Gurbetçiler bu söyleşiyi mutlaka okusun

Gurbetçiler bu söyleşiyi mutlaka okusun

‘Adrese teslim yasa teklifi’

Çoğunluğu gurbetçi olan, 500 bin civarında vatandaşımızı ilgilendiren “Holding Davaları” olarak bilinen hukuk mücadelesi sonucunda, Yargıtay’ın da onamasıyla, halen ayakta kalan Holdinglerden toplanan paraların iadesi imkânı doğmuştu. Bir örnek vermek gerekirse, sadece kamuoyunda Kombassan Holding adıyla tanınan şimdiki Bera Holding A.Ş’ne karşı açılan ve halen devam eden dava sayısı yaklaşık 3.000 idi.

İkinci Yargı Reformu Paketi’nde “Geçici 4. Madde” olarak yapılan bir düzenleme tam da kaybolan paralarının peşine düşen gurbetçilerimizi doğrudan ilgilendiriyor. Çünkü, eğer Yargı Reformu Paketi’nden çıkarılmaz ise yasalaşacak olan, neredeyse adrese teslim yasa teklifi denilecek düzenleme aynen şöyledir:

“GEÇİCİ MADDE 4: 31.12.2014 tarihine kadar, pay sahibi sayısı nedeniyle, payları halka arz olunmuş sayılan ve payları borsada işlem göre anonim ortaklıklar tarafından doğrudan veya dolaylı olarak nominal ya da primli değer üzerinden pay veya pay adı altında satışı yapılmış olan her türlü araç, 6.12.2012 tarihli ve 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu’nun kaydileştirmeye ilişkin şartlarına tabi olmaksızın 29.6.1956 tarihli ve 6762 sayılı mülga Türk Ticaret Kanunu ile 13.1.2011 tarihli ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu kapsamında pay addolunur, bu ortaklıklara yapılan ödemeler pay karşılığı yapılmış kabul edilir ve ortaklık ilişkisi kurulmuş sayılır. Bu payların kaydileştirilmemiş olması ortaklık haklarına halel getirmeyeceği gibi ortaklık ilişkisinin kurulmayacağı da iddia edilemez.

Birinci fıkra kapsamında kurulmuş olan ortaklık ilişkileri hakkında geçerli ortaklık ilişkisi bulunmadığı veya pay satışı yapıldığı ileri sürülerek sebepsiz zenginleşme, haksız fiil, sözleşme öncesi görüşmelere aykırılık veya sözleşmeye aykırılık nedenlerine dayalı olarak açılan ve kanun yolu incelemesindekiler dâhil görülmekte olan menfi tespit, tazminat veya alacak davalarında karar verilmesine yer olmadığına kara verilir ve yargılama gideri ile maktu vekalet ücreti ortaklık üzerine bırakılır.”

Kanunlar belirli zümreler ve kişilere özel olarak yapılamazlar. Bu açık hükme rağmen, bu düzenlemenin, diğer Holdinglerin ekonomik durumları da göz önünde alındığında, açıkça Bera Holding A.Ş şirketi için çıkarıldığı şüphesi uyanmaktadır.

Avukat Engin İsmail Köse, kamuoyunda holding davaları olarak bilinen, özellikle de Avrupa’da yaşayan gurbetçilerden toplanan paraların kimi şirketlerde buharlaşması olarak bilinen süreci çok yakından takip eden bir isim. Yeni yargı reformu paketinde uzun yıllardır gurbetçilerin kaybolan paralarını tahsil amacıyla açtıkları davaları etkileyecek bir kanun değişikliği tasarısı üzerine yaptığı uyarıları Yurt gazetesi olarak kamuoyuna yansıtmayı görev bildik ve kendisiyle okuyacağınız söyleşiyi gerçekleştirdik.

YURT: Kamuoyuna Holding davaları olarak yansıyan ticari davaların içeriği hakkında bize kısa bilgi verebilir misiniz?

ENGİN İSMAİL KÖSE: Kısaca şöyle özetleyelim, 1990’larda özellikle Milli Görüş camilerinde, islami referanslarla, faize mi vereceksin, bize ortak ol bir yakınını işe alalım, 100 Mark bir yıl sonra 121 Mark al, gibi yöntemlerle en büyük iki tanesi Yimpaş ve Kombassan olmak üzere bu şirketler kuruyorlar. Bunun arkasından 250 yakın şirkette bu yöntemleri taklit ediyorlar. Bunları tabela şirketi olarak nitelendirebiliriz.

Sonuçta davalar açılıyor, İsviçre’de, Lüksemburg’da, Belçika’da bile açılan davalar var, ama temelinde Almanya’da davalar açılıyor. Bu yaklaşık 2004-2005 yıllarına tekabül ediyor. Bu davalar Almanya’da kazanıldıktan sonra, icra edilebilmesi için, kanunen Türkiye’de de Tenfiz davası açmak gerekiyor. Bu davalar açılıyor, yoğun olarak şirketlerin ticari merkezleri olan Yozgat ve Konya’da. Bunun yanı sıra ceza davaları açılıyor, SPK’nın şikâyetleri üzerine. Birden fazla ceza alan var bu davalarda, mesela Yimpaş Yönetim Kurulu Başkanı Dursun Uyar, ceza alıp hapis yatıyor.

