İzmir’de korkutan 'vaka' açıklaması

İzmir’de korkutan 'vaka' açıklaması

İzmir Tabip Odası, bugün düzenlediği basın toplantısında kent genelinde pozitif vaka sayısının 3 bine yakın olduğunu açıkladı.

Türkiye genelinde koronavirüs vakalarında yaşanan artış devam ederken, İzmir Tabip Odası bugün düzenlediği basın toplantısında salgın sürecine ilişkin önemli açıklamalarda bulundu. Sürecin başından bu yana ön saflarda mücadele eden sağlık çalışanlarını tükenmişlik duygusunun sardığı vurgulanan toplantıda, kent genelinde pozitif vaka sayısının 3 bine yakın olduğu ve bunların 150’sinin hastanelerde yatarak tedavi gördüğü kaydedildi. Toplantıda konuşan İzmir Tabip Odası Başkanı Op. Dr. Lütfi Çamlı, test sonucu pozitif çıkan ağır olmayan hastaların toplu taşıma araçları ile evlerine gönderilmesine ilişkin ise, “Toplu taşıma araçlarında şu anda kota uygulaması yok. Hele dolmuşlar ve işçi servisleri tıka basa gitmekte. Kişilerin bu şekilde eve gönderilmesi uygun değil. Buna Sağlık Bakanlığının altyapısı ve araçları yetemeyebilir ancak bu durumda yerel yönetimlerden destek almalı. Bu kişilerin güvenli bir şekilde evlerine ulaşımı sağlanmalı” ifadelerini kullandı.

BİZLER ÖLÜYORUZ!
İzmir Tabip Odası olarak COVID-19 pandemisinin zayıflatılamadığı ve yaygınlaşma eğiliminin arttığı bu dönemde öncelikli ve ısrarlı talebin hekimlerin ve sağlık çalışanlarının içinde bulunduğu boğucu ortamın görülmesi ve artık nefes alamayacak hale gelip tükendiklerinin farkına varılması olduğunun altını çizen Çamlı, “COVID-19 pandemisi ile mücadele her şeyin normal, olağan kabul edildiği ve Sağlık Bakanlığı başta olmak üzere ülkeyi yönetenlerin hekimleri ve sağlık çalışanlarını görmezden geldiği bir anlayışla sürdürülemez. Hekimler için alkışların yerini uzun süredir hüzün almıştır. Hemen her gün onlarca meslektaşımızın hastalık haberini alıyoruz, birileri televizyonlardan, twitter mesajlarından başarı hikayeleri anlatırken bizler ölüyoruz! Koşulların pandemiye uygun olarak iyileştirilmediği; eşitlik, adalet anlayışından uzak görevlendirmelerle mağduriyetlerin yaratıldığı; hekimlerin yakın geleceğe dair kaygılarının arttığı bu günlerde, sesini duyuramayan, umudunu yitiren hekimlerin emeklilik ya da istifa sayısındaki artış ciddiye alınmalı ve önemsenmelidir. Kötü yönetim ve her şeyi ben bilirim anlayışının ürünü olan bu tabloların sorumluluğu Sağlık Bakanlığı’ndadır. Aylardır özveriyle çalışan hekimleri emeklilik ya da istifa noktasına getiren, yöneticilerin beceriksiz ve empatiden yoksun, çözüm üretmeyen dayatmaları ve vurdumduymazlıklarıdır” dedi.

YETKİLİLERİ UYARIYORUZ: TÜKENMİŞLİĞİN FARKINDA VARIN
Hekimler ve sağlık çalışanlarındaki manevi olarak yaşanmakta olan çöküş ve tükenmişliğe dikkat çeken Çamlı, “Düşük maaşlar, komik rakamlardaki performans ödemeleri ile iç içe geçerek pandemi sürecinde yaratabileceği moralsizlik ve zaaflar konusunda yetkilileri uyarıyoruz. Meslektaşlarımızı görevlerinden uzaklaşmamaya, Sağlık Bakanlığı’nı ve ülkeyi yönetenleri ise yasaklama, kısıtlama ya da cezalandırmayı aklına bile getirmeden hekimlerdeki bu sıkışmışlığın ve tükenmişliğin farkına varmaya davet ediyoruz. Pandemiye karşı en ön saflarında mücadeleyi yürüten bizler, güven veren, geleceğe dair kaygıları azaltan, her hekimi ve sağlık çalışanını değerli gören, çalışma ortamının, çalışma koşullarının iyileştirilmesini, kişisel koruyucu donanımların eksiksiz ve zamanında temin edilmesini, maddi ve manevi desteği sözlerde, vaatlerde değil fiilen, hemen ve sürekliliği sağlayarak gösteren bir sağlık yönetimi istiyoruz. Öncelikle bilinmelidir ki, her dönemde ama özellikle COVID-19 pandemisi döneminde sağlık hizmeti için sunulan emeğin maddi karşılığı yoktur. Evde çocuğunu bırakarak ya da hastalığı anne babasına bulaştırma endişesini her gün taşıyarak günlerce COVID-19 polikliniklerinde hasta bakmanın maddi bedeli ölçülemez! Bütün çalışanların ekonomik kriz ve pandemi dikkate alınarak maaşlarında artış yapılması talebiyle beraber, ama öncelikle hekimlerin ve sağlık çalışanlarının performans dahil hiçbir ön koşul ve sınırlamaya tabi kılınmadan, emekliliğe yansıyan, örgütümüzün talepleri doğrultusunda temel maaş alabilmelerinin sağlanmasını; bu gerçekleşinceye kadar mevcut döner sermaye ödemelerinin salgın bitinceye kadar tavandan ödenmesini, Aile Sağlığı Merkezi ve İlçe Sağlık Müdürlüklerinde çalışan hekimlere de yansıtılmasını istiyoruz” ifadelerini kullandı. 

