YURT ÖZEL | İdamlarının 47. yılında: Yaşasın tam bağımsız Türkiye!

YURT ÖZEL | İdamlarının 47. yılında: Yaşasın tam bağımsız Türkiye!

Türkiye yurtsever, devrimci gençlik hareketi liderlerinden Deniz, Yusuf, ve Hüseyin'in idam edilişlerinin 47'nci yıl dönümü...

Tolga Kaan Ateşli

Adını Türkiye halkının hafızasına 'Üç fidan' olarak kazımış, Türkiye devrimci hareketinin gençlik önderlerinden Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan'ın; idam sehpalarında kahramanca can verişinin 47. yılındayız. 12 Mart darbesinin ardından "Anayasal düzeni bozmak" suçlamasıyla tutuklanarak, 6 Mayıs 1972 sabahında Ankara Ulucanlar Cezaevi’nde, henüz hava ışımamışken idama götürülen üç genç, üç yurtsever, üç yiğit yürek...

68 hareketinin önemli isimlerinden Deniz, Yusuf ve Hüseyin, Amerikan emperyalizme karşı 'Tam Bağımsız Türkiye' eylemlerinde en önde yürümüş, 6. Filo protestolarına öncülük edip, büyük mitingler örgütleyerek gerçekleştirdikleri Dolmabahçe yürüyüşüyle, ülkemize zincir atmış Amerikan 6. Filo'sunun askerlerini denize dökmüşlerdir. Dönemlerinde düzenlenen bütün işçi ve köylü protestolarına destek çıkmış, emekçi halkın sorunlarını ilk elden çözebilmek adına mücadele etmişlerdir. Üniversitenin ve öğrencilerin sorunlarının, emekçi halkın ve memleketin bütününün sorunlarından bağımsız olmadığını düşünerek, halklarına karşı sorumluluklarını yerine getirmek üzere fakülteleri polizite etmiş, yaptıkları akademik ve siyasal çalışmalarla aydınlanma mücadelesini ileri bir noktaya taşımışlardır.

Ancak çok geçmeden bayrağını taşıdıkları mücadele, ABD'ye işbirlikçilik yapan yerli siyasilerin ve sermaye sahiplerinin dikkatini çekmiş ve gençliğin emekçi halkla bütünlüklü bir şekilde yürüttüğü kavgaya karşı bütün olanaklarıyla, memleketin tüm sorunlarını bu 3 gencin üzerine yıkmaya çalışmışlardır. Onları idam ederek başarıya ulaşacağını zanneden iktidar sahipleri beklemedikleri kadar yanılmış, Denizler, Türkiye topraklarının her bir karışına, isimlerini onurla yazdırmışlardır. Bu durum, emekçi halka karşı sorumluluğunu asla aklından çıkarmayan, yurtsever ve devrimci bir gençlik hareketinin onur nişanıdır. Denizler, memleketlerine ve halklarına olan inançlarını ölümleriyle taçlandırmış; idam sehpasına, ayaklarına bağlanmış prangalarla, gülümseyerek, kahramanca yürümüşlerdir. 

Denizlerin katledilişlerinin 47. yılında siz yurtsever okurlarımızla fidanlarımızın mektuplarını ve son sözlerini paylaşıyoruz:

Deniz Gezmiş'in son mektubu: 

'' 6.5.1972 - Cumartesi

Baba, 

Mektup elinize geçmiş olduğu zaman, aranızdan ayrılmış bulunuyorum. Ben, ne kadar üzülmeyin desem, yine de üzüleceğinizi biliyorum. Fakat, bu durumu metanetle karşılamanı istiyorum. İnsanlar doğar, büyür, yaşar ve ölürler… Önemli olan çok yaşamak değil, yaşadığı süre içinde, fazla şeyler yapabilmektir.

Bu nedenle ben, erken gitmeyi normal karşılıyorum. Ve kaldı ki, benden önce giden arkadaşlarım, hiçbir zaman ölüm karşısında tereddüt etmemişlerdir. Benim de etmeyeceğimden şüphen olmasın.

Oğlun, ölüm karşısında aciz ve çaresiz kalmış değildir.

Bu yola bilerek girdi. Sonunda da bu olacağını biliyordu.

Seninle düşüncelerimiz ayrı ama, beni anlayacağını tahmin ediyorum. Sadece senin değil, (…) anlayacağını inanıyorum.

Cenaze için, avukatlarıma gerekli talimatı verdim. Ayrıca savcıya da bildireceğim. Ankara´da 1969´da ölen arkadaşım Taylan Özgür´ün yanına gömülmek istiyorum. Onun için cenazemi İstanbul´a götürmeye kalkma.