Bir taraftan da Türkiye’de davalar açılıyor, bunlar yukarıda bahsettiğim Tenfiz davalarından çok farklı; Ticaret Mahkemelerinde “yatırımcılar ile şirketlerin arasında geçerli bir ortaklık ilişkisi olmadığı verilen paranın iadesi” talebiyle açılan davalar. Bunlar çok daha uzun bir sürece tabi, benden önce 2005-2006 yılında açılan davalar olduğu gibi ben de 2008-2016 yılları arasında bu şekilde 150 civarında dava yürüttüm.

Bu davalar sonuç olarak, 2016 Kasım ayında ve sonrasında da hep bu yönde Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin, bizim tezimizin kabulü, yani ilişkinin ortaklık olmadığı yönünde verdiği kararıyla ve en önemlisi dürüstlük kuralına aykırı davranan şirketlerin zamanaşımında yararlanamayacağı kararıyla yurtdışındaki mağdurlar lehine sonuçlanmaya başladı. Bunun üzerine birçok dava açılmaya başlanıyor.

Almanya’da Federal Yüksek Mahkeme bu davalar için 10 yıl zaman aşımı vardır, deyince sadece Türkiye’de dava açılmaya devam edildi. Bu süreçte Kombassan ve sanırım İttifak Holding Borsa’ya kote oldular.

Örneğin, Bera Holding A.Ş. tarafından yapılan son özel durum açıklamasına göre Eylül 2019 itibarı ile bu nitelikteki dava sayısı 2826’ya ulaşılıyor. Bera (Kombassan) özelinde bir parantez açmak gerekirse, diğer davalardan farklı olarak; SPK’nın Bera (Kombassan)'dan aldığı bilgisayar kayıtlarıdır, 3 CD içinde Excel dosyalarında 90.000 kişiden toplanan 1.7 Milyar Euro’nun kaydı isim isim vardır. Davaların seyrini bu delilin değiştirdiğini söyleyebilirim. Çünkü yatırımcıların elinde olan hisse senedi ve diğer belgeler ortaklığı ispatlamaya yetse de, verdiği parayı ispatlamıyordu. Bu nedenle davanın ispatını bizzat Bera Holding A.Ş. tarafından SPK’na verilen bu CD’lerin sağladığını rahatlıkla söyleyebiliriz.

YURT: Kombassan Holding 28 Şubat sürecinde sıkça medyanın ve yargının konusu olmuştu. Ancak, kısa bir süre önce şirket ismini değiştirdi. İsim değişikliğinin şirketin hukuksal yapısına ve davacıların haklarına ne gibi olumsuz etkisi olabilir?

ENGİN İSMAİL KÖSE: Kombassan Holding A.Ş.  ve Kombassan San. Tic. A.Ş. olarak iki ana şirket ve bu şirketlere bağlı alt şirketlerden oluşan bir yapıydı. Bu şirketlerden Kombassan San. Tic. A.Ş. de daha önce unvanını değiştirdi. Sonra bu iki ana şirket birleştirildi. Kombassan Holding A.Ş. Konya Ticaret Siciline 35410 sicil numarası ile kayıtlıydı. Bera Holding A.Ş.’de Konya Ticaret Siciline 35410 sicil numarası ile kayıtlı, zaten hukuken şirket unvanının değişmesinin ya da yukarıda söylediğim şekilde şirket birleşmesinin, hukuksal yapıya ya da davacıların haklarına hiçbir etkisi yoktur. 

YURT: Yeni yargı reformunun 2. paketinde yer alan bir düzenleme size göre Kombassan benzeri şirketlere karşı yurttaşların açtığı davaları da olumsuz olarak etkileyecek. Bu konuyu açar mısınız?

ENGİN İSMAİL KÖSE: Bu kanun maddesi taslağını; öncelikle kanun yapma tekniği olarak eleştirmek istiyorum. Bir torba Kanun’da geçici madde şeklinde yapılan bir düzenleme. Plan Bütçe Komisyonu bu kanunun hazırlanması için doğru yer mi? Bu yapılırken sadece bir şirket yönetim kurulu başkanı dinleniyor, bu kadar kamuoyuna mal olmuş bir konuda, kamuoyunda hiç tartışılmadan bir düzenleme yapılmak isteniyor.

Doğrudan şu an mahkemelerde görülmekte olan davaları ve açılacak davaları sonlandırma amacıyla hazırlanmıştır. Bunun için bir yoruma gerek yok, kanun taslağı maddesi gayet açık.

Henüz taslak aşamasında olan bir kanunun, hele böylesine Anayasa’nın 2, 10, 35, 138 maddelerine aykırı, kanunların geriye yürüme yasağına aykırı, hukuki güvenlik hakkını çiğneyen, böyle bir kanun metninin hukuki sonuçlarını konuşmak ne kadar doğru bilmiyorum. Ama, bu şekliyle geçecek kanun maddesi, Anayasa’ya da aykırı bulunmazsa, öncelikle hukuki bir kaos yaratacaktır. Hatta, belki bu düzenlemeye göre daha önce suç olarak nitelenen eylemlerden dolayı hapis cezasına çarptırılan holding yöneticilerinin bile mahkemeye başvurma hakkı doğacaktır. 2004 yılında Almanya’da başlatılan hukuk mücadelemizi en azından Türk Mahkemeleri önünde sonlandıracak, biz de hukuk mücadelemizi başka mecralara AİHM’ne ya da Türk Ticaret Kanunun müvekkillerimize verdiği haklar doğrultusunda şirket genel kurullarına taşıyacağız.