Onur Beyhan yazdı: İran’ın iç cephesi

Onur Beyhan yazdı: İran’ın iç cephesi

Onur Beyhan İran'da yaşanan son gelişmeleri yorumladı

İki haftadır hep İRAN-ABD arasındaki savaş ihtimalinden bahsedildi.

Bağdat’taki ABD Büyükelçiliği’nin basılması, ardından bölgedeki İran’ın en önemli figürü Devrim Muhafızları Kudüs Gücü Komutanı General Kasım Süleymani’nin öldürülmesi.

Sonrasında gelişen olaylar bir saçmalıklar silsilesi…

İran kızıl bayrak çekti ve savaş ilan etti.

Ardından gece yarısı ABD’nin Irak’taki üslerine 15 füze attı.

Sonuç ne oldu dersiniz?

Önce İran tarafı ‘80 ABD askeri öldürüldü’ şeklinde duyurdu.

ABD ise ‘Can kaybımız yok’ diye açıklama yaptı. 

İran’ın intikamı konuşulurken bu sefer de Ukrayna uçağı gündem oldu.

Ancak ben hiçbirine değinmeyeceğim!

İran’ın iç cephesine doğru bir seyre çıkalım istiyorum.

Tahranlı Mühendislik Öğrencisi Bir Türk Genci

Tahran’dayken bir Türk genci ile tanıştım.

Ona İran yönetimini ve genel olarak halkın durumunu sordum.

Bana çok kötü bir tablo çizdi.

Ve konuşma şu şekilde geçti:

- “İran’da halk artık bu yönetimi ve İslami rejimi istemiyor. İsteyenler azınlıktır. Nükleer anlaşma yapıldı, Avrupa’dan 100 milyar dolar paramız geri iade edildi. Ama o paraları götürüp Suriye’ye, Irak’a, Yemen’e ve Filistin’e gidip harcıyorlar. Biz bunu istemiyoruz. Ülkenin içine harcansın, bizim dururumuz iyi değil. Ben burs alamıyorum, devlet bana burs vermiyor.  Ama buraya molla olmak için medreseye okumaya gelen Afrikalı gence bile 400 Tümen burs veriyorlar. Ben mühendislik okuyorum ama bana devletten bir destek yok.”

- Peki, zamanında İran Şahını devirip İslam Devrimi yaptınız bugün umduğunuzu bulamadınız mı?

- “Benim babam devrim döneminde Humeyni taraftarıymış ve devrimi desteklemiş. Ama bugün o da diyor ki: KEŞKE ALLAHU EKBER DEMESEYDİK” (Yani devrim için mücadele etmeseydik.)

- Peki, baban niçin böyle söyledi?

- “Çünkü biz şahı devirdik, bugün mollalar şah oldular. Hepsi zenginlik içinde ve devletin kurumlarını paylaşıyorlar. Mollalar da şah gibi yaşıyorlar. 40 yıl oldu neredeyse ama hala dünya ile ters düşüyoruz. Biz diğer ülkelerle ticaret olsun ve ilişkiler olsun istiyoruz.”

- Peki, ABD emperyalist bir devlet değil mi? Siz neden onlarla ilişki kurmak istiyorsunuz?

- “Kardeşim bu kavgayla olmaz ki. Normal konuşulsun, diplomasi olsun. Amerika, Almanya, İngiltere, Fransa hepsini düşman mı bileceğiz? Dünya’da yaşamak için ticaret yapmamız lazım. Biz Amerika ve bütün Batı ülkeleri ile kavga ettiğimiz için petrolümüzü ve gazımızı da satamıyoruz. Biz kendimiz aç kalıyoruz. Biz artık bu mollaların siyasetini istemiyoruz. Aynı Türkiye gibi gelişmek, ticaret yapmak özgür ve baskı olmayan bir demokratik yönetim istiyoruz.” dedi.

Konuşmayı bitirdikten sonra epey şok olmuştum.

Haklısın demekten başka bir şey gelmiyordu dilimden.

Daha sonra mollalar ile de konuştum.

Onların da Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani’yi hiç sevmediklerini öğrendim.

“Batı uşağı” olarak görüyorlar!

Tam tersi bizim Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı ise İslamcılığından dolayı oldukça seviyorlar.

Bu da başka bir şaşkınlık sebebiydi benim için.

Suriye konusunda ve Esad konusundaki Erdoğan’ın tutumu dahi mollaların onu sevmesini engellemiyordu.

Bunun tam tersi olarak, bindiğim takside taksicinin Atatürk’ü övmesi de İran’da İslamcı-Seküler çatışmasını açıkça belirginleştirmişti zihnimde.

İran’daki Türklerin dini lider Ali Hamaney’den daha fazla Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Erdoğan’a hayranlık duyması da aslında Erdoğan şahsında Türk Devletinin oradaki Türklerin gözünde ne kadar önemli olduğuna da gözlerimle şahit oldum.

Sonuç olarak İran Türklerinin gözü Türk Devletinde.

İran halkının tamamını göz önünde bulundurursak ekonomik olarak İran’ın iç cephesi çok zayıf.

Eğer ekonomi bu şekilde giderse dini yönetim daha fazla ayakta kalamayacak gibi.

Yine de İran’ın asla bölünmemesini, parçalanmamasını arzu ediyor;

İran devlet bürokrasisinin Türkleşmesini de bir o kadar istiyorum.

Türk Aklı Düşünce Birliği Başkanı:

Onur Beyhan