Demokrat Parti: Tek adam zihniyetine teslim olmayacağız

Demokrat Parti: Tek adam zihniyetine teslim olmayacağız

Demokrat Parti (DP) Genel Başkanı Gültekin Uysal,  Yüksek Seçim Kurulu'nun (YSK) "son dakika" kararı ile 16 Nisan'daki halk oylamasında "mühürsüz zarf ve pusulalardaki oyların geçerli saymasını" eleştirdi. DP lideri Uysal, "67 yıllık demokratik birikimi heder ettiler. Demokratlar buna izin vermeyecektir. Türkiye demokrattır, demokrat kalacaktır" diye konuştu.  

DP'nin ilk kez iktidar olduğu 14 Mayıs 1950 seçimlerinin 67. yıl dönümü ile ilgili açıklamada bulunan DP Genel Başkanı Gültekin Uysal, "DP, ‘hakem kararı’ yerine, ‘milletin kararı’ ile iktidar olmuştur" ifadesini kullandı.

"Tek adam zihniyetine teslim olmayacağız"

Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal, 14 Mayıs’ın 67'nci yıldönümü dolayısıyla bir mesaj yayınladı.

Demokrat Parti’nin 14 Mayıs 1950 seçimlerinde, seçim öncesi oyların kullanılmasına ve sayılmasına dair değişikliğin gerçekleşmesi ile "hakem kararı" yerine milletin kararı ile iktidar olduğunu dile getiren Uysal, yayımladığı mesajda "1950 seçimleri öncesi, son olarak 1946 yılında karşılaştığımız ve bu nedenle 1946 seçimlerinin ‘şaibeli seçim’ olarak anılmasına neden olan ‘açık oy gizli tasnif’ usulü, bir ay önce parlamenter demokrasiyi ve cumhuriyeti kökten değiştirecek şekilde tasarlanmış anayasa değişikliğinin oylandığı referandumda yeniden hortlamıştır" dedi.

Uysal, 14 Mayıs’ın 67. Yıl dönümü dolayısıyla yayınladığı mesajda şunları ifade etti:

"14 Mayıs bizler için, Türk Demokratları ve Hürriyetçi Demokratlar için partimiz ve ülkemiz adına kıvançla yad ettiğimiz bir günün yıl dönümüdür.

"1946 yılında, kuruluşundan hemen sonra girdiği seçimlerde 'açık oy gizli tasnif' yöntemi ile hakkından ve milleti temsil etme imkanından alıkonulmuş olan Demokrat Parti, 4 sene sonra 14 Mayıs 1950 seçimlerinde, seçim öncesi oyların kullanılmasına ve sayılmasına dair değişikliğin gerçekleşmesi ile “hakem kararı” yerine, milletin kararı ile iktidar olmuştur.

“Eleştirdikleri ne varsa ona dönüştüler”

"Siyasi müktesebatları dahilinde, sözde 'mağduriyet'lerine sebep olan ne varsa, demokratik olarak 'talep ediyoruz' dedikleri ne varsa bunlara sebep olan otoritelerle aynı şekilde hükmetmeye başlamış olan AKP iktidarı, yıllardır dile getirdiği 'tek parti' sultasının bir benzerini uygulamaya koymuştur.

"Geçmiş yıllarda yaptıkları ve son olarak referandumda memlekete yaşattıkları, 1950 yılı öncesinde, 2002 yılından bu yana dillerine pelesenk olan 'tek parti' ve 'tek adam' anlayışının bir benzerini ortaya koymuştur.

"Biz 'Söz milletin' derken onlar 'Söz benim' demekteler"

"Türk siyasi tarihinde, söylem ve eylem anlamında mihenk taşı olan, ülkenin demokrasi ile milletin yönetim ile, iktidar ile buluşmasına vesile olan 1950 seçimlerinde demokratlar 'yeter' demiş, 'millet hâkimiyeti yerine tek parti ve zümre hâkimiyeti'ne bir son vermiştir.

