
Meral Akşener canlı yayında merak edilenleri anlattı! Masada neler yaşandı? O gece neler oldu?
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, altılı masa toplantısında ve adaylık açıklaması sırasında olan biten her şeyi anlattı.
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Habertürk'te Fatih Altaylı'nın 'Teke Tek' programına konuk oldu. Akşener merak edilenleri yanıtladı.
Akşener şunları anlattı:
"YÜZÜME GELEN IŞIK VE UYKUSUZLUK"
"Palto varken üzerimde, Temel Bey'in yaptığı konuşma ve sonra Kemal Bey'in yaptığı konuşma esnasındaki resme baktığınızda, ben onu inceledim tuhaf bir ışık gelmiş. Dolayısıyla ama sonra paltomu çıkarmışım, hepimiz dizilmişim. Orada bir sorun yok ışıkta. Ben aslında herhangi bir mutsuz vs değildim. İmza koymuşum oraya. Bu dünyada eşim dahil, oğlum hariç hiç kimse zorla bir şey yaptıramaz. Ama hakikaten o ışıktan. Bir de önceki gece hiç uyumadım. Mansur ve Ekrem Bey geldiler. Ankara'daki evimde. Dolayısıyla hiç, sıfır uykuyum. Hareketleriniz ağırlaşıyor. Onun dışında bir şey yoktu."
ALTILI MASA TOPLANTILARININ SİSTEMİ
O toplantılar şöyle geçiyor. Ev sahibi benim diyelim. O toplantının önce gündemini yazıyoruz arkadaşlarla. Sonra diğer başkanları dolaşıyorum. Ekleme ya da çıkarma yapıyorsunuz. Sonra oturup kendi partililerimizle basına söyleyeceklerimizi planlıyoruz. Sonra yazılan metni tüm siyasi partilere gönderiyoruz. O metin tekrar geri dönüyor, eklemelerle beraber. Yeni düzenleme yapılıyor sonra da o masada tekrar gözden geçiriliyor. Perşembe günkü toplantıda başkanlık konuşmasını biraz da öne alma konusunda birazcık katkım olduğunu düşünüyorum. En azından yöntemi açısından.
"ADAY İSMİNİ SON ANA KADAR KONUŞMADIK"
İsim asla son ana kadar konuşmadık. Ama biz hep bir şey dedik Erdoğan ve arkadaşlarına. Hadi, hadi diyenlere. Seçim tarihini açıkla, adayımızı açıklayacağız ve öyle oldu. Dün Sayın Erdoğan ayın 10'unda seçim tarihini 14 Mayıs olarak ilan etti ve biz de adayımızı ilan ettik.
"KEMAL BEY'İN ADAYLIĞI BELLİ OLUYORDU"
Kemal Bey'in adaylığı belli oluyordu. Partisinden gelen açıklamalar vs. Herkesin hakkı ve isteği vardır adaylık konusunda. Ben 2018'de bazı şeyler yaşadım, ders çıkardım. O ders neticesinde 1,5 yıl kala yine sizin programınızda aday olmadığımı ilan ettim. Hiç de pişman olmadım. Bugün karşınızda ferahça oturuyorsam, perşembeden pazartesiye taş yağmuruna tutulduysak da hiçbir önemi yok. Hangi siyasi görüşte olursa olsun kendine bir şey yontuyor duygusunun olmayışını sağladım.
"ERSAN ŞEN HOCA'YI ÇOK SEVERİM"
Ersan Hoca'yı çok sever, değerli bulurum. Ona da teşekkür ederim. Kendisini evimde, ağırlamayı çok istiyorum. En çok taşlandığım dönemde. Kendimi şeytan taşlamasında hissettim. O gün Ersan Hoca, hem de sizin kanalınızda bizimle ilgili, çok da kolay değildir o sözleri söylemek. Çok kıymetlidir o sözler. Ben de Buğra Kavuncu üzerinden ulaştım. Adaylık için değil, fikirlerini almak için ulaştım.
