
Abdullah Ağırkan
HIRSIZ VE KAPİTALİST
İçinde yaşadığımız dünyada bize sürekli olarak çalışmanın, “hakkıyla para kazanmanın”, hukuk dışı hiçbir şey yapmamanın ne kadar önemli olduğu anlatılır.
Öte yandan, geçtiğimiz yıl ortaya çıkan Panama Belgeleri’nin ardından, geçtiğimiz yıllarda sızan Cennet Belgeleri, dünyanın en zenginlerinin “vergi cenneti” adalarda açtıkları offshore hesaplarla nasıl vergi kaçırdıklarını gözler önüne serdi. Şirket hukuku ve off-shore yatırım konusunda hizmet sağlayan Appleby adlı kuruma ait 6,8 milyon belge, 1950’den 2016’ya kadar olan dönemi kapsıyor.
Bana bir kapitalist göster ve ben de sana bir kan emici göstereyim diyordu Malcolm x, o insanlığın ortak vicdanıydı aslında. Malcolm X, 21 Şubat 1965’te New York Harlem’de politik bir buluşmada konuşmaya hazırlanırken bir suikast sonucu öldürüldü. Tüm ABD düzeni, rahat bir nefes aldı. Onun ölümünün ertesi günü, The New York Times’ın başyazısı şöyleydi:
“Şiddete olan acımasız ve fanatik inancı, onu yalnızca sivil haklar hareketinin sorumlu liderlerinden ayrı düşürmedi, aynı zamanda kötü bir şöhrete sahip olmasına ve yine bir şiddet olayıyla sınırının belirlenmesine neden oldu. Malcolm X’in hayatı tuhaf ve acıklı bir şekilde çarpıktı. Dün, onun yarattığı karanlıktan biri ortaya çıktı ve onu öldürdü.”
Böyle anılmasının nedeni, Malcolm’un ölümünden önceki 6 yıllık süreçte, parmak ısırtacak derecede etkileyicilikle, ABD’deki ırkçılığa, emperyalizme ve kapitalizme uzlaşmaz bir direnişi ifade ediyor olmasıydı. Onun sözleri, toplumun en ezilmiş kesimlerinin hislerini çok iyi yakalıyordu, çünkü o da onların arasından çıkmıştı ve tepedekileri korkutuyordu.
Malcolm Little, 1925’te Omaha-Nebraska’da doğdu. Otobiyografisinde, babasının 6 kardeşinden 4’ünü nasıl şiddet sonucu kaybettiğini, bir tanesi linç edilme olmak üzere 3’ünün beyazlar tarafından nasıl öldürüldüğünü tarif ediyordu.
Irkçılar, 1929’da Malcolm’un evine saldırdılar. Polis, babası Earl Little’ı bilerek yangın çıkarmakla suçlamayı denedi. Earl, Marcur Garvey liderliğindeki radikal bir siyah hareketinin takipçilerindendi ve 1931’de -muhtemelen ırkçılar tarafından- öldürüldü.
Ekonomik bunalımın vurduğu Amerika’da 8 çocuk yetiştirmenin gerginliği, Malcolm’un annesini çok zorladı. 1939’da bir akıl hastanesine yatırıldı.
İkinci Dünya Savaşı başladığı sırada, Malcolm üvey kızkardeşi ile yaşamak üzere Boston’a taşındı. O dönemde, yüz binlerce başka siyah da Orta-Batı’nın ve güneyin köylerinden, sanayinin aşırı silah üretimi üzerinden büyüdüğü kuzey şehirlerine göç etmişti.
Malcolm gibi çok sayıda kişi, kendilerini uçlara itilmiş buldu. Geleceği olmayan bir işi (örneğin ayakkabı boyacılığı) bir diğeri izliyordu ve sonunda küçük suçların içine çekildi. 1946’da hırsızlık sebebiyle hapse girdi.
Malcolm hapishanedeyken, 1948 sonu veya 1949 başlarında İslam Milleti adlı örgüte katıldı. İslam Milleti veya “Siyah Müslümanlar”, 1930’da kurulmuştu ve Elijah Muhammed tarafından yönetiliyordu.
İslam Milleti’ne katılan mühtediler, soyadlarını, atalarından köle sahipleri tarafından alınan soy isimlerinin bilinmezliğine işaret etmek için X olarak değiştirirlerdi.
Bu örgütün resmi fikirleri en iyi “alışılagelmişin dışında” olarak tarif edilebilir. İslam’ın bazı elementlerini almışlardı, ancak beyaz insanların 6 bin yıl önce siyah bir bilim insanının yaptığı garip bir genetik deneyin ürünü olduğunu ileri sürüyorlardı. Onlara göre, siyahların kurtuluşu, beyazlardan tamamen ayrılmaktan ve İslam Milleti’nin yolunu takip etmekten geçiyordu.
İnsanları çeken ise bunlar değil, siyahları aşağı gören fikri cüretkârca reddetmeleriydi. Özetle! Malcolm X diyordu ki, “Bir tavuğun ördek yumurtası yumurtlaması imkansızdır. Yalnızca üretim için yapılmış özel sistem paralelinde üretim yapılabilir, yumurtlayabilir. Bu ülkedeki sistem Afro-Amerikalıların özgürleşmesini sağlayamaz. Bu sistemde, bu ekonomik sistemde, bu politik sistemde, bu sosyal sistemde, sistemin bu döneminde bunun olması mümkün değildir.”
Bu nedenle, “hangi yol gerekliyse” onu kullanarak bu sistemle mücadele etmeniz gerekir.