'Cüzzam vakalarında son iki yılda artış var'

'Cüzzam vakalarında son iki yılda artış var'

Mikrobiyolog Öğr. Gör. Dr. İpek Ada, 25-31 Ocak Dünya Cüzzam Haftası farkındalığı kapsamında yeni cüzzam vakalarının olası nedenleri ve tedavi süreçleri hakkında bilgilendirmede bulundu.

Dünya Sağlık Örgütünün (DSÖ) 2019 yılı araştırmasına göre dünya genelinde yeni 208.619 cüzzam vakası kayıtlara geçmiş durumda. Ülkemizde 2018 yılında sadece iki yeni cüzzam vakası bildirilmişken Türkiye’ye kıyısı olan Doğu Akdeniz ülkelerinde toplam 775 vaka kaydı artışı bulunuyor.

DSÖ’nün cüzzamla ilgili yayınladığı son araştırmasından veriler paylaşan Dr. İpek Ada, şunları söyledi, “Araştırmaya göre günümüzde 208.619 yeni kayıtlı vaka görüldüğü ve Filipinler, Güney Sudan, Somali, Mozambik, Nepal gibi gelişmişlik düzeyi düşük ülkelerde yeni vaka sayısında artış olduğu belirlendi. 2018 yılında iki yeni kayıtlı vaka daha bildirilen Türkiye’de tedavi gören kayıtlı cüzzam hastası sayısı ise 570.

Dünya Sağlık Örgütü, pek çok ülkede yeni vakaların görüldüğünü fakat kayıtlandırılmadıkları için güncel verilere ulaşamadıklarını, bu durumun da salgınların önlenebilmesi açısından bir ihmale yol açtığını belirtiyor.

Yapılan araştırmada Türkiye ile ilgili çıktıları da değerlendiren Dr. İpek Ada,“Ülkemiz için önemli olan nokta, Türkiye’ye kıyısı olan Doğu Akdeniz ülkelerinde 2009 yılından bu yana azalma gösteren vaka sayısında, 2018 yılında bir önceki yıla göre 775 vaka artışı olması. Türkiye yoğun göç alan ülkeler arasında olduğu için göçle gelen bireyler konusunda sağlık politikalarının uygulanması, bulaşıcı hastalıklar konusunda olası salgınların önlenmesi açısından oldukça önemli” dedi.

Cüzzamın erken teşhisinin önemini vurgulayan Dr. İpek Ada, “Özellikle çocuklar ve bağışıklık sisteminde yetmezlik görülen kişiler risk grubu arasındadır. Ülkemizde cüzzam hastalığının tedavisi Sağlık Bakanlığı tarafından karşılanmaktadır. En önemlisi ise endemik salgınlardan tutun da dünya çapında salgınların meydana gelmesinin önlenmesi için öncelikle vakaların muhakkak ‘Bildirilmesi Zorunlu Bulaşıcı Hastalıklar Bildirim Formu’ doldurularak Sağlık Bakanlığına iletilmesi gerekir. Ardından da vakit kaybetmeksizin tedaviye başlanmalıdır” ifadelerini kullandı.

1981 yılında Bakırköy’de Türkan Saylan öncülüğünde faaliyete geçen İstanbul Lepra Deri ve Zührevi Hastalıklar Hastanesinin cüzzamlı hastalara etkin tedavi yöntemini uygulayan tek merkez olduğu bilgisini paylaşan Mikrobiyolog Dr.İpek Ada, alanında uzman hekimlerin tedavideki önemini vurgulayarak, “Bildirilmesi zorunlu bulaşıcı hastalıklar konusunda mikrobiyologlar başta olmak üzere dermatoloji, genel cerrahi, fizik tedavi ve rehabilitasyon ve psikoloji gibi disiplinlerarası tedavi yöntemlerinin uygulanması ve cüzzam tedavi merkezlerinin hasta alımına devam etmesi çok önemli” şeklinde konuştu.