"O SERT METNİ KENDİM YAZDIM"
Evet açıklamam sertti. Sert olmalıydı. Ben o metni kendim yazdım. Sert olarak algılanabilir ama net olmasına dikkat ettim. Aşırı netlikler sinir bozar. Oradan çıkan sonuç şu. Hayır biz beşimiz böyle düşünüyoruz, senin önerin, önerilerin herhangi bir takdire uygun değil gibi bir tutum alınırsa, aşırı dikkat etmeye çalışıyorum, o zaman net olursunuz. Çünkü siz, ben kişisel olarak hiçbir şeyin talibi değilim.
"O MASA YAVAŞ VE İMAMOĞLU'NU, KILIÇDAROĞLU'NUN KOŞU PARTNERİ HALİNE GETİRDİ"
Cumhurbaşkanlığı adaylığı konusunda 1,5 yıl evvel vazgeçmiş olmasaydım belki benim top, yuvarlanır önüme gelirdi. Bugünkü sistemi oluşturabilmek için gayretim oldu. Şu an Sayın Kemal Kılıçdaroğlu cumhurbaşkanı adayı. Ama popülaritesi çok yüksek milletin 'hadi, hadi' dediği iki büyükşehir belediye başkanını da onun koşu partneri haline getirdi o masa. Bunu çok kıymetli buluyorum. Bugün itibarıyla çok samimi söyleyeyim 13. cumhurbaşkanı Kemal Kılıçdaroğlu olacak.
"O SUÇLAMALARA TEK TEK YANIT VERDİ"
Meral Akşener 1. başkan yardımcısı olmak istiyor. Kazanacak aday onun için diyor. Bu külliyen yalan. Başta Kılıçdaroğlu olmak üzere diğer 4 arkadaş da dahil, 1 kişiyle buna dair tek bir kelime, harf, nokta konuşmuşsam bunu, ispata bile lüzum yok. Derlerse istedi Meral hanım böyle bir şey, politikayı bırakmaya evime dönmeye hazırım. 2, şu denildi. Kılıçdaroğlu aday olduğu takdirde partisi az oy alıyor o yüzden istedi. Böyle bir şey olmuş olsa, bu dünyanın en büyük salaklığıdır. Siz kazandığınız zaman meclis için elbet önemi var ama bu sistemde birinci önceliğiniz cumhurbaşkanlığını kazanmaktır.
"EKREM İMAMOĞLU VE MANSUR YAVAŞ GECE 02.15'TE BENDEYDİ"
Bu ucube sistemden kurtulmamız lazım. Demokrasi ve oylarla. Bunun için de kazanacak formülü bulmamız lazım diye düşündüm. Müzakere edilmesi gereken bir şeydi. Başardık çok şükür. Saat 02.15'te iki belediye başkanının, Ekrem Bey beni aradı 22.30 falandı galiba. Yola çıktım gelebilir miyim? Mansur Bey'i de alacağım. Bir tek şey sordum Kemal Bey'in bilgisi var mı?
Sonra bir haber çıktı. Belli değil. 2 belediye başkanını acayip rencide eden bir haber. Kendileri talep etti, kendileri iptal etti. Sonra gece soru sorum. Siz bunu Kemal Bey'den izinli mi yapıyorsunuz? Evet, dediler. Hay hay.
Ben size bir arkadaşımı göndereyim. Onun arabasıyla gelin, en azından görünmeyin. Partime artı katar mı katar, bana yarar mı yarar ama benim amacım bu ülkenin feraha çıkması. Geldiler. Ondan sonra bazı seçenekler ileri sürdüler. İzin almadığım için onları söyleyemem.
Ben kazanmaya odaklandığım için. Bu iki arkadaşımızın popülaritesi benden fazla. Dolayısıyla bu arkadaşlarımızın mutlaka o süreçte aktif olmaları gerekiyor ama belediye başkanı görevi üzerinden yardım etmek başka bir şey ama bu işin içinde bu kampanyada ve sonrasında yani kazanma halinden sonra taşın altına ellerini ve gövdelerini koyacaklarının da ispatı lazımdı. Orada uzlaştık. Önce 3'ümüz uzlaştık.