Annemi teselli etmek sana düşüyor. Kitaplarımı küçük kardeşime bırakıyorum. Kendisine özellikle tembih et. Onun bilim adamı olmasını istiyorum. Bilimle uğraşsın ve unutmasın ki, bilimle uğraşmak da bir yerde insanlığa hizmettir.

Son anda, yaptıklarımdan en ufak bir pişmanlık duymadığımı belirtir seni, annemi ve kardeşimi devrimciliğimin olanca ateşiyle kucaklarım…

Oğlun Deniz Gezmiş

Merkez Cezaevi'' 

İdam sehpasında son sözleri: Yaşasın tam bağımsız Türkiye! Yaşasın Marksizm Leninizmin yüce ideolojisi! Yaşasın Türk ve Kürt halklarının bağımsızlık mücadelesi! Kahrolsun emperyalizm! Yaşasın işçiler, köylüler!

Yusuf Aslan'ın son mektubu: 

" 2.5.1972 – Salı

Sevgili babacığım,

Bu mektubu aldığın zaman ben ebediyyen bu dünyadan göç etmiş olacağım. Ne kadar sarsılacağını tahmin ediyorum. Bir buçuk seneden beri, benim yüzümden nasıl üzüntü içinde olduğunuz malum. Bu son olayı da metanetle karşılamanızı sadece dileyebiliyorum.

Babacığım, bu olayda da annemin ve Yücel’in senin tesellilerine ve desteklerine ihtiyaçları çok. Bunun için ne kadar metin olursan hem senin sağlığın için hem de onlar için o kadar iyi olur. Elbette ki, yıllarca emek verip yetiştirdiğin bir oğulun bir günde öldürülmesi, kolay göğüslenecek bir olay değildir. Fakat siz benim ne için, kimlere karşı mücadele verdiğimi biliyorsunuz. Ben bu açıdan rahat ve vicdan huzuru içinde gidiyorum. Sizlerin de bu bakımdan rahat ve huzur içinde olduğunuzu ve olacağınızı biliyorum.

Babacığım, annemin ve Yücel’in senin desteklerine muhtaç olduklarını yukarıda söylemiştim. Onları rahat ettirmek için bütün gücünü kullanacağından zaten eminim. Babacığım, burada şunu ilave edeyim ki, Yücel’in hastalığından kendimi sorumlu hissediyorum. Yücel için her şeyinizi ortaya koyacağınız konusunda da kuşkum yok. Ablamlar için söyleyeceğim: fazla üzülmesinler, olayın sarsıntıları geçtikten sonra normal hayatlarını devam ettirsinler. Mehtap’a ne diyeyim… Benim için her zaman bol bol öpün.

Babacığım, cezaevinde kalan arkadaşları ara sıra yoklarsan, hallerini hatırlarını sorarsan çok memnun olurum. Her birisi oğlun sayılır. Dışarıda bizler için uğraşan dostlarımı ve dostlarını hiçbir zaman unutmayacağını biliyorum.

Mektubum burda biterken sizi, annemi, Yücel’i, ablamı, Aziz Abiyi, Mehtap’ı hasretle kucaklarım babacığım… Sağlıcakla kalın.

Hoşçakalın
T. YUSUF ASLAN
İmza

Not: Akrabalara da bir mektup yazdım. Fakat belki vermeyebilirler"

İdam sehpasında son sözleri: Ben ülkemin bağımsızlığı ve halkımın mutluluğu için, bir defa, şerefimle ölüyorum. Sizler, bizi asanlar, şerefsizliğinizle hergün öleceksiniz! Bizler halkımızın hizmetindeyiz, sizler Amerika'nın hizmetindesiniz. Yaşasın devrimciler! Kahrolsun faşizm!

Hüseyin İnan'ın son mektubu: 

"Babama, anneme, kardeşlerime ve yakın akrabalarıma,
Söyleyecek fazla söz bulamıyorum.
Bir insanın sonunda karşılaşacağı tabii sonuç, bildiğiniz sebeplerden dolayı erken karşıma çıktı.
Üzüntü ve acınızı tahmin ediyorum.
İleride durumumu çok daha iyi anlayacağınız inancındayım.
Metin olunuz.
Üzüntü ve acılarınızı unutmaya çalışınız.
Bütün varlığımla hepinize kucak dolusu selamlar sevgiler!..
Yazılacak çok şey var, fakat hem mümkün değil, hem de sırası değil…
Candan selamlar.

HÜSEYİN İNAN"

İdam sehpasında son sözleri: Ben, şahsi hiçbir çıkar gözetmeden, halkımın mutluluğu ve bağımsızlığı için savaştım. Bu bayrağı bu ana kadar şerefle taşıdım. Bundan sonra bu bayrağı Türk halkına emanet ediyorum. Yaşasın işçiler, köylüler ve yaşasın devrimciler! Kahrolsun faşizm!