Durmuş Akbulut: “Resimden yararlanan yönetmenler geleneğini sürdürüyorum“

Durmuş Akbulut: “Resimden yararlanan yönetmenler geleneğini sürdürüyorum“

Leonardo da Vinci, ölümünün 500. yılında dünyanın çeşitli yerlerinde çok büyük organizasyonlarla anıldı… Ülkemizde de “Leonardo da Vinci’nin 500. Ölüm Yıl Dönümü” nedeniyle bir grup sanatçı, Türkiye’den Fransa’ya bir ziyaret gerçekleştirdi.

İşte bu proje, Durmuş Akbulut’un yönetiminde “Leonardo da Vinci: Zamanın Ötesi” adlı çok özel bir belgesel filme dönüştürüldü. Akbulut ile buluştuk ve belgeselin detaylarını konuştuk…

Ercan DALKILIÇ: Öncelikle projeyi belgesel yapma fikri nasıl oluştu ve siz projeye nasıl dahil oldunuz bunu sormak istiyorum…

Durmuş AKBULUT: Bu projeye Devrim Erbil Atölyesinde dahil oldum. Proje’nin koordinatörü Emre Sefer ve küratörü İbrahim Karaoğlu tesadüfen o gün atölyeye gelmişlerdi. Devrim hocamın önerisiyle projeye beni de dahil ettiler. Daha sonra projenin fikir babası ressam Onay Akbaş’la da konuştuk ve belgesel fikri gelişmeye başladı. Sonrasında da, Ekim 2019’da, çok değerli sanatçılarla Fransa’nın Amboise kentine gittik ve Da Vinci’nin son yıllarını geçirdiği mekanların izini sürdük.

Ercan DALKILIÇ: Ressamlar hakkında belgesel olsun sinema filmleri olsun çalışma yapan neredeyse tek isimsiniz…

Durmuş AKBULUT: Bir anlamda evet. Televizyon işi çalışmaları saymazsak, 2009’dan bu yana ressamlarla ilgili çok sayıda arthouse yapıma imza attım. Andy Warhol, Goya, Klimt, Devrim Erbil, Adnan Çoker, Kezban Arca Batıbeki, Habip Aydoğdu ve Tülin Onat bunlardan bazıları. Ayrıca, TRT’de 52 bölüm olarak yayınlanan, beşer dakikalık mini-seri “Ressamın Gözü” de oldukça beğeni topladı.

Ercan DALKILIÇ: Oldukça farklı biçimler deniyorsunuz eserlerinizde, en son “Kiraz Mevsimi” filminde kurguladığınız Jean-François Millet röprodüksiyonu… “Leonardo da Vinci Belgeseli”ni yaratırken nelerden beslendiniz?

Durmuş AKBULUT: Sinema filmi yönetmenleri içinde, filmlerinde resmin bizzat kendisini kullanan çok isim var. Hitchkock’tan Wim Wenders’e kadar birçok isim sayabilirim. Ünlü bir resmi birebir sahne olarak yaratan birçok isim var. Ben de resmin renginden, ışığından, kompozisyonundan ve kadrajından yararlanan bir yönetmen olarak aynı geleneği sürdürüyorum. François Millet’nin Akşam Duası resmini de bu bağlamda kullandım. Üstelik Kiraz Mevsimi taşrada geçen bir film olduğu için konu olarak da birebir örtüşüyordu. Aynı şeyi, ilk filmim Bekçi’de de yaptım. Orada da Heinrich Füssli’nin Kabus adlı çalışmasını mekan ve kompozisyon olarak yeniden yarattım… Da Vinci belgeseli kurmaca film olmadığı için elbette bu tip bir denemeye girişmedim. Ama renklerinden müziğine dek Leonardo’ya uygun düşmesine özen gösterdim. Da Vinci’yi hiç yüceltmeden, onun zaaflarını ve zayıf kaldığı yönlerini de aktardım. Bu konuda Umberto Eco’nun söyleminden fazlasıyla beslendiğimi de belirtmeliyim. Belgesele dahil olan sanatçıların konuşmalarını da bu çerçevede şekillendirdim.

Ercan DALKILIÇ: Yine bir ressam olan Devrim Erbil’in hayatını konu edinen “Gökyüzü Öyle Maviydi Ki” adlı uzun metraj film projeniz de hali hazırda devam ediyor öyle değil mi?

Durmuş AKBULUT: Evet, uzun bir prova dönemi yaşıyoruz. Filmin başrol oyuncusu Ahmet Levendoğlu, aynı zamanda bir tiyatro yönetmeni. Çok değerli oyunlar kazandırdı literatürümüze. Bu nedenle, kendisi de bir metot oyuncusu olarak sıkı bir ön hazırlıktan yana… Gökyüzü Öyle Maviydi Ki aslında yüzde yüz biyografik bir film değil. Kara mizah, dram hatta fantastik öğeler barındıran bir yapım. Devrim Erbil’in gözünü merkeze alırken, genel de bir Türkiye panoraması çiziyor aslında. Şu anki modern-çağdaş-güncel sanat tartışmalarına da kara mizah türünde bir taşlama getiriyor. Bu film, aynı zamanda Türk sinema tarihinin baştan sona kurmacaya dayalı ilk ressam filmi olacak. Bu açıdan da önemli.

Ercan DALKILIÇ: Sanırım bir de katılımcıların sergi boyunca edinebilecekleri “Leonardo da Vinci’ye Saygı” kitabına da katkıda bulundunuz…

Durmuş AKBULUT: Evet. Projeye, ressamların dışında dahil olan sanatçıların yazılarını kapsan özel bir kitap hazırlandı; benim de bir yazım var. Ayrıca İlber Ortaylı, Ahmet Telli, Sunay Akın, Nedim Gürsel, Metin Celal, İbrahim Karaoğlu, Mercan Dede ve Yalın Alpay’ın yazıları yer alıyor. Kitap İngilizce ve Türkçe hazırlandı.

Ercan DALKILIÇ: Ressamlar ile ilgili üretimleriniz devam edecek mi? Sırada bizi hangi çalışmalar bekliyor…

Durmuş AKBULUT: Şu an Gökyüzü Öyle Maviydi Ki filmi yeterince vaktimi alıyor aslında. Önce bunu tamamlamam ve vizyona sokmam gerek. Ama her zaman yaptığım gibi, bundan sonraki filmim için de küçük notlar aldığımı itiraf edeyim. Bu filmin ardından, İstanbul İstanbul: Bir Hödüğün Sanatçı Olarak Portresi” adında bir film var aklımda. Tamamen kara mizah. 2021 yılında umarım senaryo bitmiş olur… Ama tabi, kendime hobi olarak edindiğim ressam çalışmaları da var. Mesela şu anda ressam Ergin İnan ve Türkiye’nin ilk galericisi ya da art dealer’ı Yahşi Baraz’la da görüşmelerim sürüyor.

Ercan DALKILIÇ: “Leonardo Da Vinci’ye Saygı” adlı sergi, Mustafa Kemal Kültür Merkezi’nin Beşiktaş Çağdaş Sanat Galeri’sinde 12 Şubat Çarşamba günü açıldı sanırım…

Durmuş AKBULUT: Sergi 12 Şubat-5 Mart tarihleri arasında görülebilir. Belgesel filmim sergi boyunca sürekli gösterimde olacak. Merak edenler orada izleyebilir. İstanbul’un ardından aynı sergi, Mart ayı başında İzmir’de devam edecek. Sanırım devamında Ankara var. Son olarak da Fransa ve İtalya duyumlarını aldım ama emin değilim.