Sonra gittiler. Sonra saat 09.30'du. Kemal Bey aradı. İki arkadaşımız sizi ziyaret edecekler. Bilginiz olsun. Ben de 06.00'da yatmıştım. Bir diyorsunuz ki gülmüyor. Nasıl güleyim arkadaş? İki belediye başkanımız sizin bilginiz dahilinde bana geldiler ve konuşma yaptık. Şöyle şöyle konuştuk, size iletilmek üzere bir yazı haline de döktüm her iki arkadaşımıza bunları gönderdim. Bu bilgiler size geldi mi? Evet, geldi. Benim görüşümü getirecekler. Onlar geldi tekrar. Yeni baştan el sıkıştık. Sonra ben partiye gittim ve GİK'ten buna kimse inanamıyor. Hayat öyküsü ve insanlardan oluşan bir kadromuz var. Özgeçmişlerine bakın, enteresan bir yapıyız.
GİK SÜRECİ
"GİK'te ben başta fikrimi söylemem. Herkes kendisini döker. Sonra ben fikrimi söylerim. Sonra oylamaya geçilir. Ben oylamam. Masadan kalkma diye bir kavram yok. Oradan önerimizin arkasında durma kararı çıktı GİK'ten. Benim tekrar gidip bu duruma göre yetki almam gerekiyordu. Yarım saat falan kaldılar. Gittim Genel Merkez'e. Ankara'da olan tüm arkadaşlar, vekiller, divan üyeleri, GİK üyeleri... Yetki verdiğim arkadaşım ZOOM üzerinden kayda alınmak kaydıyla genel sekreter görevlendirildi. Bu yetkiyi bana aldık. İki belediye başkanımız son durumu hem de rahat rahat paylaşalım diye geldiler. Sonra da ben masaya katılacağımı ilan ettim. Hakkını helal etsin herkes ama iyi bir şey oldu."
"SUÇLAMALARA KARŞI ÇOK KİRLİ HİSSETTİM"
Çok kirli hissettim kendimi. Bazen de kendi kendime dedim ki Meral değer mi? 56 doğumluyum ben. Bu devletin imkanlarıyla okudum, bu milletin oylarıyla siyasetçi oldum. Sıradan bir köy kızı, iki sınıf bir arada okul bitirmiş. Bir öğretmeni parlak bulmuş, babasıyla konuşmuş yönlendirmiş. Babası onun için köyden ailesini İzmit merkeze taşımış. Okul okutmuş, sınava girmiş sonra hep devlet okullarında okudum ben. Ve üniversite hocası oldum ben. Hiçbir şey olmasaydı Prof. Dr. olarak emekli olacaktım hayatımda. Bugün o günün şartlarıyla benim köyümde benim yaşadığım şartlardan daha kötü köyler var. Bu cumhuriyetin bu Atatürk'ün fırsat eşitliğini bu çocuklara şimdi biz veremedik. Ve ben borçluyum. Yahu bu ülkede Tayyip Bey ile benim kapı arkasında görüşmeme ne gerek var? Ben o partinin başlangıçta kurucusuyum, kurucusu! Yürüdüğü yolu beğenmediğim için ayrıldım. Oportünist, menfaatçi bir tip olsam neden ayrılayım ya? Ben hep kavga ederek ayrıldım. Ama iktidara gelinceye kadar hiç ağzımı açmamışım. İktidar olduktan sonra da 2007'den beri benim kadar eleştiren bir politikacı yok. Benim yaptığım iş şu. Fatih Bey ile ters düşmüşsem onun ailesi, kişili, çocuğu ağzımdan çıkmaz. Manevi manada mermi atarım o eylemlere. Tüm bunları yapmış insan olarak, ayrıca Davutoğlu'nun başbakanlığı dönemde bana başbakan yardımcılığı, Tuğrul Bey ve ikimize teklif edilmiş, ben onu kabul etmemişim. Bu kadar uğraşmaya bu kadar hakarete ne?
"BEŞLİ ÇETE" İDDİALARINA YANIT
Eğer ben, Tayyip Erdoğan'ın çevresinden ve veya başka şekilde bir Allah'ın kulundan bu tarz konuyla ilgili (beşli çete) 1 lira, 5 lira 1 milyon lira almışsam ispat etmek zor bu işleri ama dünyanın en şerefsiz insanıyım. Böyle bir şey olur mu ya? Benim oturduğum ev belli. 5 dönem milletvekilliği yapmışız. Eşimin ailesi, babası İzmit'in ekonomik durumu iyiydi. Onun üzerine mal koyamamışız. Maaşımın dışında hiç gelirim olmadı benim.
