Doğu Perinçek: Kürt sorunu ancak silahla çözülür!

Doğu Perinçek: Kürt sorunu ancak silahla çözülür!

Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek ile Türkiye gündemi ve pandemi sürecini konuştuk. Türkiye ekonomisinin yapısal sorunları olduğunu dile getiren Doğu Perinçek’e ekonomi programını ve çözüm önerilerini sorduk.

Elif Ünsal/ Yurt Ankara

Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek'in Yurt Ankara'dan Elif Ünsal'ın sorularına verdiği yanıtlar şöyle:

Elif Ünsal: İlk olarak erken seçim söylemleri hakkında görüşünüzü almak istiyorum. Sizce erken seçim olacak mı?

Doğu Perinçek: Şu anda Türkiye’nin önünde bir erken seçim görünmüyor. Zaten erken seçim olması için bir neden de yok. Erken seçime karar verecek olan Cumhur İttifakı’dır ve onların da erken seçim isteyeceği bir ortam yok. Ancak Doğu Akdeniz’de yaşanan gelişmeler daha sıcak çatışmalara yol açarsa oluşan koşullar erken seçimi getirebilir.

E.Ü.: Erken seçim ya da 2023 seçimleri için Vatan Partisi’nin Cumhurbaşkanı adayı olacak mısınız yoksa bir ittifakı mı destekleyeceksiniz?

D.P.: Vatan Partisi iktidar olmak için kurulmuştur ve amacı iktidar olmaktır. Bunun için Vatan Partisi Türkiye’nin bütün seçimlerinde milletin önünde bir seçenek olacaktır. Zaten Türkiye’nin de buna ihtiyacı vardır, Vatan Partisi’nin programı Türkiye’nin gündemine gelmiştir. Öyleyse Vatan Partisi her zaman bir iktidar seçeneği olacaktır.

E.Ü.: Son günlerde yeniden alevlenen FETÖ operasyonlarından yola çıkarak, sizce Türkiye’de kurumlar neden halen FETÖ’den temizlenemedi?

D.P.: Büyük ölçüde temizlendi aslında. FETÖ özellikle 15 Temmuz darbe girişiminde kanlı bir şekilde ezildi ve hapislere tıkıldılar. Yaşanan olayları kalıntı olarak değerlendirebiliriz, yılanın başı ezilmiştir. Hem de gericiliğe karşı Türkiye tarihinin en büyük operasyonları yapılmıştır. 1 milyon FETÖ bağlantılı gözaltı yapılmış, 240 bin tutuklama yapılmış, 40 bin kişi halen hapislerde kalmaktadır. Bu, Cumhuriyet tarihinde görülmemiş Amerika bağlantılı gericiliğe karşı olağanüstü bir harekât olarak değerlendirilmelidir.

E.Ü.: Macron’un Türkiye artık ortağımız değil açıklamasından sonra ağız değiştirmesi ve ilişkileri düzeltmek istiyoruz demesini nasıl değerlendiriyorsunuz?

D.P.: Türkiye ile ilgili bakıyoruz Amerika merkezli ve direkt Türk hükûmetini hedef alan bir plan var. Bunu Rand Corporation’ın bu yılbaşında yayınladığı rapordan da görebiliyoruz; Türkiye’de milliyetçiliğin yükselişini değerlendiren 260 sayfalık raporda Erdoğan hükûmeti baş hedef olarak gösteriliyor. Erdoğan hükûmetine karşı hangi güçlerin kullanılacağı da isim isim sayılmış; Cumhuriyet Halk Partisi, İyi Parti, HDP ve muhafazakâr güçler olarak. Rand Corporation’ın raporu Amerika Birleşik Devletleri’nin derin devlet yöneticilerinin ifadelerine de yansıyor. Biliyorsunuz Joe Biden aynı şekilde Erdoğan’ın parlamenter yoldan devrilmesini hedeflediklerini belirterek aynı isimleri saydı; Cumhuriyet Halk Partisi, İyi Parti, HDP ve muhafazakâr güçler. Bunları birleştirerek Tayyip Erdoğan’ı devireceğiz dedi. Bu Amerika merkezli programın bugün en fedai elemanı Fransa başkanı Macron gözüküyor. O da Avrupa’nın Amerika ayağı olarak Türkiye’de otoriter rejim var, Tayyip Erdoğan’ı devireceğiz şeklinde ifadeler kullanmaya başladı. Ama bunlar tabii Türkiye düşmanlarının planlarını ortaya koymaktadır, başarıya ulaşma şansları yoktur. Savaşla dahi olsa bunu başaramayacaklardır.

