AYM, Özhaseki ve Zeybekci’nin başvurusunu ‘kabul edilemez’ buldu

AYM, Özhaseki ve Zeybekci’nin başvurusunu ‘kabul edilemez’ buldu

Anayasa Mahkemesi (AYM), AKP Genel Başka Yardımcısı Mehmet Özhaseki ve eski Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci’nin, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu hakkında 'kişilik haklarına saldırıda bulunduğu' iddiasıyla açtıkları davaların reddedilmesi üzerine yaptıkları başvuruyu “kabul edilemez” buldu.

AKP’li Mehmet Özhaseki, Kayseri Büyükşehir Belediyesi başkanı olarak görev yaptığı dönemde CHP Lideri’nin kendisi hakkındaki rüşvet iddialarına dair sözlerinin, şeref ve itibarını zedelediğini iddia etti. Bu yüzden de tazminat davası açtı. Davanın kısmen kabulüne karar veren Asliye Hukuk Mahkemesi, sarf edilen sözlerin eleştiri sınırlarını aşacak şekilde suç isnadı ve kişisel haklara saldırı niteliğinde olduğuna hükmetti.

Ancak temyiz üzerine Yargıtay tarafından onanan karar, düzeltme talebi üzerine bozuldu. Bunun üzerine ilk derece mahkemesi de davanın reddine karar verdi. Temyiz edilen bu karar da Yargıtay tarafından onandı, başvurucunun karar düzeltme talebi ise reddedildi.

DAYANAKTAN YOKSUN

Özhaseki, Kılıçdaroğlu’nun sözlerinin kişilik haklarını zedelediğini öne sürerek, ‘şeref ve itibar hakkının ihlal edildiğini’ iddia edip AYM’ye başvurdu. Yüksek Mahkeme, şeref ve itibar hakkının ihlali iddiasının açıkça dayanaktan yoksun olduğunu vurgulayarak, başvurunun ‘kabul edilemez olduğuna’ karar verdi.

Yüksek Mahkeme’nin kararında şöyle denildi:

“Anayasa Mahkemesi benzer başvurularda, başvurucunun Anayasa’nın 17. Maddesinde güvence altına alınan kişisel itibarın korunmasını isteme hakkı ile şikâyet konusu ifadeleri sarf eden kişilerin Anayasa’nın 26. maddesinde güvence altına alınan ifade özgürlüğü arasında adil bir dengenin gözetilip gözetilmediğini değerlendirmektedir. Anayasa Mahkemesi; siyasetçilerin, kamuoyunca tanınan kişilerin ve kamusal yetki kullanan görevlilerin gördükleri işlev nedeniyle daha fazla eleştiriye katlanmak durumunda olduklarını ve bunlara yönelik eleştirinin sınırlarının çok daha geniş olduğunu her zaman vurgulamıştır. Bu kapsamda eleştiriye katlanma yükümlülükleri oldukça ağır olan siyasetçilerin ifade özgürlüğünün sınırları da aynı doğrultuda geniş olmalıdır. Demokratik bir sistemde siyasetçilerin birbirlerini eleştirmeleri halka hizmet etme yarışının bir parçasıdır. Dolayısıyla bir siyasetçinin herhangi bir belediyede yaşanan olaylar hakkında görüşlerini açıklamasının demokratik siyasetin doğal bir sonucu olduğu kabul edilmelidir. Yukarıda değinilen hususlar ve yargı mercilerinin farklı çıkarları dengelerken sahip oldukları takdir payları dikkate alındığında somut olayda derece mahkemelerince alınan kararların devletin şeref ve itibar hakkı bağlamındaki pozitif yükümlülüklerine aykırılık oluşturmadığı sonucuna ulaşılmıştır. Anayasa Mahkemesi açıklanan gerekçelerle şeref ve itibar hakkının ihlali iddiasının açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar vermiştir.”

NİHAT ZEYBEKCİ’NİN BAŞVURUSU

Eski Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci’nin ise 2012’de partisinin TBMM Grup Toplantısı’nda konuşan Kemal Kılıçdaroğlu’nun “kişilik hakkını ihlal ettiği” iddiasıyla Ankara 21. Asliye Hukuk Mahkemesine açtığı dava reddedildi.

Kararın, Yargıtay 4. Hukuk Dairesince onanması üzerine Zeybekci, konuyu Anayasa Mahkemesine taşıdı. 

Yüksek Mahkeme, şeref ve itibar hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle Zeybekci’nin başvurusunu kabul edilemez buldu.

Kararda “ifade özgürlüğü”ne vurgu yapılarak, şu görüşe yer verildi:

“İfade özgürlüğü, özellikle seçmenlerini temsil eden, onların taleplerini, endişelerini ve düşüncelerini politik alana aktaran, çıkarlarını savunan seçilmiş kimseler için büyük önem arz eder. Bu nedenle politikacıların, halkın siyasi görüşlerine katkıda bulunma ve kitleleri aydınlatma görevleri de göz önüne alınarak mahkemelerce bu kimselerin açıklamalarına ancak istisnai olarak müdahale edilmesi uygun olacaktır.”