Koray Bey bir iş adamı. Ben yeni duydum. Bunu ispat edemeyen şerefsizdir dedi. Koray Bey'e ben nasıl söylerim. Ama Koray Bey'in ekonomik manada biriyle görüşmesi mümkün değil. Trabzonlu, burnu düşse yerden almaz. Böyle durum kesinlikle yok.
"TAYYİP BEY'LE HİÇ GÖRÜŞMEDİK"
Bugüne kadar Tayyip Bey benimle görüşmek için hiçbir şey yapmadı. Benim de onunla gizli saklı hiçbir görüşmem olmadı. Hatta deprem zamanında nasıl görüşme yaptığını televizyonda kendim anlattım. Bugünün dijital dünyasında gizli saklı kalır mı? Olsa söylerim. Böyle bir karar verdim derim. Ayıplayan olur olmaz. Tayyip Bey'e de ayıp. İnanın hiçbir görüşme yok. Ona da ayıp. Sanki ben göz kırpıyorum, Tayyip Bey koşuyor.
Hala hakkımda benim ifade veremediğim, ifademin alınmadığı hatta PKK muhabirinin olduğu iddia edilen, dosyanın içini göremedik gizlilik var, FETÖ'cülükle ilgili mahkeme var ama bana bildirilen bir şey yok. Ben bunu niye çözememişim o zaman. En kötü şey PKK olmak FETÖ'cü olmak bu ülkede bana bunlar söyleniyor. Bu korkutmaksa ben o Demoklas'in kılıcıyla boynumu keserim, eğilmektense.
"GENEL BAŞKANLAR MİLLETVEKİLİ ADAYI OLMAYACAK BU DA İDDİAMIZI ORTAYA KOYAR"
Biz her birimiz kendi partimizin milletvekili sayısını çok tutabilmek için meclise çalışacağız. Sayın Kılıçdaroğlu ve iki belediye başkanı aynı kantarda birer koşu partneri olarak öncelikleri cumhurbaşkanlığı meselesi olacak. Bu paylaşımı doğru düzgün anlatamadık, anlatacağız.
Biz milletvekili adayı olmayacağız. Bizim buna inandığımız gösterir bu. Ben kendi adıma söyleyeyim. Ben milletvekili adayı olmaya kalkışsam bu işe inanmıyorum demektir. 5 genel başkan da milletvekili adayı olmayacak.
Sayın Yavaş ve İmamoğlu'nun yaptığı iş, o bizden biraz daha farklı. Dolayısıyla yarın, başkan yardımcılığını Sayın Kılıçdaroğlu atayacak. Bugünkü karara göre öyle. Hepimiz atanacağız aslında. Ama iddialı olduğumuzu ileri sürmemizin göstergesi milletvekili adayı olmayacağız. Biz direk cumhurbaşkanı yardımcısı olacağız.
Her partiye birer bakanlık. 6 siyasi partinin 1'er bakanlığı var. Ama bizim liderlerin başkan yardımcılığı Fuat Oktay gibi değil. Daha bir danışma kurulu aynı zamanda. Son oy oranlarımıza göre bakanlıklar konuşulacak. O başka bir şey. Asıl meselemiz bizim cumhurbaşkanlığını kazanmak.
"PARLAMENTER SİSTEME GEÇEREK İNTİKAMCILIK DUYGUSUNU ORTADAN KALDIRACAĞIZ"
Eğer biz bu cumhurbaşkanlığı seçimini alamazsak Türkiye ölmeyecek ama bir daha parlamenter sistem konuşarak seçime girmeyeceğiz. Korkum şudur özellikle AK Parti'ye oy veren kardeşlerime söylüyorum. Erdoğan bir daha aday olamayacak. Şimdi bile şaibeli ama. Ne olacak biliyor musunuz? Yani başkan seçeceğiz ve ucube sistemin başına birini seçeceğiz.
Burada yer değişildiği zaman burası buradan intikam alacak. Bizim sistemimizde bu yok. Parlamenter sisteme geçeceğiz. Hukuk hakim, denge denetleme hakim. Ben kimim ki sizden intikam alacağım. Hukuk dışılılıktan elbet hesap sorulacak, adil yargı, bağımsız, tarafsız yargı soracak.
