Aleviler geleceklerine sahip çıkmalılar

Aleviler geleceklerine sahip çıkmalılar

Avrupa Konseyi Bakanlar Kurulu'nun 5 Aralık 2019 da aldığı kararlar çok sevindirici ve çok önemli...

Ersan ARSEVER - İsviçre Alevi Topluluğu Başkanı

Avrupa Konseyi Bakanlar Kurulu'nun 5 Aralık 2019'da aldığı kararlar çok sevindirici ve çok önemli. Kulaklarımda hâlâ Strasbourg’da, AİHM’de Yüksek Mahkeme'de 3 Haziran 2015'te görülen son davada Prof. Dr. İştar  Gözaydın’ın mükemmel sesi ve İngilizcesiyle hakimlerin sorularına verdiği cevaplar var. Gözlerimde ise, hâlâ Türkiye Cumhuriyeti Adalet Bakanlığı'nın avukatlarının çaresizliği…

Dört yıl sonra, devletin ve hükümetin Alevi topluluğuna yönelik davranışlarına karşı mücadelemiz yeni bir safhaya giriyor: Alevi haklarını savunma soyut hukuksal kelimelerden somut siyasî hareketlere dönüşmekte. Devlet bugüne kadar Alevileri ve Avrupa Konseyi'ni oyalayarak geçiştirmişti. Bugün, hükümet sorunlara ulusal düzeyde somut, olumlu kararlarla, etkili hareketlerle çözüm bulmak zorunda. Zira Avrupa Konseyi birkaç ay sonra etraflı bir yol haritası çerçevesinde kesin tarihlerde çözüm bulunmasını şart koştu.


Diyeceksiniz ki, bu hükümet şimdiye kadar Aleviler için neyi doğru dürüst yaptı ki, bunu da gerçekleştirsin. Bazı şeyler değişmeye başladı. İç ve dış siyasi ortam Strasbourg’da kararlar alındığından bu yana çok farklı. Alevi topluluğunun boş vaadlerle oyalanmaya ve kasıtlı bilgi kirliliğiyle uğraşacak vakti kalmadı. Siyasi alanda somut yaptırımlar bekliyoruz.

Dün İBB'de Ekrem İmamoğlu Alevi din önderlerini de kadrosuna alıp cenaze hizmeti vermeye başlayacağını söyledi. AKP’den ayrılanlar kurmakta oldukları iki partide de bu beklentinin farkındalar. Her ikiside Alevileri ilgilendiren konuları programlarına ciddi bir şekilde koymaktalar ve hayata geçirecek gibi görünüyorlar. Şimdiye kadar Alevileri arka bahçesinin dikensiz gülü olarak gören CHP bile bir şeylerin değişmekte olduğunu görüyor.


Haziran 2020'yi ve Avrupa Konseyi'nin tarihler belirterek hazırlayacağı yol haritasını beklemeden, Alevi olarak kurumlarımızla bizim de işi ciddiye alıp, Alevi topluluğu içinde ve kamu oyunda bu kararların önemini çok iyi anlatmalıyız. Aynı zamanda da Devlet’in, Saray’ın, Hükümet’in, bütün siyasî partilerin üzerinde baskı kurmalıyız. Bütün insan hakları, inanç ve vicdan özgürlüğüyle ilgili STK'larla birlikte harekete geçmeliyiz. Bizi ilgilendiren çözümler onları da ilgilendiriyor.


Yapılması gereken somut girişimler ve hedefler açıkça belli:

- Türkiye’de devlet otoritelerinin Alevi topluluğuna yönelik davranışlarında ayrımcılık yapmaması; inanç özgürlüğüne ve haklarına saygılı somut tedbirler alması;
- Elektrik ödemeleri gibi masrafların tekil tedbirlerle değil, genel kurallar ve uygulamalarla yapması;
- Devletin Türkiye’de ve yurt dışında inançlara vatandaşlara sağladığı mali desteklerden Alevi toplumunun da faydalanması için kararlar alması ve uygulamaya koyması;
- Zorunlu “din kültürü ve ahlak bilgisi” derslerinin kaldırılması veya muafiyet usulünün ebeveyn ve çocuklar üzerinde ağır bir yük olmaması.

Alevilerin geleceklerine sahip çıkmayan ve haklarını alma mücadelesi vermeyen kurumlara ihtiyacı yok. Sessiz kalmamalıyız, kalamayız da. Kimse "Armut piş ağızıma düş" diye de beklemesin. Alevi kurumları olarak bizlere büyük iş düşüyor. Dün yaptıklarımızdan daha fazla, Alevi Topluluğunu uyandıran ve harekete geçiren kurumlar olmalıyız. Aynı zamanda da, devletin ve hükümetin bu konudaki bütün eylemlerini ciddi ve nitelikli bir şekilde izlemeli ve denetlemeliyiz.

Yani yapacak çok işimiz var. Hemen işe  başlayalım.