OLMADI HSK, OLMADI!

Hakimler ve Savcılar Kurulu (HSK) Gezi davasında beraat kararı veren mahkeme heyeti ile ilgili soruşturma başlatmış. HSK, beraat kararını incelemek için müfettiş görevlendirecekmiş. 
Nereden çıktı bu iş?
Mahkeme kararları kendi işlerine gelince “Hukuka saygılı olun!” diyen AKP’lilerin ve liderleri Erdoğan’ın tepkisi yüzünden.
Gezicilere hakaretler yağdıran bu kadro, yargı kararına saygı duymayacaktı elbette. Bu yüzden tehdit dolu konuşmalar yaptılar. HSK; hemen işareti aldı ve soruşturma kararı verdi.
Yazık bu ülkeye, yazık…
Yazık HSK’ya yazık!
Umarım bu haber doğru değildir.
Eğer HSK, bu mahkeme heyetine  siyasi iradenin isteği doğrultusunda bir ceza verirse bu ülkede yargının tabutuna son çivi çakılmış olacak.
Kimse artık yargı bağımsızlığından, hakimlerin teminat altında olduklarından söz edemeyecek.
Mahkemeler artık, AKP’lilerden gelecek işaretlere göre karar vermek zorunda kalacaklar.
Yapmayın sayın HSK üyeleri yapmayın! Bu soruşturma ceza ile biterse kimse HSK’ya bağımsız bir kurul gözüyle bakamayacak. Sadece ülkeye değil kendinize de yazık etmiş olacaksınız…

TUTUKLAYIN EMRİ

Gezi davasının FETÖ’nün kumpas davaları olan Ergenekon gibi, Balyoz gibi bir kumpas davası olduğunu bilmeyen yoktu. Mahkeme de bunu saptadı ve savcının iddialarının boş olduğunu karara bağladı ve suçlananları akladı.
AKP’liler hemen cümbür cemaat bağırmaya başladılar. 
İstanbul Başsavcılığı işareti almış gibi harekete geçti ve Gezi davasının baş ismi Osman Kavala hemen 15 Temmuz darbesi ile ilişkilendirilip yeniden tutuklandı.
Bir partinin yöneticileri veya genel başkanı konuşuyor, bazı savcılar ve bazı yargıçlar buna göre kararlar alıyorlar. Hem de anında…
Şimdi böyle bir siyasal sisteme demokrasi denilebilir mi?
AKP vesayeti üstümüze kara bir kâbus gibi çöktü, eziyor…

MAYIN EŞEKLERİ

AKP’yi iktidara taşıyan küresel güç Amerika’dır. Bunu belgeleriyle ortaya koyan da İşçi Partisi Lideri Doğu Perinçek’in “Tayyip Erdoğan’ın Yüce Divan Dosyası” adlı kitabıdır.
Daha sonra bizim yayımladığımız “Muaviyle’den Erdoğan’a DİN VE SİYASET” adlı çalışmada, Erdoğan ve siyasal çizgisinin tarihsel arka planı ve Müslüman Kardeşler hareketi ile bağlantıları da gösterilmiştir. Yine bu çalışmada, Erdoğan’ın ve Fethullah Gülen’in ABD tarafından “Ilımlı İslam”ın (Yani Amerikancı İslam’ın) liderleri olarak piyasaya sürüldükleri ortaya konulmuştur.
İşte, 28 Şubat sürecinde Yenilikçi Kanat diye propagandası yapılan ekip (Erdoğan-Gül-Arınç) ABD’nin Ortadoğu’yu parçalamasında koçbaşı olarak kullanılmak üzere iktidara taşındı. Bu işte 28 Şubatçı paşalar da karşı taraftan kullanıldı. Erdoğan’a uyduruk bir ceza verilerek ve İstanbul Belediye Başkanı iken hakkında açılan ağır cezalık davalar kapatılarak o kahramanlaştırıldı.
Bu süreçte, Osman Kavala gibi tipler de Erdoğan’gillerin iktidarını pekiştirmede kullanıldı. Bunlar kindilerini liberal demokrat olarak tanıtan Türk düşmanı, Atatürk düşmanı, laikliği önemsemeyen Amerikancılardı. Bir elleri ile de PKK’yı tutuyorlardı. Cumhuriyet ve çağdaşlık düşmanı tarikatları, bir zenginlik gibi gösteriyorlardı (Örneğin Prof. Şerif Mardin) .
Hatta bu akademisyenler Tayyip Erdoğan’ın emrine girip onun için raporlar bile hazırladılar. 2004 yılındaki “Azınlık Hakları ve Kültürel Haklar Raporu” bunların başında geliyordu. Prof. Baskın Oran ile Prof. İbrahim Kaboğlu’nun ürünü olan bu rapor, aslında Erdoğan’ın liberalleri ve Batı’yı aldatmak için kullandığı bir araçtı.
Sonrasında Baskın Oran, “Erdoğan bizi mayın eşeği olarak kullandı!” diye yakınacaktır.
BİZ NİYE ALDANMADIK?
Bu süreçte AKP’nin takıyye yaptığını, “Muhafazakar Demokrat” olmadığını, olamayacağını yazdığımız için AKP Lideri Erdoğan bizi mahkemeye bile verdi.
Gel gör ki anlı şanlı prof.lar, köşe yazarları, hatta sanatçı geçinen bazı tipler AKP’den demokrat bir Türkiye beklentisine sıkı sıkıya sahip çıktılar. Halbuki dini referans alan siyasetçilerin İslam dünyasını demokratikleştirmeyeceğini koskoca tarih göstermekteydi. Prof. İbrahim Kaboğlu bunu görecek kapasitede değil miydi? Buna evet demek Sayın Kaboğlu’nun bilgisine ve beynine saygısızlık olur. Demek ki o gün kendisine öyle bir görev verilmişti ve görevini yapıyordu.
Takıldığım tek konu, bu kişinin şimdi de CHP’de anayasa yazmaya kalkışıyor olmasıdır. Unutulmasın ki dün Erdoğan’a hizmet edenlerden bugünkü CHP’ye bir fayda gelmez.  Ve bu mayın eşeklerinin adının geçtiği doğru metinler bile kamuoyundan onay alamazlar. O yüzden CHP Lideri Kılıçdaroğlu’nu, Bay Kaboğlu’nu partinin ciddi projelerinden uzak tutmaya davet ediyorum.
Tekrar ediyorum: AKP ve Erdoğan konusunda biz neden yanılmadık da bu liberal akademisyenler yanıldı? Bunun arkasında başka bir proje yok muydu?

Önceki ve Sonraki Yazılar