Parlamenter sisteme geçerek bu intikamcılık ortadan kalkacak. Asıl endişem budur.
"BİR DAHA OLAY OLMAZ, KATİYEN OLAY ÇIKMAZ"
Katiyen daha olay çıkmaz. Ben bireysel kavga vermedim ki. Bana şunu vermediniz ben yokum demedim ki. Bu seçimi almamız gerekir dedim. Alacağız da. Milletvekili adayı değilim muhteremler. İnanıyorum. Elbette alacağız. Orta yolda da buluştuk.
HDP'NİN GÖRÜŞME ÇAĞRISI
Türkiye'de siyasi partilerin birbiriyle ilişkilerine her bir siyasi parti saygı duymak zorundadır. Biz bugüne kadar buna saygı duyduk. X partisinin Y partisine ahbaplığına, görüşmemesine, durumlarına ve tutumlarına saygı duyduk. Biz kurumsal sistem üzerinden Ey AK Parti siz bunlarla niye görüştünüz demedik, diğerlerine de demedik.
Ekmeleddin İhsanoğlu ile çok çalıştım. Görünür oldum. O zaman Sayın Erdoğan'ınkini hatırlamıyorum ama Sayın Demirtaş da adaydı. Onun kampanyasına kendi kampanyasından yardım etti. Sonra iade mi edildi ne oldu bilmiyorum. 2014'ün Türkiye'sinde MHP'nin de adayı olan İhsanoğlu'nun tutumuna kimse bir şey demedi. Burada eğer bir problem vardıysa taraflar kendine bakacak. Bizim kırmızı çizgilerimizle aynı. Bir, insan olmaktan doğan her insanın hakkı hukuku var bun saygı. Bu vatanın birliğine saygı, bu ülkenin birliğine saygı. Anayasanın ilk 3 maddesine saygı. Tüm bunların neticesinde Türkiye'deki birlik beraberliğe yapılan vurguya saygı. Atatürk'le derdi olmayacak insanların. Düşünmesi lazım HDP'nin de diğer siyasi partilerin de düşünmesi gerekir. Niye bu kadar kamplaşmışlık var? İhsanoğlu para yardımı yapmışsa buna Bahçeli hiçbir şey dememişse burada bir şey var demektir. Bugün niye böyle? Türkiye'de siyasi parti üzerinden ayrıştırma yerine etnisite üzerinden ayrıştırma oldu bunun da nedeni açıkça Türk milliyetçileri değil. Erdoğan'ın kavramsal bilgileri eksik, pragmatist yanıt güçlü. Ama 100 sayfa tarih, sosyoloji, felsefe, mantık gibi bir şey okumuş...
KEMAL KILIÇDAROĞLU HİDDETLENEREK AYAĞA KALKTI MI?
Ben Kemal Bey'i sabırlı biri olarak tanıyorum. Dolayısıyla bir de erkekler birbirine karşı inanılmaz saygılı. Sizin direk dan diye söylediğiniz söz, kadınlar daha açık yani. Kemal Bey ayağa kalkmadı. Kimse kalkmadı öyle. Bir gerginlik oldu doğru ama Sayın Davutoğlu ile Sayın Babacan pazartesiye bırakılsın dedi, öyle oldu. Ben sonra geldim arkadaşlara GİK'te oylama yaptık, konuşma yaptık. Mutlaka kazanma konusunda sonuç çıktı. Ha, aynı yerde kalabilirlerdi. 5 arkadaşlarımız devam edebilirlerdi ama o vebali alamazdım. O yüzden çok iyi oldu.
"DEPREMZEDELERDEN ÖZÜR DİLİYORUM"
Deprem bölgesindeki tüm kardeşlerimiz hakkında konuşmaların biraz perdelenmesi için pay sahibi olduğum için özür diliyorum. Ama bu konunun 4 gün perdelenmiş olması onların da geleceği için önemliydi. Yine de özür diliyorum.
