“Amacımız, nitelikli edebiyata katkı yapmak”

Ercan Dalkılıç, Kutu Yayınları Genel Yayın Yönetmenliği görevini yürüten Ali Oktay Özbayrak ile özel bir söyleşi gerçekleştirdi.

ERCAN DALKILIÇ

Daha önce Bir Yudum Kitap ve Bir Kutu Kitap projelerine de imza atan Ali Oktay Özbayrak ve Alparslan Demir’in kurduğu Kutu Yayınları, ilk günden beri ülkemiz yayıncılığına farklı bir soluk getirme iddiasındaydı. Bu zamana kadar da bu iddialarının arkasında başarıyla durduklarını görüyoruz. Ercan Dalkılıç, yayınevinin yayın yönetmenliği görevini yürüten Ali Oktay Özbayrak ile sizin için bir söyleşi gerçekleştirdi.

Tekrar başa dönüyorum; sizler kimsiniz, nerden çıktınız? Köken itibariyle yayıncı değilsiniz. Biraz kendinizi tanıtır mısın bize? Nasıl oluştu Kutu Yayınları?

Merhaba öncelikle ilginiz ve röportaj teklifinizin için çok teşekkür ederim. Kimiz… Zor bir soru, kendi adıma cevaplayayım. On yedisinden bu yana kah yazar kah dergi sahibi kah editor olarak edebiyat dünyasında soluk alan, tüm dünyasını edebiyat üstüne kurmuş biriyim. Senelerdir birçok mecrada öykü ve öykü eleştirisi hakkında yazılar yazıyorum. Karahindiba edebiyat dergisini çıkardık iki sene kadar. Edebiyat dünyasının, zihninde halen yerini koruyan bir dergi oluşturmayı başarmıştık ama maalesef ekonomiye fazla direnemedik. Tam bu esnada sevgili kardeşim, Alparslan Demir’le Biryudumkitap vasıtasıyla tanıştık. Biryudumkitap’ın gönüllü editörlerinden birisi oldum ve son derece kaliteli bir editor kadrosuyla çalışmaya başladım. Daha sonra Bir Kutu Kitap projemiz ortaya çıktı, kaliteli seçkileri okurla buluşturduk. Ve Alparslan Demir’le bir hayalimizin daha aynı olduğunu fark ettik, Kutu Yayınları yeni yazarlara bir yaşam kovuğu olmak, “Okumaya değer” kitaplar basmak üzere yola çıktı.

Saraybosna Marlborosu” kitabınız hayli öne çıktı. Sanırım bir Balkan kitaplığınız da oluşacak yakın zaman içinde? Belki de oluştu bile…

Saraybosna Marlborosu’nu Alparslan Demir basmak üzere önerir önermez okumaya başladım ve her öyküsü beynimde infilak etti. Bitirir bitirmez Alparslan’ı aradım, o ilk heyecanı ömrüm boyumca unutamayacağım. Hem ilk çeviri kitabımız hem de Milenko Yergoviç inanılmaz bir kalem. Her kitabın okuru tarafından benimsendiği bir zaman var sanırım. Saraybosna Marlborosu, geçmiş senelerde de basıldığı halde neredeyse hiç ilgi görmemiş. Kutu Yayınları’ndan çıkışı ile okurun elinden düşmeyen, ilgisini hiç kaybetmeyen bir kitap oldu. Elbette, burada iki isme daha dikkat çekmek gerekir. Hırvatça aslından çeviren Özge Deniz, yazarın dilini kusursuz bir şekilde yansıttı ve bu dil okuru kendine hayran bıraktı. Özge Deniz de bizim gibi yola yeni koyulanlardan, ancak o kadar titiz çalışıyor ki Türk edebiyatına daha çokça eser kazandıracak ve okurunu büyülemeye devam edecek. İkinci isimse Kutu Yayınları’nın belkemiği isimlerinden sanat yönetmenimiz Yunus Emre Aytaç. Saraybosna Marlborosu’nun kapağı da onun büyülü dokunuşlarından sonra okuru gönlünden vurdu ve kitabın duyulmasında büyük etki yarattı. Yazarı, çevirmeni, editörü, sanat yönetmeni, yayınevinin tüm çalışanları bu kitaba gönülden inandı. Bunun da karşılığını aldık sanırım. Bu kitapla beraber tüm yayıncılar yüzlerini Balkanlara da iyice dönmeye başladı. Saraybosna Marlborosu’ndan önce de Balkanlara sevdamız vardı ama kitaptan sonra Balkanlara daha fazla yöneldik. Balkan kitaplığı kurma fikrimiz, yayınevini kurmaya karar verdiğimizde kafamızda olan bir fikir. Umut ediyorum ki Balkanların en güzide eserlerini yayımlamaya devam edeceğiz.

