Öğretmenlerden maaş zammı tepkisi! Ankara'da zamlar protesto edildi

Öğretmenlerden maaş zammı tepkisi! Ankara'da zamlar protesto edildi

Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu’nun bugün Ankara’da düzenlediği maaş zammı protestosuna katılan öğretmenler, zamların yeterli olmadığını ve geçinemediklerini dile getirdi.

Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu, bugün Ankara’da konfederasyonun genel merkezinde maaş zamlarını protesto etti. Protestoya katılan Birleşik Kamu-İş Genel Mali Sekreteri Hasan Kütük, beden eğitimi öğretmeni Ebru Sungar ve öğretmen Doğan Dağdelen memur maaşlarını ANKA Haber Ajansı'na değerlendirdi. Birleşik Kamu-İş Genel Mali Sekreteri Hasan Kütük, şöyle konuştu:

"HER GEÇEN GÜN GÖZÜMÜZÜ ZAM YAĞMURUNA AÇTIK"

"Şu anda 40 yıldan fazla öğretmen olarak görev yapan bir devlet memuruyum. 15 Temmuz'da bizim şu andaki maaş bordrosu da elimdedir. Bu maaş bordrosuna göre; benim bu 40 yıldan fazla hizmetin karşılığında maaşım 17 bin 645 lira 42 kuruş. Bunun da şu anda bin 80 lirası toplu sözleşme primi dediğimiz bu sendika üyelerine verilen bir rakam. Onu çıkardığımız zaman benim şu andaki maaşım 16 bin 565 lira 16 kuruş. Bu konuda kamuoyunda biraz algı, farklı değerlendirme ve zaman zaman yanıltma oluşuyor maaşlarımızdaki artış ve maaşlarımızla ilgili. Bu maaşlarımız üzerine zaman zaman eş parası, çocuk parası, uzman öğretmenlik, baş öğretmenlik, idarecilik gibi birtakım ek görevler eklenerek kamuoyuna bu maaşlar farklı yansıtılıyor. Oysaki devletin resmi bordrosundaki benim maaşım budur. Haziran ayına baktığımızda, haziran ayındaki maaşım 14 bin 92 liraydı. Yani o çıkardığımız zaman benim şu andaki maaşımdaki artık 2 bin 472 lira. Bahsedilen o 8 bin lirayı da henüz maaşlarımıza yansımadığı için onları henüz alamadık.


Her geçen gün gözümüzü zam yağmuruyla açtık. Zorunlu gıda maddelerine özellikle ev kiralarının çok ciddi biçimde yükseldiği bir yerde vergidir, KDV'dir, malların üzerine fiyat artışlarıdır zaten biz aldığımızdan çok daha fazlasını şu anda maalesef harcar duruma gelmiştir. Bütün yapılan araştırmalarda yoksulluk sınırının en az 32 bin lira olduğu bir yerde toplam o 8 bin lirayı dahi bunun üzerine koysak benim maaşım 24 bin liraya gelecek. Türkiye standartlarında gerçekten yaşam koşullarının bu kadar zor olduğu bir dönemde insanların ihtiyaçlarını karşılama noktasında olağanüstü düşündürücü bir rakam. Şunu diyoruz; bizim bugün yaşadığımız bu sıkıntılarda, zorluklarda bu ülkede iki tane kurum çok önemli ve sorumludur. Bunlardan bir tanesi iktidarın isteğine talebine göre adeta sipariş üzerine enflasyon rakamlarını açıklayan TÜİK'tir. Bir diğeri de şu anda 10 yıldan fazla kamu emekçilerinin ve emeklilerin geleceğini ilgilendiren kararlara imza atan hükümetle, iki yılda bir adı toplu sözleşme olan ama bir ortada tiyatronun, oyunun sonucunda bize bu yaşamı fiyat artışlarıyla kendilerine göre aldık dediği zamlarla reva gören yetkili konfederasyondur. Buradan da bu iki kurumun yaşadığımız sorunlardaki en önemli etken olduğunun dikkatini çekmek istiyorum.

"SICAK BİR ANKARA GÜNÜ VE BİZİM CEBİMİZ DE SICAK. GERÇEKTEN EKSİ BAKİYEDE MAAŞLARLAYIZ"

Beden eğitimi öğretmeni Ebru Sungar ise şunları söyledi:

"Bugün 15 Temmuz maaş günü, zamla verilen yeni maaşlarımız ama zamlardan önce daha zamlı maaşlar ödenmeden üstünden vergiler alınan maaşımız diyebiliriz. Sıcak bir Ankara günü ve bizim cebimiz de sıcak gerçekten eksi bakiyede maaşlarlayız. Şu anda eğer en az yüzde 100 zam yapıldığı taktirde kamu emekçileri gerçekten nefes alacak durumda. Bir kadın, anne olarak öncelikle şunu söylemek istiyorum; bu ülkede hep annelerin karnı tok. Annelerin özel masrafları yok, anneler tatile gitmiyor, annelerin sosyal hayatlarından kısıtlıyor çünkü hep çocuklar için bir şeyler yapmaya çalışıyor. Bugün burada olma nedenimiz de kamu emekçilerine rüşvet olarak seçim sürecinde vadedilen ama onun üzerinden kırpılarak, öncesinde onun üzerinden vergiler kesilerek bugün yine bize eksi bakiyelere ve dolayısıyla da açlık sınırındaki maaşlara terk edilen emekçiler olarak bugün burada sesimizi tüm Türkiye'ye duyurmak istiyoruz.