"DEPREM KADER PLANIYSA SEN DE KORUMASIZ, TEDBİRSİZ ÇIK"
Ben tam olarak deprem bölgesinde seçimle ilgili sorun olup olmadığını göremiyorum. Ama inanılmaz bir afet oldu sayın Erdoğan ve arkadaşlarının eliyle. Erdoğan bunu kader planı olarak söyledi. Dolayısıyla evet kader planı ama kaderin içinde en önemli konu tedbirdir. Siz Kocaeli depreminden sonra Bolu depreminden sonra 21 yıldır hiçbir şey yapmamışsanız bu tedbirsizliktir. Dolayısıyla kader planı diye tarifleyemezsiniz. Eğer her şeyi böyle tarifliyorsanız Erdoğan'ın koruma kullanmadan, çok rahat bu işleri yapması gerekir. Onun korunması arabasının emniyet altında olması vs. bu ülkenin cumhurbaşkanının bu yanına itirazım yok. Şatafata, israfa karşıyım başka bir şey. O zaman arkadaş o zaman tedbirsiz çık. Bu tedbiri kendine uyguluyorsun da vatandaşa niye uygulamıyorsun?
AFAD kavramsal olarak çok iyi kurum. Ama darmaduman. Çünkü kurulmuş hiçbir şey yok. AFAD'ın üst düzey yöneticilerine bir şey diyemeyeceğim ama sahadakine de bir şey diyemiyorum çünkü çaresiz. 10 kişi ne yapabilir. Halbuki 10 kişinin her birinin 15 eğittiği kendisine bağlı sivil olmalıydı. Şimdi tüm kurumlar gitmiş, deprem felakete dönüştü. Biz bunun içinden çıkacağız. Deprem olmadan biz afetlere dair mutabakat metninde bunları çözeceğimizi ilan ettik. Şehircilik ve Afet Bakanlığı yaptık. İmar affı kavramını kaldırıyoruz.
"MUHARREM BEY'E SAYGIM SONSUZ"
"Muharrem Bey'le en küçük incitme yapmadan ne ben onu, ne o beni, hakikaten o dönemle ilgili ben ondan razıyım. CHP ile ilişki biçimlerini bilemem, yorum da yapamam. Ama ben Hüseyin Baş üzerinden deneme yaptım. Sayın Hüseyin Baş'ın sosyal medya üzerinden talebi oldu. Ben de kendisinin teklifini masaya götüreyim dedim. Masada olmayı arzu etti. Hüseyin Baş'ın şahsı, partisi değil. Dolayısıyla bu genişlemenin doğru olmayacağına dair, kimseyi incitmeden sonuç çıktı. Hafiften bir oylama yaptım genel olarak genişlemeye, Hüseyin Baş'a değil. Ben tekrar söyleyeyim, Muharrem Bey'le 2018'de bir tarafıyla rakip, bir taraftan saygı içerisinde götürdüğümüz yarış inanılmazdı. Ben kendisinden razıyım. Şu anda pozisyonu Cumhurbaşkanı adayı olabilir. Partisinin ittifak durumu var mı, yok mu onu bilmiyorum. Dolayısıyla 4 gündür nefes alamadım.
Bir ve beraber yol yürütmeyi isterim, kimseyi incitmemeye çalışırım. Muharrem İnce'ye saygım sonsuzdur."
SEÇİM GÜVENLİĞİ
Yarın itibarıyla parmak boyası demeye devam edeceğiz, başlayacağız daha gürültülü şekilde. Deprem bölgesinde oy kullanmak başka, bir de oradan Batı'ya tahliye olanların kullanması başka. Seçim de ilan edildi şimdi. Ortada bir keşmekeş var. Nasıl olacak bitecek belli değil. Bunu düzeltmek için teklif yaptık hem CHP hem AK Parti'ye ilettik. Görüşüldü. Onlardan cevap gelmedi. Keşke oy birliğiyle geçirsek o zaman tüm soruların cevaplarını daha rahat vermiş oluruz. Hem oy kullananlar, çeşitli yerlere gelmiş, hem de orada kalanlar...
Şöyle formül var. Mesela Kahramanmaraş'tan Ankara'ya geldiler Maraş için oy kullanacaklar. Yurt dışı seçmen gibi. Ama bunu hukuki alana koyup Anayasa'da da küçük değişiklikle yaptı arkadaşlar.
