim. 17-25 olaylarından sonra Pensilvanya'ya giden kişidir Fettah Tamince. Bank Asya'ya ailesi para yatıran kişidir. O masada ne işi var? Paranın rengi yoktur diyor, tam bir sömürgeci kafası. Para rüşvetin aracıdır. Devlet parayı rüşvet aracı olarak kullanamaz. Rüşvet olarak kullananları da o devlet büyükelçi olarak atayamaz. Parası olanların önünde diz çöktün, benim ağrıma giden o! O para eğer bir ülkenin yöneticilerini, çalışanlarını ve ekonomisini teslim alırsa o para emperyal paradır. Erdoğan bunları bilir mi? Bilmez efendim, bilmez. Tarih bilmez. Allah'ın cahiline neyi anlatacaksınız Allah aşkına? Ordu üzerinden bize saldıramazsın. O ordu peygamber ocağıdır. O ordu Mustafa Kemal'in ordusudur başka kimsenin değil! Sen Genelkurmay Başkanı'ydın, Erdoğan Başbakan’dı. Kendi toprağında terör örgütünün isteği üzerine kendi bayrağını indiriyorsun utanmadan, türbeyi kaçırıyorsun utanmadan, sen bana ordudan mı bahsediyorsun utanmadan... O talimatı kim verdi? Milli Savunma Bakanı siyasete girdiği andan itibaren bizim muhatabımızdır. Şimdi ben O’na ve Erdoğan'a soruyorum. Süleyman Şah Türbesi’nin bulunduğu topraklar bizim topraklarımız. Orada bizim bayrağımız dalgalanıyordu.

Orduyu büyüten silahlar değil maneviyattır, güçtür. Sen o değerlerin dibine dinamit koydun. Sen kim ordu kim! Öyle bir noktaya getirdi ki orduyu en önemli kritik noktalara FETÖ'nün elemanlarını yerleştirdi. Allah aşkına sen başbakanken ordunun Genelkurmay Başkanı’nı terörist diye hapse attırmadın mı ya?Hiç kimse ziyaretine gitmedi. Ama bu kardeşiniz 30 Ağustos'ta tutuklu olan Genelkurmay Başkanı’nı ziyarete gitti. Neden? Ordumuza duyduğumuz saygıdan dolayı.

Devlete bu kadar ihanet eden bir kişi hâlâ ordudan bahsedip bizi suçlayacak. Sen kimsin ya, kimsin sen? MGK toplantısında FETÖ'nün ne olduğuna dair askerler tarafından kendisine bilgi verildi. Bilgim yoktur diyemezsin. Başka? Yine gözbebeğimiz bir kurum var. MİT, her toplantısına FETÖ ile ilgili rapor getirdi. Sen orduyu darmadağın ettin ya!" açıklamalarında bulundu.