Pehlivan: Bu çürümüşlüğe alışmayacağım

Pehlivan: Bu çürümüşlüğe alışmayacağım

Libya’da yaşamını yitiren MİT mensubuna ilişkin yapılan haberler gerekçesiyle tutuklu bulunan OdaTv Genel Yayın Yönetmeni Barış Pehlivan, OdaTv muhabiri Hülya Kılınç ve Yeniçağ yazarı Murat Ağırel, İstanbul 34'üncü Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davanın ikinci duruşmasında savunmalarını verdi. Oda TV Genel Yayın Yönetmeni Barış Pehlivan, davada bir haberin değil, tüm haberciliğinin cezalandırılmak istendiğini söyleyerek "Adaletsizlik hüküm sürse de her bir karış toprakta, adaleti aramaktan v


 

Libya’da şehit olan MİT mensubuna ilişkin yapılan haberler gerekçesiyle tutuklu bulunan OdaTv Genel Yayın Yönetmeni Barış Pehlivan, OdaTv muhabiri Hülya Kılınç ve Yeniçağ yazarı Murat Ağırel, İstanbul 34'üncü Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davanın ikinci duruşmasında savunmalarını verdi. Oda TV Genel Yayın Yönetmeni Barış Pehlivan, davada bir haberin değil, tüm haberciliğinin cezalandırılmak istendiğini söyleyerek "Adaletsizlik hüküm sürse de her bir karış toprakta, adaleti aramaktan vazgeçmeyeceğim" dedi.

Libya’da şehit olan MİT görevlisinin kimliğini açıkladıkları gerekçesiyle 7 gazeteci ve bir belediye çalışanının yargılandığı davanın ikinci duruşması bugün İstanbul 34'üncü Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülüyor. Tutuklu bulunan OdaTv Genel Yayın Yönetmeni Barış Pehlivan, OdaTv muhabiri Hülya Kılınç ve Yeniçağ yazarı Murat Ağırel ile ilk duruşmada tahliye edilen Yeni Yaşam Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Mehmet Ferhat Çelik, Yeni Yaşam Yazı İşleri Müdürü Aydın Keser ve OdaTv Haber Müdürü Barış Terkoğlu mahkeme salonundaki yerini alırken, tutuksuz yargılanan belediye görevlisi E. E. Sesli Görüntülü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile duruşmaya katıldı. 

Savcı mütalasında Barış Pehlivan, Hülya Kılınç ve Murat Ağırel'in tutukluluk hallerinin devam etmesini ve yurt dışında bulunan gazeteci Erk Acarer'in dosyasının ayrılmasını istemişti.

"SADECE GAZETECİLİK SAİKİYLE HAREKET ETTİK"

Oda TV Genel Yayın Yönetmeni Barış Pehlivan savunmasında Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın katıldığı ve 26 Temmuz tarihinde gerçekleştirilen MİT'in yeni hizmet binasının açılış törenine dikkat çekerek şöyle konuştu:

"MİT’in İstanbul’daki yeni hizmet binası törenle açıldı. Cumhurbaşkanı Erdoğan bu kez de, MİT’in Libya’da sağladığı istihbari ve operasyonel desteğin oyun değiştirici role sahip olduğunu söyledi. Ve tüm medyaya onlarca fotoğraf ile görüntü geçildi. Eğer yayınlanan bir fotoğrafta MİT mensubu olma ihtimali suç değilse, ben kesinlikle başka bir şeyden dolayı tutukluyum" dedi. 