"EĞİTİM EMEKÇİLERİ ŞU ANDA YAZ TATİLİ DÖNEMİNDE AMA BİZ TATİLDE DEĞİLİZ. ÇÜNKÜ PARAMIZ YOK"

Asgari ücret 20 lira 'Oh ne güzel ne kadar artış yapıldı.' Ama 30 lira bile yapılsa bir kere market alışverişlerimiz, gıda alışverişlerimiz bile 1 kilo çay 120 lira. Bugün sorun bakalım üst düzey yöneticilere, bürokratlara, ülkeyi yönetenlere biliyorlar mı? Onlara bir sorun bir ekmeğin, bir çayın fiyatını sorun. Evimize iki tane üç çeşit peynir alabilecekken, bir çeşit ve onun markette arayıp da en düşük fiyatta olanını sorun. Bu verilen zam artışlarının yanında bizim elimize geçen maaşların nasıl eridiğini sorun. Eğitim emekçileri, öğretmenler şu anda yaz tatili döneminde ama biz tatilde değiliz çünkü tatile gidecek paramız yok. Elimde bir kira şemsiyesi var ve şu anda en az iki çocuklu bir ailenin yaşayabileceği standartta, kiraların 15 binden aşağıya kiralık ev yok. Siz isterseniz maaşı 30 bin liraya yapın, bunun zaten yarısı barınmaya gittikten sonra geri kalanıyla çocuk mu okutalım, beslenelim mi, sosyal hayatımızı mı sürdürelim, çocuklarımızın eğitimine mi bakalım neye bakalım?"

"BU ÜLKENİN GELİRLERİNİN DAĞILIMINA BAKTIĞINIZ ZAMAN YANDAŞLARA AKTARILAN, SERMAYEYE AKTARILAN BÜTÇELERDEN MAALESEF EMEKÇİYE SADECE YOKSULLUK VE AÇLIK KALIYOR"

26 yıllık öğretmen ve müdür yardımcısı olan Doğan Dağdelen de tepkisini şöyle dile getirdi:

"Bildiğiniz gibi temmuz ayı maaş zamlarının açıklandığı ay, bugün 15 Temmuz ve zamlı maaşların alınması gereken ay aslında. Ama maalesef ki 'keyfimin kahyasına danıştım ve ben bildiğim gibi yaparım' anlayışı sonucunda önce zamlar açıklanıyor sonrasında Meclis’in onayına sunuluyor noter misali. Bu şekilde de emekçinin, kamu emekçilerinin, emeklilerin, işçilerin yanı bu ülkede insan onuruna yakışan bir şekilde yaşamını sürdürmeye çalışanların hakları hiçe sayılarak, kendi istedikleri gibi, ben ve keyfimin kahyası bilir anlayışıyla verilmiş olan zam oranları maalesef ki temizlik maddelerine, gıda maddelerine, ev kiralarına, KDV oranlarına gelen zamların çok altında kalıyor. Bahsedilen zamlar yalan olarak tarihte yerini alıyor. Maalesef bizlerde yaşam mücadelesini, hayata tutunma mücadelesini sürdürme çabası içerisinde kalıyoruz. Bugün baktığınız zaman ne emekli halinden memnun ne esnaf ne memur ne öğretmen hiç kimse maalesef hak ettiği karşılığı alamıyor. Bugün ülkenin gelirlerinin dağılımına baktığınız zaman yandaşlara aktarılan, sermayeye aktarılan bütçelerden maalesef emekçiye sadece bir yokluk, yoksulluk ve açlık kalıyor.

"EN DÜŞÜK MEMUR MAAŞI 22 BİN LİRA OLACAK DENİLDİ MAALESEF ÖYLE DEĞİL"

Ben hep şu örneği veriyorum; hastaneye gidiyorsunuz, Sayın Cumhurbaşkanı ve Sağlık Bakanı diyor ki 'Hastaneler ücretsiz.' Evet hastaneye gidiyoruz bizden ücret alınmıyor ama eczaneye ilaç almaya gittiğimizde muayene ücreti ödüyoruz. Aynı oradaki hile maalesef memur maaşlarında da aynı şekilde ortaya çıkmış durumda. En düşük memur maaşı 22 bin lira olacak denildi maalesef öyle değil.

"MAALESEF BUGÜN KAMU EMEKÇİLERİ 'GEÇİNEMİYORUM, YAŞAYAMIYORUM'DAN DA ZİYADE SÜRÜNMEYE MAHKUM EDİLMİŞ DURUMDA"

Bugün ev kiraları 15 bin lirayı bulmuş. Ev sahipleriyle kiracılar birbirlerini yer hale gelmiş. Aynı hile yöntemiyle 'Biz yüzde 25 ile sınırlandırdık' diye söyleyerek işin içinden çıkmaya çalışıyorlar. Bugün yoksulluk sınırı 34 bin lirayı bulmuş en düşük devlet memuru maaşı 22 bin lira olsa ne olur? 50 bin lira olsa ne olur? 50 bin lirayla bugün bu zam oranını kamu çalışanlarına, emekliye 7 bin 500 reva görenlere 50 bin lira aylık verelim geçinebilecekler mi nasıl geçinecekler bize anlatsınlar. Ondan sonra biz de diyelim ki; biz haksızlık ediyoruz biz hakkımızı alıyormuşuz diye söyleyelim. Maalesef bugün kamu emekçileri 'geçinemiyorum, yaşayamıyorum'dan da ziyade sürünmeye mahkum edilmiş durumda."