Yılmaz Özdil savcılığa ifade verdi: Eylem planı dedikleri planın, ilk eylemi biz olduk

Yılmaz Özdil savcılığa ifade verdi: Eylem planı dedikleri planın, ilk eylemi biz olduk

Sözcü Gazetesi yazarı Yılmaz Özdil, kendisi için 'cesedi camiye alınmasın' diyen Ebubekir Sifil'i köşe yazısında eleştirdiği gerekçesiyle savcılığa ifade verdi.

Sözcü yazarı Yılmaz Özdil için ‘öldüklerinde cesetleri camilerimize sokulmasın’ şeklinde paylaşım yapan Yalova Üniversitesi İslami İlimler Fakültesi’nde öğretim görevlisi Ebubekir Sifil hakkında Özdil'in suç duyurusu üzerine başlatılan soruşturma, ‘Sifil'in fikir özgürlüğü çerçevesinde eleştiri hakkını kullandığı' gerekçesiyle takipsizlikle sonuçlanmıştı.

Ancak Özdil, kendisini ‘ölüsü' üzerinden tehdit eden Sifil'i köşesinde eleştirmesi üzerine hakkında soruşturma başlatıldı. Bugün avukatlarıyla birlikte Çağlayan'daki İstanbul Adliyesi'ne giden Yılmaz Özdil, savcıya ifade verdi.

“TEHDİT EDİLEN AKADEMİSYENLERDEN TEHDİT EDEN AKADEMİSYENLERE…”

Sözcü'den Ümit Türk'ün haberine göre, ifadesinde, Sifil'in kendisi hakkında sarf ettiği, ‘cesetleri camiye alınmasın' yönündeki beyanını hatırlatan Özdil, “Ben tarihimizde ölüsü tehdit edilen kişilere ilişkin bir araştırma yaparak bahse konu köşe yazımı yazdım. Yazımda, daha önce tehdit edilen akademisyen ve rektörlere değinerek, geldiğimiz noktada akademisyen kimlikli bir kişinin beni tehdit etmesinden bahsettim” dedi.

“HAKARET YOK, BİR FİKRE KÖRÜ KÖRÜNE BAĞLANMA KONUSU VAR”

Yazdıklarının eleştiri mahiyetinde olduğunu belirten Özdil, “Müşteki hem beni tehdit eder nitelikte hem de şirk koşar vaziyette ‘cesetlerimizin camiye alınmaması gerektiğini' beyan etmişti. Ben ‘şuursuz' ve ‘yobaz' kelimlerini sözlük anlamları ile ve eleştiri mahiyetinde kullandım.

Bu sözcüklerin hakaret içerir bir yanı bulunmayıp bir fikre körü körüne bağlanma konusunu anlatmak için kullandım. Diğer ifadelerim de üniversitede öğrenci yetiştiren bir şahsın kahvehanede konuşur tarzda ve sıradan vatandaşlar gibi değerlendirme yapmasına ilişkin eleştirilerimdir” diyerek bu konudaki suçlamaları kabul etmediğini söyledi.

“ASTRONOM BİLE İSTİHDAM EDEN DİYANET’İN HAVA DURUMUNDAN BİHABER OLMASI İMKANSIZ”  

Özdil, yağmur duasına ilişkin yaptığı konuşmadan suç yaratılmasına ilişkin ise şu savunmayı yaptı: “Ben yağmur duasının tüm yurtta sağanak yağış beklenen bir süreçte yapılmasını eleştirel bir dille gündeme getirdim. Nitekim astronomlar bile istihdam eden Diyanet İşleri Başkanlığı'nın hava durumu ve meteorolojiden bihaber olması hayatın olağan akışına aykırıdır. Kesinlikle dini değerleri aşağılamadım, böyle bir kastım yoktur” dedi.

“HAKARET EDEN MÜŞTEKİDİR”  

Avukatlar İsmail Yılmaz ve Celal Ülgen de beyanlarında, Özdil’in yazdıklarının eleştiri mahiyetinde olduğunun altını çizerek, “Ortada bir hakaretin varlığı kabul edilecekse de ilk hakareti yapan kişi müştekidir” ifadesinde bulundu.

“İNSAN HAKLARI EYLEM PLANININ İLK EYLEMİ BİZ OLDUK”

Türkiye'nin en çok okunan yazarlarından olan SÖZCÜ Gazetesi yazarı Yılmaz Özdil, yazılarından dolayı son zamanlarda sık sık adliyelere çağrılmasına ilişkin ise şu açıklamayı yaptı: “Bu baskı ortamında gazetecilerin adliyeye gitmesi sıradan olaylar haline geldi maalesef. Bu son olay biraz enteresan oldu. Dirimizin tehdit edildiğini çok görmüştük ama ölümüzün tehdit edildiğini ilk defa gördük. Hem dirimizi hem ölümüzü tehdit eden kişi hakkında suç duyurusunda bulunduk. Fikir özgürlüğü dediler ama aynı kişi bizim hakkımızda suç duyurusunda bulundu. Gel bakalım ifadeye dediler. İnsan hakları eylem planı dedikleri planın ilk eylemi biz olduk herhalde.”

“KORKU EFEKTİ OLUŞTURMAK İKTİDARIN HOŞUNA GİDİYOR”

Yılmaz Özdil’in avukatı Celal Ülgen de gazetecilerin sürekli ifadeye gitmelerinden dolayı üretmeye zaman bulamadıklarına dikkat çekerek şu açıklamayı yaptı: “Bir yanda hukukta reform sözcüğünün kullanılması öte yanda yazarların çizerlerin bir ayaklarının adliyede olması ve her gün ifade vermeye gitmekten üretmeye zaman ayıramamaları… Ülkenin dört bir yanında hazırda bekleyen seyyar müştekiler ordusu bir sözcüğe ya da size karşı olmasın hemen CİMER’e şikayet ve apar topar yargıdasınız. İşte bu durumdan iktidar rahatsızlanmış değil. Hoşuna gidiyor korku efekti yaratmak.”