ERDOĞAN'IN ÜÇÜNCÜ KEZ ADAYLIĞI
Altılı masada konuşmadık ama etseniz ne etmeseniz ne diye sonuç çıkıyor. Ama şöyle bir şey var. Asıl mesele Erdoğan'ın yanındaki bu yasayı hazırlayan kimse derhal yanından uzaklaştırsın. Çok pis bir tartışma olacak bu itibar açısından. O anayasa metninde o madde geçecekti. Ne oldu geçti? Koymamışlar. Bu ne? Yalap şalap yapılan iş. Niye koymadınız o maddeyi? İşte liyakat, ciddiyet, bilgi yok. Dolayısıyla Sayın Erdoğan şu an kendi şahsı üzerinden yapılacak her tartışmanın faturasını ona bu eksikliği ortaya koyan liyakatsiz adamlarına kesmelidir. Ben 3. kez aday olduğunu düşünüyorum, olmaması gerektiğini düşünüyorum. Ama tüm bunların özü nedir? Liyakatsizlik, eksiklik, bilgisizlik. Türkiye'nin geldiği durumu anlatan bu anayasa metnidir.
CUMHURBAŞKANI PARTİLİ Mİ PARTİSİZ Mİ OLACAK?
Bizim partimiz seçilir seçilmez istifa etmesi gerekitğini İYİ Parti düşünüyordu. Sonra o masada artıları eksileri konuşuldu. İkna edildim ben. Kötü niyetle söylemiyorum, gerekçeler sunuldu. Ama bir süre hiç değilse yerel seçimlere kadar bir genel başkan seçilecek vs. bu iç hareketliliğin olmaması açısından yerel seçimlere kadar partisinin başında devam edecek. Genel seçim sürecinde parti içi mücadele olmasın şeklinde bakıldı. Benim ve partimin görüşü Meclis'i aldığımız takdirde inşallah alacağız, cumhurbaşkanlığını sonra Meclis'i aldık, erken şekilde parlamenter sisteme geçiş. 3-4 yıl falan olmaz. Konuşulanları söylüyorum. İşte çok kötü şeyler yapıldı, aynı hızda temizlememiz lazım. Aynı hızda temizlerseniz aynı kötülükler olabilir.
"SEÇİMİ YÜZDE 100 KAZANACAĞIZ"
Seçimi yüzde 100 kazanacağız. Sayın Erdoğan ile birbirimizi tanırız, biliriz. Geçmişte nötr ortamlarda dostluğumuz oldu. O çerçeve içinde baktığımızda bu gayretlerimin hiçbirinin kişisel olmadığını bilir. Odaklanıldığında da bunu kazanmaya yönelik neyim var neyim yok ortada olduğunu bilir.
"SEÇİME KADAR GERİLİMLE ORTAM BEKLEMİYORUM"
Gerilimli ortam beklemiyorum. Türkiye'deki şartlar belli. Hiçbir şey buna değmez. Erdoğan'ın da bunu bildiğine inanıyorum. Deprem oldu, çok insan kaybedildi. Bir büyük afet, büyük bir afet. Büyük bir felakete dönüştü bu beceriksizlik üzerine. Herhangi bir operasyona kalkışanın eli kolu manevi anlamda gider. Güvenlik güçlerimizin, bürokrasimizin bu konuda aşırı derecede dikkatli ve sağduyulu olacağına inanıyorum.
"SEÇİM ERTELENEMEZ, SONUÇLARA ETKİ EDİLEMEZ"
İktidar seçimi kaybettiğini anlarsa ertelemeye çalışmayı deneyemez. İstanbul'da bu denendi. Ne seçimi ertelerler ne sonuçlarını etkileyebilirler. Bu ülkede devlet kavramını bilen biri olarak söylüyorum. Kendini devletin parçası zanneden bir ailenin kızıyım. Kurucu zannediyor, buna inanıyor. Güçten bahsetmiyorum, cumhuriyeti sahiplenmek. İş vatan, millet noktasına geldiğinde bu tür yamukluklara müsaade edilmez. Mesela X kurumunun başındaki arkadaşımız, Sayın Kılıçdaroğlu seçildi ve kamuoyunun önünde aradı ve 'hayırlı olsun' dedi. Ne olur ki? İyi olacağına eminim.