E.Ü.: Yani Türkiye üzerinde dış güçlerin etkisi olduğunu kabul ediyorsunuz, açıklamalarınızdan öyle anlıyorum.

D.P.: Tabii, apaçık. Bakın bütün yabancı basında hep Türkiye’de otoriter bir rejim var haberlerini pompalıyor. Dünya çapında otoriter liderler sayılırken; Çin Cumhurbaşkanı Şi Cinping, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Türkiye Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve Macaristan’ın lideri János Áder. Bu liderler sürekli olarak dünyadaki otoriter diktatörler olarak ilan ediliyorlar.

TÜRKİYE EKONOMİSİNİN YAPISAL SORUNLARI VAR

E.Ü.: Peki sizce doların yükselişi ve Türkiye ekonomisinde yaşanan zorlu süreçte de dış güçlerin etkisi var mı?

D.P.: Doların yükselişi Türkiye ekonomisindeki yapısal sorunlarla bağlantılı, şu anda Türkiye’nin 450 milyar Dolar dış borcu var. Para azalmakla beraber ödemeler açığı ortaya çıkıyor. Tabii Dolara olan talep de bu bakımdan yüksek. Türkiye’de bu durum Dolar’ın yükselmesini getiriyor ancak dünya çapında baktığımızda dolar baş aşağı gidiyor. Dolar yarın burnunuzu silmek için bir kâğıt olacak, bunu Amerika’nın ekonomistleri bile ifade ediyor. Doların saltanatı bitiyor, çöküyor. Türkiye ekonomisinin yapısal sorunları nedeniyle bir dengesizlik görünüyor. Türkiye de artık borçlanma ekonomisinden ayrılma yönünde eğilimler göstermeye başladı. Dünya ekonomisi ile bütünleşme süreci, 1980’de Turgut Özal ile başlamıştı. Bu Dolar ve Euro saltanatını da beraberinde getirmişti. Ama şimdi Vatan Partisi’nin üretim ve istihdam odaklı ekonomi programı Türkiye’nin gündemine gelmeye başlamıştır. Maliye Bakanımız da 15-20 gün kadar önce istihdam ve üretim odaklı bir ekonomiye yöneldiklerini belirtti. Bu üretim devrimini Türkiye önümüzdeki süreçte başaracak ve Türk Lirası da Türkiye’nin sultanı olacak.

E.Ü.: Peki Maliye Bakanlığı sizden ekonomi politikalarınızı istese paylaşmayı kabul eder misiniz?

D.P.: Biz zaten Üretim Devrimi diye bir program yaptık ve bunu sunduk. 40 ilimiz ve ilçemizde üretim devrimi kurultayları yaptık. Bu kurultaylarda Üretim Devrimi programımızı üreticilerin eleştiri ve değerlendirmelerine sunduk. Sonuç olarak Üretim Devrimi Programı, Doğu Perinçek imzasıyla Kaynak Yayınları’ndan yayınlandı ve bütün Türkiye’de dağıtılıyor. O program üretim ve istihdam odaklı bir ekonomiyi hedef alıyor. Sayın Maliye Bakanı da üretim ve istihdam odaklı bir program uygulayacaklarını açıkladı. Biz bu programları süs olsun diye değil Türkiye’de uygulansın ve Vatan Partisi’nin katıldığı hükûmetlerde Türkiye’nin sorunlarını çözsün diye oluşturuyoruz. Görüyoruz ki Türkiye üretim ekonomisine doğru yönelmekte ve borç batağından çıkma eğilimi göstermektedir.

KORONAVİRÜS VERİLERİNE İNANIYORUM

E.Ü.: Koronavirüs hakkında ne düşünüyorsunuz peki? Verilerle ilgili pek çok sansasyon ortaya çıktı, siz açıklanan verileri inandırıcı buluyor musunuz?

