Küçükkaya'ya konuşan Kılıçdaroğlu: "Yargıya talimat vermek siyasetçinin işi değildir "

Küçükkaya'ya konuşan Kılıçdaroğlu: "Yargıya talimat vermek siyasetçinin işi değildir "

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, saat 09.00’da FOX TV’de “İsmail Küçükkaya ile Çalar Saat” programının konuğu oldu. Canlı yayında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, saat 09.00’da FOX TV’de “İsmail Küçükkaya ile Çalar Saat” programının konuğu oldu. Canlı yayında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Gündemdeki ehr maddeye değinmeye özen gösteren Genel Başkan, çeşitli açıklamalarda bulundu.

Konuşmasına ekonomi ve borsa hakkında yer veren Kılıçdaroğlu, Türkiye'nin Katarlılarla olan ilişkisine de değindi:  “Merkez Bankası’nın bütün birikimlerini sıfırladınız. Hükümet arzu ettiği vergiyi, geliri toplayamıyor. Satacaklarını sattı. Şimdi elde avuçta ne varsa satıp gününü gün etmeye çalışıyor. Borsanın yüzde 10’nu Katar’a satıyorsunuz. Kaça sattılar? Niye bilmiyoruz? Tank Palet sözleşmesini biliyor musunuz? Bilmiyorsunuz. Kaça satıldı? Ben söylüyorum: Sıfır. Hiç para alınmadı. Yatırım yapacaklardı. Hangi yatırımı yaptılar? Kimse bilmiyor."

Bir de bunlar milliyetçi geçiniyorlar. Memleketin satılmadık yerini bırakmadınız. Ne milliyetçiliği Allah aşkına? Nereden çıkarıyorlar bunlar milliyetçiliği? Her şeyi her şeyi sattılar! Ülkeyi yabancı sermayenin pazarı haline getirdiler. Satılmadık fabrika, arazi, banka, sigorta şirketi kalmadı. Satılmadık saraylar kalmadı, satılmadık boğazda yerler kalmadı. Nereye kadar gidecek bu? Kimin malını satıyorsunuz? 83 milyonun malını satıyorsunuz. Sattığınız malı kaça sattığınızı söylemiyorsunuz. Ne oluyor bu Katar aşkı?

Merkez Bankası’nın şu anda eksi 54 milyar dolar rezervi var. Yani parası yok. Borcu var, para yok. 128 milyar doları sattılar. Dolar yükselmesin diye. Kime satıldı bu para? Şimdi Ak Parti’ye oy veren kardeşlerime seslenmek istemez miyim: Kardeşim ben senin vatanseverliğinden kuşku duymuyorum. Peki memleketi bu hale getirene hala oy verecek misin?”

"Bütçe parlamentoya sunulurken, Maliye Bakanı her şeyi anlatırdı. Var mı şimdi böyle bir şey? Katar ile anlaşma kimin gözetiminde imzalanıyor? Özelleştirme İdaresi yok mu? Hâlâ duruyor galiba yerinde. Türkiye gerçek anlamda yönetilmiyor, savruluyor. Her anlamda bir yönetim boşluğu var." dedi.

Zindaşti konusunda da açıklamalarda bulunan Kılıçdaroğlu şunları söyledi:

"Yargıya talimat vermek siyasetçinin işi değildir. Yargıya talimatı kim veriyor? Siyasi otorite ve onun tepesindeki kişi, yani Erdoğan veriyor. Trump, papazı bırakmazsan başına gelecekleri düşün dedi. Sonra Erdoğan vermeyeceğini söyledi, 2. Tweetten sonra papazı serbest bıraktılar. Alman gazeteci hapse atıldı. Merkel geldi, sonra bir gecede iddianame yazıldı, sonrasında serbest bırakıldı. Bunu talimatını kim verdi? Mesela hapisteyim, çıktım hakimin önüne beraat ettim. Sonra bir anda iddianame değişiyor, ben tekrar hapse giriyorum. Burada talimatı kim veriyor?

Siz 3,5 yıl bir adamı iddianamesiz hapiste tutuyorsunuz. Onlar çıkınca bize oy verirler diye uğraşmıyoruz, onların kendi partileri var. Ama haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır. KHK ile üniversitedeki hocayı attınız, sonra mahkemeden beraat etti. Beraat etti ama görevine iade edilmiyor. Talimatı siyasi otorite veriyor.