Pehlivan, Libya'da bir MİT mensubunun şehit olduğunu Cumhurbaşkanı Erdoğan, Muhtar Cemali Merter, onlarca sosyal medya hesabı, Milletvekili Ümit Özdağ ve onlarca haber sitesi ile gazeteden öğrendiklerini söyleyerek şu ifadeleri kullandı:

"Bizim yayınladığımız haberde şehit MİT mensubuna dair bize özel hiçbir yeni olgu yok. Bu gerçeğe rağmen biz hem şehidin ailesini hem de MİT Kanunu’nu düşünerek ekstra bir hassasiyet gösterdik. Ve daha önce ifşa olmasına rağmen, şehidin soyismini, ailesinin isimleri ile soyisimlerini, cenazenin kaldırıldığı köyün adını yayınlamadık.Hülya Kılınç ya da şehidimiz Manisalı olmasaydı bu haber yapılmayacaktı. Diğer MİT mensubunun cenaze haberinin Odatv’de olmaması da bunun kanıtı. Bu ayrıca, savcıların iddia ettiğinin aksine bizim MİT mensubu ifşa etmek gibi bir planımız ve kastımız olmadığının da delilidir. Sadece gazetecilik saikiyle hareket ettik.

Yargı sisteminden adalet beklememeli miyim? Hayır! Ben alışmayacağım bu çürümüşlüğe. Biliyorum ki; asıl alışırsam ölürüm. Adaletsizlik hüküm sürse de her bir karış toprakta, adaleti aramaktan vazgeçmeyeceğim."

"FOTOĞRAFLAR GİZLİ ÇEKİLMEDİ"

Oda TV Muhabiri Hülya Kılınç, yalnızca gazetecilik yapmak kamuoyunu bilgilendirmek amacıyla haberi hazırladığını söyleyerek şu ifadeleri kullandı:

“Haberi hangi bakış açısıyla okursanız sadece cenaze haberi olduğunu görürsünüz. Haberde yayınlanan fotoğraflarda MİT mensuplarının olduğunu bilmiyordum. Bilmem de mümkün değildir. Eğer MİT mensubu olduğunu bilmeyenler hakkında suç isnadı yapılmıyorsa benim içinde yapılmamalıdır diye düşünüyorum. Şehidin cenazesinde çekilen fotoğraflar gizli çekilmemiştir. Akhisar Belediyesi’nden temin edilmiştir. Fotoğrafta sadece cenazeyi taşıyan köylüler görünmektedir. Eğer cenazenin köylülerin taşıdığını gösteren bu fotoğraflarda mit mensubunu deşifre etmek isteseydim, haberde 'şehidin mesai arkadaşları da cenazeye katıldı' ibaresi yer alırdı. Ben yalnızca gazetecilik yapmak kamuoyunu bilgilendirmek amacıyla haberi hazırladım. Mahkemenizden tutukluğumun kaldırmasını ve beraatimi talep ediyorum.”

"AMACIM İFŞA DEĞİLDİ, ŞEHİDİMİZİ YAD ETTİM"

Yeniçağ gazetesi yazarı Murat Ağırel, savunmasında davanın hukuki değil siyasi bir dava olduğunu söyleyerek şunları söyledi:

“ FETÖ kumpas davaları döneminde ne yaşadıysak bu dava sürecinde de noktası ve virgülü ile aynısını yaşadık ve yaşıyoruz. Kumpas davaları düzmece belge, sahte delil, gizli tanık, yalan ve iftiraya dayalı zorlama yorum ve varsayımlarla üretilmiş suçlamalardan oluşuyordu. Bugün yargılandığımız bu dava da aynı özellikleri taşıyor. İlk celsede de anlattım benim amacım ifşa değildir, sadece şehidimiz yad ettim bütün amacım budur.

Kutup yıldızım Uğur Mumcu’nun da dediği gibi 'Aslanın sırtında hüküm sürenler, bir gün gelir o aslana yem olurlar'. Ben gazeteciyim. Gazeteci dediğiniz kişi onun bunun istediğini yazan, güce dalkavukluk eden ve korktuğu için kalemini satan değildir.  Gazeteci halkın yanında duran, onun derdiyle dertlenen vatanını bayrağını her şeyden yüce bilen, demokrasi ve insan haklarını içselleştirmiş kişidir. Gazeteci toplumun vicdanıdır."