"Demokratik düsturumuzu kanıtlayan bir tümce ile, yani 'söz milletin' sloganı ile vücut bulan ülkümüz, aynı ile devam etmektedir. Ancak, bir taraftan demokrasi diyen, bunu söylerken de demokrat davanın aziz şahıslarını kendilerine referans gösterenler, demokrasi ruhuna aykırı bir biçimde 'Söz benim' demekten bir adım ileriye gidememişlerdir. Geride bıraktığımız oylamada iktidarın gizli mottosu 'Yeter, söz partimin' olmuş, değişikliğin içeriği bunu zımnen ortaya koymuştur.

"Tarihsel bir mücadelenin içindeyiz"

"Demokrat anlayışın murislerinin sahip olduğu bir biçimde, bizler de aynı sorumluluk ve heyecanla millet adına iktidara, millet adına değişime talepkar olduk. 'Tek adam' anlayışının, bir zümreyi ve bir fikri dayatan sistemin karşısında, kürsüden, idam sehpasına her daim 'millet' diyen demokrat mücadele; dün olduğu gibi 16 Nisan referandumunda da aynı kararlılıkla 'millet' demiş, bizleri var eden milletin menfaati için çalışmıştır, çalışmaya da devam edecektir.

"14 Mayıs 1950, yalnız fikrimizin ve milletin iktidarı için değil, demokrasinin bu topraklardaki ilk gerçek zaferi olması dolayısı ile de kutlanası, anlatılası, anılası bir gündür.

"67 yıl evvel gerçekten millet için milletle beraber teşrik-i mesai eden demokratlar, bugün de aynı hassasiyette, aynı ilke ve aynı doğru yoldadır. Tek bir kişinin hülyaları ve siyasi hesap uzmanlarının hesaplamaları ile adım adım 'tek adam hükümranlığı'na dönüştürülmek istenen Türkiye; demokrattır, demokrat olarak kalacaktır.

"71 yıldır bu milletin büyük hayallerini 'Büyük Türkiye ideali' ile programlaştıran demokratlar, birkaç kişinin küçük hayallerine, bu büyük, bu kutlu emeği ve birikimi kurban etmeyecektir.Bir bayram olarak yad ettiğimiz bugün vesilesiyle, bizlere bugünü, demokrasi anlayışını ve mücadele azmini miras bırakan aziz şahsiyetlerimizi, hayatını demokrasiye vakfeden kahramanlarımızı ve aziz şehitlerimizi rahmet ve minnetle yad ediyor, bir kez daha 'söz milletindir' diyerek Demokrasi bayramınızı tebrik ediyorum.

"67 yıllık demokratik birikimi heder ettiler"

"1950 seçimleri öncesi, son olarak 1946 yılında karşılaştığımız ve bu sebeple 1946 seçimlerinin 'şaibeli seçim' olarak anılmasına sebep olan 'açık oy gizli tasnif' usulü, bir ay önce parlamenter demokrasiyi ve cumhuriyeti kökten değiştirecek şekilde tasarlanmış anayasa değişikliğinin oylandığı referandumda yeniden hortlamıştır.

"1946 yılının bürokratik ve demokratik şartlarına benzer biçimde, milletin oyunun, tercihin güvenliğinden sorumlu olan 'yüksek' bir devlet kurumu, yani YSK, milletin tercihini tasnif ederken 'görünmez el' vazifesi yapmış, maç sırasında kural değiştiren hakemler gibi vaziyete ve vahamete göre seçimlere müdahale etmiştir. Bu bakımdan düşünülünce, 67 yıllık demokratik birikim, 67 yıllık çok partili hayat ciddî bir yara almıştır.

"14 Mayıs ilklerin tarihidir"

"Türkiye’de yapılmış genel seçimler arasında, başta çok partili hayatın başarılı bir şekilde başlamış olması ve tabii ki demokrasi adına ilklerin tarihidir 14 Mayıs. 14 Mayıs 1950 tarihinde gerçekleşen ve milletin iktidarının ihdas edildiği seçim, bugün Türkiye’nin çok partili sisteminin temelini atmış, parlamenter demokrasi ile tanışılmasını sağlamış ve milleti, hür iradesi ile önüne konulanı, dayatılanı onaylayan olmaktan çıkarmış, gerçek birer seçmen ve seçilen yapmıştır."