Kalkıp da o hakime direkt telefon açmıyorlar. Saray'dan birileri HSK'ya telefon açıyor. Yargıda büyük bir çürüme var, yargı diye bir şey yok şu anda. İçlerinde düzgün insanlar var hâlâ .HSK'nın bir broşürü var. Bazı davalarda tahliye kararı vermeden önce bize soracaksın diyor. Kimse de bunu inkar edemez, etmedi de zaten.

Ortada anayasa mı kaldı, 138. Maddeden bahsediyor. TBMM'nin iradesi ipotek altında. Bir kişi çıkıp açıklama yapıyor, sonra onu hain ilan ediyorlar. Zindaşti'yi kim bıraktı? Dünyanın en önemli uyuşturucu kaçakçısı. Cumhurbaşkanlığı'ndan arıyorlar, hakim söyledi bunu. " şeklinde konuştu.

​​

Kılıçdaroğlu, koronavirüs salgını kapsamında alınan tedbirlerin işlevselliği ve icrası konusunda da değerlendirmelerde bulundu:

"Koronayla ilgili başlangıçta önemli adımlar attılar. Vaka ve ölüm sayılarının azlığı alınan önlemlere bağlıydı. Bu önlemleri alırken ekonomik ve sosyal açıdan başka önlemlerin de alınması gerekiyordu," dedi ve şöyle devam etti:

"5 maskeyi dağıtmaktan aciz olan bir siyasi iktidarın korona sürecini yönetme şansı zaten yoktu. Bilim kurulunun önerilerini dikkate almayan bir iktidarın bu felaketi önleme şansı zaten yoktu. Baştan bunu bilmemiz gerekiyordu. Biz sorumlu muhalefet olarak şunu yanlış yaptın demedik, bunu yaparsan iyi olur diye uyarıda bulunduk." açıklamalarında bulundu.

"Dükkanı, kahveciye, berbere, lokantacıya 'dükkanı kapat' diyorsun. Kapatsınlar ama neyle geçinecekler? Diğer devletler dükkanı kapatıyor ama kiralarını ödüyor. Sosyal devlet dediğimiz budur. Esnaf 40 yıl vergi ödedi ama devlet onlara 40 gün bakamadı. 5 tane maskeyi dağıtmaktan aciz olan bir iktidar Türkiye Cumhuriyeti'nin sorunlarını çözebilir mi? Çözemez! Çünkü iradesi yok!" 10 Seçim kaybeden muhalefet 11'incisini mi kazanacak? (mevcut haliyle) Kazanamaz? Çünkü halkta karşılığı yok!"

O dönem Türk Tabipleri Birliği uyardı. 'Yanlış yapıyorsunuz, kamuoyuna doğru bilgi vermiyorsunuz' dediler. Bu açıklama üzerine TTB'nin ne PKK’lığı kaldı, ne diğerleri kaldı, bütün suçlamalar yapıldı. Herkes suçlandı. Kim haklı çıktı? Türk Tabipler Birliği.

Eğer pandemi sürecinde CHP’li belediyeler olmasaydı durum çok daha kötü olurdu. Yani iktidar mensupları otursunlar kalksınlar, dua etsinler. İyi ki büyük kentlerde CHP'li belediyeler var. Bütün belediye başkanlarımız gerçekten tarih yazıyor. Pandemi döneminde, ondan önce ve ondan sonra da olağanüstü çaba harcıyorlar. Çok ciddi tasarruflar yaptılar. Çok ciddi yatırımlar yaptılar. Çok ciddi hizmetler götürdüler, götürmeye de devam ediyorlar." dedi.

Kılıçdaroğlu'nun kouşmasından diğer satır başları şöyle:

“Hollanda Konya’dan küçük bir devlet. Yıllık tarım ürünü ihracatı 185 milyar dolar. Peki devasa Türkiye’nin ihracatı ne kadar? 18 milyar dolar. Bu bile Türkiye’nin ne kadar kötü yönetildiğini gösteriyor.”

"Saman ithal ediyorsunuz, canlı hayvan ithal ediyorsunuz, et ithal ediyorsunuz, nohut, mercimek, ayçiçeği ithal ediyorsunuz. Ya ayıptır ya, bunlar yok mu?”

"Eğer pandemi sürecinde CHP’li belediyeler olmasaydı durum çok daha kötü olurdu. Yani iktidar mensupları otursunlar kalksınlar, dua etsinler. İyi ki büyük kentlerde CHP'li belediyeler var."

"