TKP'den Kılıçdaroğlu açıklaması: Halkımıza çağrımız şudur...

TKP'den Kılıçdaroğlu açıklaması: Halkımıza çağrımız şudur...

Türkiye Komünist Partisi Merkez Komitesi, Kılıçdaroğlu'na yönelik gerçekleştirilen gerici saldırıya ilişkin açıklama yaptı. Açıklamada, "Halkımıza çağrımız şudur: Sağa sola saldıran, linççi, faşist güruha ve "şimdi kucaklaşma zamanı" diyenlere boyun eğme" dendi.

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun Ankara Çubuk'ta katıldığı şehit cenazesinde saldırıya uğramasına bir tepki de Türkiye Komünist Partisi'nden geldi. "CHP lideri Kılıçdaroğlu ve tüm CHP'lilere geçmiş olsun dileklerimizi iletmek insanlık görevimizdir" denilen açıklamada, "Türkiye bir kez daha ABD ve Avrupalı emperyalistlerle daha uyumlu, daha itaatkar bir döneme sokulmaya çalışılmaktadır" denilerek, sömürücülerin, emperyalistlerin ve din tacirlerinin aynı cephede olduğuna vurgu yapıldı. 

Para ve iktidar sahibi bir odağın yönlendirmesi olmadan ana muhalefet partisinin genel başkanına saldırmayı kimse göze alamaz.

"Bilinmelidir ki, Türkiye'de para ve iktidar sahibi bir odağın yönlendirmesi olmadan ana muhalefet partisinin genel başkanına saldırmayı kimse göze alamaz. Bu saldırının hükümeti güç duruma düşürmesi ya da siyasi iktidarın içinde başlayan hesaplaşmayla ilgili olma olasılığı yıllardır tehdit, şantaj, hakaret ve linç kültürünü besleyen siyasi iktidarın bu olaydaki sorumluluğunu hiçbir biçimde azaltmaz" denilerek siyasi iktidara tepki gösterilen açıklamada, "Türkiye'de bu siyaset tarzı, en fazla hakkını arayan emekçileri susturmak için kullanılmış, insanların eşitlik ve adalet arayışı devlet görevlilerinin ya da bu düzenin uşağı kesimlerin tahrik ettirdiği kalabalıklar tarafından boğulmak istenmiştir" denilerek, benzeri saldırıların geçmişten beri emekçileri sindirmek için kullanıldığı ifade edildi. 

Açıklamanın tam hali: 

"İktidar Kılıçdaroğlu’na saldırının sorumluluğundan kaçamaz

Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'na dönük Ankara Çubuk'ta yapılan saldırının hangi "derin" hesabın ürünü olduğu önemli değildir. Önemli olan Türkiye'de bu hesaplar için fazlasıyla uygun bir zeminin yaratılmış olmasıdır. Başta Cumhurbaşkanı olmak üzere, siyasi iktidarın temsilcileri ve o iktidarın ortağı partinin Genel Başkanı her gün onlarca kişiyi tehdit etmekte, hedef göstermekte, hiçbir hukuk ya da kural tanımaksızın insanlara "hain" damgası yapıştırmaktadır. 

Bilinmelidir ki, Türkiye'de para ve iktidar sahibi bir odağın yönlendirmesi olmadan ana muhalefet partisinin genel başkanına saldırmayı kimse göze alamaz. Bu saldırının hükümeti güç duruma düşürmesi ya da siyasi iktidarın içinde başlayan hesaplaşmayla ilgili olma olasılığı yıllardır tehdit, şantaj, hakaret ve linç kültürünü besleyen siyasi iktidarın bu olaydaki sorumluluğunu hiçbir biçimde azaltmaz.

Türkiye'de bu siyaset tarzı, en fazla hakkını arayan emekçileri susturmak için kullanılmış, insanların eşitlik ve adalet arayışı devlet görevlilerinin ya da bu düzenin uşağı kesimlerin tahrik ettirdiği kalabalıklar tarafından boğulmak istenmiştir. Şimdi aynı emekçiler "hepimiz kardeşiz, hepimiz kucaklaşalım" söylemi ile yeni bir tuzağa doğru çekilmeye çalışılmaktadır. 

Türkiye büyük bir ekonomik kriz yaşamaktadır. Eğer halk bu düzenin sahibi para babalarıyla uzlaşırsa, ekmeği daha da küçülecek, krizin faturasını yoksullar ödeyecektir. Halkımızın sömürücülerle, hırsızlarla, zorbalarla değil birbiriyle kucaklaşmaya ihtiyacı vardır.

Öte yandan Türkiye bir kez daha ABD ve Avrupalı emperyalistlerle daha uyumlu, daha itaatkar bir döneme sokulmaya çalışılmaktadır. “Uzlaşalım, normalleşelim” söylemi bu gidişe de hizmet etmektedir. Türkiye'de bütün kötülükler sömürücüler, emperyalistler ve din tacirlerinden kaynaklanmaktadır. Bunlar aslında tek bir cephedir, birbirlerini beslerler. 

Halkımıza çağrımız şudur: Sağa sola saldıran, linççi, faşist güruha ve "şimdi kucaklaşma zamanı" diyenlere boyun eğme! Bu iki farklı tarz aynı amaca hizmet ediyor. Türkiye'de yoksullar, emekçiler, işçi sınıfı bu oyunu fark etmeye başladı. Tek çıkış yolumuz, farklı bir siyaset kültürünü, yalansız, hakaretsiz, tutarlı, açık, aydınlık, insanca ve devrimci bir siyaset tarzını yaymak, örgütlenmektir. Yoksa karanlık güçlerin oyuncağı olmaktan kurtulamayız, bu düzen sürer gider.

CHP lideri Kılıçdaroğlu ve tüm CHP'lilere geçmiş olsun dileklerimizi iletmek insanlık görevimizdir. Bu görevi bütün samimiyetimizle yerine getirirken, yurtseverlik ve devrimcilik anlayışımız gereği, başka şeyler bir yana, Türkiye'de gericiliğin bu kadar pervasızlaşmasında CHP'nin büyük bir sorumluluğunun bulunduğunu da hatırlatmak durumundayız.

Türkiye Komünist Partisi

Merkez Komite"