
Osman Kavala'dan 'komplo teorisi' çıkışı: "Gezi herkesin gözü önünde başladı, yayıldı ve sona erdi"
Gezi davasından müebbet hapis cezası yiyen Osman Kavala, tutuklu bulunduğu Silivri'den gündeme ilişkin soruları yanıtladı.
Gazeteci Murat Sabuncu'nun sorularına yanıt veren Osman Kavala, daha önce beraat ettiği davada ‘Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüs’ suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası almasını "Gezi’yi kriminalize etmeye çalışarak, başka protestolar için kullanılabilecek suçlama örneği yaratıldı" sözleriyle yorumladı.
"BENİ CEZALANDIRMANIN ÖTESİNDE BAŞKA BİR AMACI DAHA OLDUĞU GÖRÜLEBİLİYOR"
Kavala'nın röportajı bir kısmı şöyle:
İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 18 Şubat 2020’de sizinle ilgili Gezi davasından beraat kararı verilmesinden sonra yapılan çoklu yargılamalar hakkında ne düşünüyorsunuz? Ve bu yargılamaların kişiselleştirildiği yolundaki iddialara karşı yorumunuz nedir?
İlk Gezi davasında verilen beraat kararını Cumhurbaşkanı’nın benim cezaevinden çıkarılmam için düzenlenmiş bir operasyon olarak tanımlanmasından sonra, yargılama süreci beni cezaevinde tutmak için bir yasalarla oynama, yasal tanımlamaların dışına çıkarak suç icat etme faaliyetine dönüştü. Bu elbette bana, kişiliğime, haysiyetime yönelik bir hak ihlali. Ama beni cezalandırmanın ötesinde başka bir amacı daha olduğu görülebiliyor.
"BAŞKA PROTESTOLAR İÇİN KULLANILABİLECEK BİR SUÇLAMA ÖRNEĞİ YARATILDI"
Ben 2017 yılında iki ayrı suçlamayla, Gezi olaylarını organize etme ve 15 Temmuz darbe girişimine katılma suçlamalarıyla tutuklandım. Amaçlanan iki olay arasında ilişki kurmaktı. Bu başarılamadı, ancak Gezi’nin dış güçlerce planlanan ve sahneye konan bir kalkışma olduğu kurgusuyla Gezi kriminalize edilmeye çalışıldı. Böylece başka protestolar için de kullanılabilecek bir suçlama örneği yaratıldı.
"KAYNAĞI MEÇHUL KOMPLO TEORİSİ ÖRNEK ALINARAK İMAL EDİLMİŞ BİR KURGU"
Yargıtay onama kararında, "Sanık, uluslararası spekülatör George Soros'un kurduğu Açık Toplum Enstitüsü'nün ülkemizdeki temsilciliği olan Açık Toplum Vakfı üzerinden Gezi Parkı eylemlerini organize etti" diyor. Bu size ne ifade ediyor?
Bu, Gezi protestoları sırasında George Soros’un, Arap Baharı’nda yaşanan halk hareketlerinde en önemli aktör olduğu şeklinde kaynağı meçhul komplo teorisi örnek alınarak imal edilmiş bir kurgu. Herhangi bir delil olmadan, hukuksuz biçimde yapılmış telefon dinlemelerinin deşifre edilmelerinden önce hazırlanmış. İddianame bu kurguyu temel aldı. Mahkumiyetleri onayan Yargıtay’ın 3. Ceza Dairesi kararında da Gezi eylemleri Arap Baharı’nın yansıması ve uyarlanması olarak tanımlanıyor.
"SUÇLAMALARI VE CEZALANDIRMALARI NAZİ DÖNEMİNDEKİ DÜŞMAN HUKUKU UYGULAMASINA BENZETMİŞTİM"
Ben çeşitli vesilelerle, savunmamda da, insanların suç sayılan eylemlerde bulunduklarından değil, böyle davrandıkları ya da davranacakları yönünde kanaatlerden dolayı suçlanmalarını ve cezalandırılmalarını Nazi dönemindeki düşman hukuku uygulamasına benzetmiştim. Ancak yargıda komplo teorileri kullanılması çok daha eski dönemlere uzanıyor.
Avrupa’da Ortaçağ’da din görevlilerinin suistimallerinden, insanların hayatlarına daha fazla müdahale edilmesinden dolayı Kilise’nin koyduğu otoriter kurallara karşı çıkan akımlar, birbirlerinden bağımsız ve çok farklı olmalarına rağmen Katolik Kilisesi’ni çökertmek için şeytanla iş birliği içinde hazırlanmış büyük bir komplonun yürütücüleri olarak ilan edilmişler. Bu komplo teorisini benimseyen Engizisyon mahkemelerinin görevi kendilerini gizleyen suçluları ortaya çıkartmak, cezalandırmak haline gelmiş. Bu yeni tür mahkemeler aracılığıyla sapkınlıklarla ilgili şüphenin canlı tutulması, Kilise’nin uygulamalarına karşı çıkanların komplonun parçası oldukları suçlaması yeni kurulan düzeni meşrulaştırmak, otoriteye karşı direnişi bastırmak işlevini de görmüş.
"SOROS'UN YAHUDİ OLMASI BENİMLE İLGİLİ SUÇLAMALARI KURGULAYANLARA BÖYLE BİR İLHAM VERMİŞ"
Aynı dönemlerde Yahudiler için de üretilen komplo teorilerine ya da masallarına 19. yüzyılda modern içerikler verilmiş ve malum, Naziler güçlerini konsolide etmek için bunlardan faydalanmış. Anladığım, George Soros’un Yahudi olması benimle ilgili suçlamaları kurgulayanlara böyle bir ilham vermiş. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’ne sunulan savcılık mütalaasında Açık Toplum Enstitüsü’nün kültürlerini yozlaştırarak halkları hakimiyet altına almayı amaçladığı anlatılıyor. Yargıtay savcısının tebliğnamesindeki anlatı da bu paralelde.
"GEZİ'DE KİMİN HANGİ EYLEMLDE YER ALDIĞI EMNİYET KAYITLARINDA MEVCUT"
Gezi protestoları herkesin gözü önünde başladı, yayıldı ve (parkta yapılaşma projesinin iptalinden sonra) sona erdi. Gezi protestoları sırasında kimin hangi eylemde yer aldığı, kimin ne tür davranışta bulunduğu emniyet kayıtlarında mevcut. Açık Toplum Vakfı’nın da hangi sivil toplum projelerine ne kadar destek vermiş olduğu kamuya açıklanıyordu. Vakıf birkaç kez denetimden geçmişti. Bu şartlarda, hiçbir somut delil olmadan böylesi bir komplo teorisinin yaratılmasının ve yargı tarafından benimsenmesinin oldukça çarpıcı bir manipülasyon olduğunu düşünüyorum.
"ENDİŞE VERİCİ"
AYM kararlarına uyulmayan bir ortamda yaşıyor Türkiye. Sizin AİHM kararanıza da uyulmuyor. Yargıtay’dan sonra kalan iki başvuru adresi AYM ve AİHM. Bunlara uyulmaması size ne hissettiriyor?
AİHM ve AYM kararlarına uyulmaması, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nde ve anayasamızda ifade bulan insan haklarını koruyan hukuk normlarının bağlayıcılığını kabul etmeme anlamına geliyor. Yargının üzerinde siyasi etkinin artması ve siyasi öncelikleri hukuk normlarının önüne çıkaran anlayışın yargı mensupları arasında yaygınlaşması oldukça endişe verici.