Kemal Akgün yazdı: Cemevleri ibadethanedir kararı üzerine…

Kemal Akgün yazdı: Cemevleri ibadethanedir kararı üzerine…

Basın ve sosyal medya haberlerine göre bazı belediyeler ‘cemevleri ibadethanedir’ diye karar almış. Alevi kuruluşlarının ve Alevilerin çoğunluğu başta olmak üzere bazı kesimler bunun başarı olduğunu vurguluyor.

Önce bir kaç bilgiyi paylaştıktan sonra yorumlayalım.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararları Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) 46’ncı maddesi gereğince Avrupa Konseyi üyesi tüm devletler için bağlayıcıdır. Anayasa’nın 90’ıncı maddesine göre ‘temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası andlaşmalarla kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda milletlerarası andlaşma hükümleri esas alınır.’

AİHM Eylül 2014’te verdiği kararla Türk hükümetinden "zaman geçirmeden öğrencilerin zorunlu din ve ahlak kültürü derslerinden muaf tutulmalarını da sağlayacak yeni bir sisteme geçmesini" istedi.

Yine AİHM Aralık 2014’te Cemevlerinin de diğer ibadethaneler gibi elektrik bedellerinin devlet tarafından ödenmesi gerektiğini karara bağladı.

AİHM Nisan 2016’da ‘Türkiye’de Alevilerin din özgürlüğü haklarının ihlal edildiğine ve kendilerine dini planda ayrımcılık yapıldığına’ hükmetti.  Kararda “Söz konusu muafiyetten kaynaklanan ayrımcılığı ortadan kaldırmak amacıyla ulusal düzeyde genel tedbirlerin alınması gerekmektedir” denildi.

Ardından hem danıştay hem de yargıtay cemevlerinin ibadethane olduğu konusunda çeşitli kararlar verdi.

Kararlar sadece Aleviler değil, devletten kamu hizmeti alamayan tüm inançlar için de örnek oluşturuyor. Hukuksal açıdan bağlayıcı nitelikteki kararların uygulanması ve denetlenmesinden Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi (AKBK) sorumlu ve yetkilidir.

Şimdi bu bilgiler ışığında bazı belediyelerin aldığı cemevleri ibadethanedir kararına bakalım.

Yukarıda anılan kararlar Türkiye Cumhuriyeti’ni bağlayan kararlar olduğuna göre mesela bir bakanın, valinin, belediye başkanının, bir  devlet kurumunun bu kararlar yokmuş gibi davranması beklenemez. Hukuken karara bağlanmış bir konuda belediye meclislerinin cemevleri ibadethane midir diye bir konuyu tartışmaya açması ve karar için oylama yapması yanlıştır.

Devlet kurumları yeni bir tartışma açmadan bu kararların gereğini yerine getirmekle yükümlü iken belediyelerin bu konuda karar alması ne anlama geliyor.

Türk hükümeti AKBK’ye her 6 ayda bir uygulamalar hakkında bilgi vermekle yükümlü. Belediyelerin bu konuyu gündeme getirip karar alması AKP’nin elini güçlendiriyor.

- AKP hiç bir şey yapmadan AİHM'e "bakın belediyeler cemevleri ibadethanedir diye karar aldı. Yani AİHM kararını uyguluyoruz" diyebilecek.

- Sünni seçmenlere "ben yapmadım CHP yaptı", Alevi seçmenlere "cemevleri bizim dönemimizde ibadethane olarak kabul edildi" diyebilecek.

- Bu arada gerçekte hiç bir ciddi bir adım atmasına gerek olmayacak.

CHP’li belediyeleri bu konuda suçlamanın anlamı yok. Onlar bir siyasi parti olarak kamuoyuna hoş görünme derdinde.

Alevi kuruluşlarının yöneticilerinin uzun vadede ve kısa vadede devletten ne tür hak ve hizmetler istediği konusunda bir beyin jimnastiği yapması gerekiyor. Alevi yöneticiler kendilerine şu soruyu sorsunlar: Cemevlerinin ibadethane olduğu konusunda fiili ve hukuki bir engel olmadığına göre belediyeler ‘cemevleri ibadethanedir’ dediğinde ne değişecek? Aslında Aleviler açısından değişen birşey yok. Çünkü hizmet vermek isteyen belediyelerin elini bağlayan bir durum yok. Ancak en üst seviyede bağlanmış konuları aşağılarda bir yerlerde tartışmaya açmak Alevilerin kazanılmış haklarına rağmen oyalanmasına yol açar. Zaman kaybettirir.

Alevi kuruluşlarının yöneticilerinin vizyon, strateji, proje yönetimi, oyun teorisi, hukuk vb kavramları öğrenmesi ve bilenlerden destek alması gerekiyor. Hukuki anlamda bu kadar yol alınmışken var olan zeminin üstüne yapılacaklara odaklanmaları gerekiyor.

Ben neler yapılabilir konusunu tartışmaya açmak üzere bir kaç konu önereyim.

- Alevi ailelerin çocuklarına nasıl inanç eğitimi verilmesi gerektiği konusunda çözüm geliştirip Milli Eğitim Bakanlığı’ndan resmi olarak istekte bulunsunlar.

- Devletin her kademesinde nüfusa oranla en tepeden en aşağıya kadar çalışanlar açısından yapılan mezhep ayrımcılığını belirleyip düzeltilmesi için öneri geliştirip talepte bulunsunlar. Devlet kademelerinde görev verilirken mezheplerin dikkate alınmayacağı ya da adaletin sağlanacağı bir yapının kurulması konusunda baskı oluştursunlar.

- Alevi inanç önderleri, öğretmenleri ve araştırmacılarının yetişeceği eğitim kurumları için çözüm geliştirip, gerçekleşmesi için devletin kaynak ayırmasını istesinler.

- Bütçeden şimdi olduğu gibi inanç gruplarına pay verilecekse Sünnilere ayrılan kadar kaynak kadar Alevilere ve diğer inançlara da verilmesini istesinler.

- Devlette diyanet gibi kurumsal bir temsil isteniyorsa veya başka bir model öneriliyorsa  bunun modelini geliştirsinler ve talep etsinler.

- Hem Türkiye'de hem de yurt dışındaki inanç merkezlerine bakım, onarım, restorasyon desteği verilirken Alevi kurumlarına yapılan haksızlıkları örnekleyip haksızlıkların giderilmesini ve adaletli davranılmasını istesinler.

- Cemevlerinin ve görevlilerin masraflarının karşılanması için bir model geliştirip devlet bütçesinden karşılanmasını istesinler.

Alevi kurumları kısır çekişmeler ve yetersizlikler nedeniyle hukuken en üst seviyede karar verilmiş konuların görmezden gelinmesine aracı olmamalıdır. Alınan kararların uygulanması için çaba harcamalıdır.

Şimdi bir daha düşünün. Anayasada yazılı bir madde için Belediye karar alsa size saçma gelir miydi? Belediye meclisleri anayasaya aykırı kararlar verebilir mi? Ya da anayasa maddelerini yeniden tartışmaya açabilir mi?:Peki anayasadan daha öncelikli olduğu kabul edilen bir madde için belediye niye karar veriyor olabilir?

Zaten ellerinde her türlü hukuki karar var. Aleviler için gerçekten bir şey yapmak isteyen belediyeleri engelleyen bir durum yok. İş yapmak isteyen belediyeler  için hukuki ortam son derece uygun.


Kemal Akgün