D.P.: Koronavirüs dünyada çok büyük ve köklü değişikliklere neden oldu. Zaten dünya büyük değişikliklerin arifesindeydi; Dolar saltanatı çöküşe başladı, Amerika birçok yerde özellikle Batı Asya’da yenilgiye uğradı. Yeni bir dünya ufukta gözükmüştü, koronavirüs ile birlikte emperyalist, kapitalist sistemin problemleri daha da ağırlaştı. Görüyoruz, çözümsüzlük içinde yerlerde sürünüyorlar. Dolayısıyla dünya yeni bir çözümün eşiğine geldi. Asya’dan yeni bir uygarlık yükseliyor; daha kalıcı, daha paylaşmacı, daha insancıl, daha eşitlikçi ve daha barışçıl insanlığa doğru gidiyoruz. Koronavirüs aslında bu süreci hızlandırdı. Bunun programını da Vatan Partisi yaptı; bir kamulaştırma programı ve “Kamuculuğa Merhaba” diyerek bunu ilan etti. Koronavirüsle ilgili devletin verilerini ben kendi hekim arkadaşlarımdan kontrol ederek teyit ediyorum. Verilen rakamların sisteme girildiğini biliyorum, onun için sisteme girilen bilgilerin de değiştirilme şansı olmadığını düşünüyorum. Verilen rakamların doğru olduğunu çeşitli sınamalarla tespit ediyoruz. Bir de biz tabii bu olaya koronavirüse karşı zafer kazanma açısından bakıyoruz. Milletin moralini bozan, bir anlamda düşmanla iş birliği yapan ve onların başarısından sevinç duyan ruh haliyle hiçbir şekilde ortak bir yönümüz yoktur. Bizler Türk sağlık kurumlarının, Türk devletinin koronavirüse karşı zafer kazanması için bütün gücümüzle ve yapıcı eleştirilerimizle katkıda bulunuyoruz.

E.Ü.: Son olarak gündeme dair bize ve YURT okuyucularına iletmek istediğiniz bir mesajınız var mı?

D.P.: Türkiye çok kritik bir döneme girdi, bir yandan Doğu Akdeniz odaklı tehditler var ve bunun merkezinde Amerika var. Bunu bir Türk – Yunan gerginliği olarak değerlendirmek çok yanlış. Yunanistan ile bir problem olsaydı bu çok kolay çözülürdü. Ancak Amerika’nın İsrail de dâhil Yunanistan’la Güney Kıbrıs’ta bir askeri ittifak kurduğunu görüyoruz. Bu ittifaklar daha da perçinleniyor ve Yunanistan’ı ateşe süren gücün Amerika olduğu daha da ortaya çıkıyor. Bunu milletçe göğüslememiz ve iç cepheyi güçlendirmemiz lazım. İç cephede bozgunculuğa karşı Vatan Partisi son derece kararlıdır. Halkımızı sürekli karamsarlık yayan ve Türkiye’yi, orduyu ve devleti hedef alan kişilere karşı uyarıyor ve onlara geçit vermeyeceğimizi de açıklıyoruz.

Bununla bağlantılı olarak iç cephede bölücü PKK ve FETÖ’ye karşı mücadele konusunda Türkiye’nin askeri başarıları son derece önemli ve tarihidir. Vatan Partisi Kürt meselesinin silahla çözüleceğini ısrarla ifade etti. Kürt Açılımı, Ermeni Açılımı gibi yanlışlara karşı da mücadele etti. Şimdi Türk ordusunun, Türk polisinin, Türk devletinin bölücü terör eylemlerine karşı son derece başarılı harekatlar yürüttüğünü görüyoruz. Biz de ön cephedeyiz, bu şekilde vatan bütünlüğünün sağlanacağını düşünüyoruz. Biraz önce de konuştuğumuz gibi Üretim Devrimi de bütün bu vatan bütünlüğü ve dış tehditlere karşı mücadelenin son derece önemli bir parçasıdır. Vatan Partisi burada bir ekonomi programı yaptı. Bu zor şartlardan çıkmak için hem strateji hem de siyaset üreterek milletimizin önüne koydu. Yurt okurlarını ve sizleri selamlıyorum.