HEKİMLERİ KORUYAMAZSANIZ TOPLUMU HİÇ KORUYAMAZSINIZ
“Biz hekimler ve sağlık çalışanları bugüne kadar olduğu gibi bugünden sonra da işimizi severek ve onurla yapmaya devam edeceğiz” diyen Çamlı, sözlerini şöyle sürdürdü: “Ülkemizin yaşadığı onlarca olağandışı durumda mesleğimizin doğasında yer alan fedakarlığı ve özveriyi yerine getirmeyi başarmış bir mesleğin mensuplarıyız. Bu doğrultuda öneri ve taleplerimizin dikkate alınmasını umuyor, hekimlerde ve sağlık çalışanlarında biriken ve patlama noktasına gelen kaygı ve tepkileri ülkeyi yönetenlerin dikkatine sunuyoruz. İzmir Tabip Odası olarak pandeminin ilk günlerinde yaptığımız uyarıyı bir kez daha tekrarlıyoruz. Hekimleri ve sağlık çalışanlarını korumayı başaramaz, maddi ve manevi desteği sağlayamazsanız, toplumu hiç koruyamazsınız.”

YEREL YÖNETİMLERDEN DESTEK ALINMALI
“Pandemi sürüyor, sağlık çalışanları tükeniyor” diyen Çamlı, test sonucu pozitif çıkan hastaların toplu taşıma araçları ile evlerine gönderilmesine ilişkin ise, “Giderek artan oranda evde takip olgularında artış var. Yaklaşık 2 bin 800 kişinin evde izlendiğini biliyoruz ama bu sayı değişmiş olabilir. Kaldı ki toplu taşıma araçlarında şu anda kota uygulaması yok. Hele dolmuşlar ve işçi servisleri tıka basa gitmekte. Kişilerin bu şekilde eve gönderilmesi uygun değil. Buna Sağlık Bakanlığının altyapısı ve araçları yetemeyebilir ancak bu durumda yerel yönetimlerden destek almalı. Bu kişileri güvenli bir şekilde evlerine ulaşımı sağlanmalıdır” ifadelerini kullandı.

İZMİR’DE 3 BİNE YAKIN VAKA VAR
Kent genelinde vaka artışlarının sürdüğünü kaydeden İzmir Tabip Odası Genel Sekreteri Nuri Seha Yüksel ise, “Geçtiğimiz günlerde İzmir Valisi Yavuz Selim Koşger de, 1 ay öncesine göre durum kötüleşti, acil tedbir alınması gerekiyor dedi. Veriler şeffaf bir şekilde bizimle paylaşmıyor ama İzmir’de dün yapılan testlerde 312 pozitif vaka saptandığını biliyoruz. Bu sayı 40’lara kadar düşmüştü, bugün gelinen sayı ise ciddi bir artıştır. Pandemi sürecinde başarı, şeffaf bir yönetimle sağlanabilir. İzmir’de şu an 3 bine yakın aktif COVID-19 vakası olduğunu ve bunun 150’sinin hastanede yatmakta olduğuna dair duyumlar alıyoruz. Biz bu sürece katkı koymak ve aktif rol oynamak istiyoruz. İzmir Tabip Odası’nın İl Pandemi Kurulu’na alınmaması gerçekten üzücüdür. İzmir’deki sağlık kurumlarındaki çalışanlara düzenli olarak test yapılmıyor. Riskli grup olan sağlık çalışanlarının düzenli olarak teste sokulması gerektiğini söylüyoruz. Gerekli önlemler alınmazsa daha vahim durumlara dönülebilir. Pandemi kısa sürede dünyayı terk etmeyecek belki önümüzdeki yıl da sürecek. Sonbahar giderek bizim için tehlikeli bir süreç oluşturuyor. Kapalı alanlara geçmek ve viral enfeksiyonların artışı acilen bir hazırlık yeniden planlama gerektiriyor” açıklamasında bulundu.