Yerli edebiyat alanında nasıl yol alıyorsunuz? Yerli edebiyat deyiş yerindeyse tam bir çöplüğe dönüştü… Bu konuda nasıl bir duruş sergiliyorsunuz?

Biz yerli edebiyatın gücüne her daim inanıyoruz. Ülkemizde son dönem çeviri eserlerin bir hegomanyası söz konusu. Yerli edebiyat noktasında da üretim çok ama nitelik bakımından aşmamız gereken sıkıntılar var. Yayın dünyasındaki çeşitliliğin güzelliğine karşın editöryal çalışmalarımızda, eleştiri ve öneri noktalarımızda sıkıntı var. Zira yazarlar bir şekilde kitaplarını bastırıyorlar artık. Ama bu kitapların birçoğu editöryal müdahaleler görmemiş, herhangi bir eleştiri almamış dosyalar. Oysa her metnin, nasıl daha iyi olabilir diyerek düşünülmeye ihtiyacı var. Yerli edebiyatta çokça eser basılıyor, içlerinden çok güçlü kalemler de çıkıyor. Özellikle dönemimizin birçok genç yazarı verdikleri eserlerle bunu kanıtladı, hem edebiyat camiasının hem de okurların takdirini kazandılar. Demek ki ülkemizde de edebiyatın sağlam kaleleri var. Bu isimlere ulaşmak, duyurabilmek lazım. Yayınevimizin temel prensiplerinden birisi de nitelikli edebiyat üreten yazarlara bir yaşam kovuğu oluşturmak. Bu noktada yayınevimize gelen tüm dosyalar editöryal kadromuz tarafından titizlikle inceleniyor, raporların olumlu olması durumunda yazarla iletişime geçerek dosyanın aksayan yönleri varsa bir yeniden yazım süreci başlıyor. İstişareler bu sürecin en önemli kısımları. Türk edebiyatı, tarih boyunca güçlü olmuştur. Bugün tüm sıkıntılara rağmen hâlâ son derece güçlü. Biz de Kutu Yayınları olarak, nitelikli edebiyata bir katkı yapma derdindeyiz. Türk edebiyatına yeni yazarlar kazandırmak her şeyden önce güzel Türkçemize olan borcumuzdur. Ve bu noktada Kutu Yayınları, tüm yazarlara kapılarını sonuna kadar açar. Elbette ki bu kapıdan girmenin tek şartı var: “Ürettiğiniz güçlü metinler.”

Bu yılki yayın programınızdan ve okuyucuları hangi kitapların beklediğinden bahseden misin biraz?

2020'de Balkan edebiyatı ve Türk edebiyatı dizimiz genişliyor. Velibor Çoliç'in "Bosnalılar"ı Esin Talû-Çelikkan çevirisi ile okurla buluşacak. Faruk Şehiç'in ödüllü öykü kitabı ve romanı da aynı yıl içinde yayımlanacak. Yergoviç'in külliyatını da yavaş yavaş tamamlayacağız, bu yıl bir roman yetişecek. Türk edebiyatında da iki yeni isim Kutu'da. Hırvatistan, Sırbistan ve Makedonya'dan eserlerle de balkan kitaplığımız genişleyecek. Dünya edebiyatından da Amerika'dan bir öykü, İspanya'dan bir roman ile yılı noktalayacağız.

Tüm yayıncıların en büyük sorunlarından biri olan dağıtım problemine değinmek istiyorum. Kitaplarınızı raflarda bulabiliyor mu okuyucularınız?

Tabii ki bütün raflarda yer bulmak güç. Dağıtım problemini Saraybosna Marlborosu'nun gördüğü ilgiden sonra kırmayı başardık. Kitap okurunu bulduktan sonra rafta yerini açıyormuş, bunu öğrendik. Şu anda büyük bir problem yaşamıyoruz, okur takdir ettikçe daha da iyi olacak.

Son olarak diğer projelerinizde son gelişmeler nelerdir? En son Bir Yudum Kitap’ın mobil uygulamalarını hayata geçirdiniz. Nasıl tepkilerle karşılaştınız?

Biryudumkitap'ın mobil uygulaması ile kurgu dışı eserleri tanıtmayı ve okuru öykülerle buluşturmayı hedefledik. Çağın getirdiği yeniliklerle birlikte tamamen dijital, sesli içerikler de barındıran yeni nesil bir platform diyebiliriz aslında. Biryudumkitap yayınevinden bağımsız, yapısı da farklı bir proje. Şu ana kadar çok iyi tepkiler aldık. Daha da iyi olacağına inancımız tam.

Röportaj Haberleri

CHP nasıl bir dış politika seçeneği sunuyor?
Bülent Arınç FETÖ işbirlikçisi ve görevden alınmalı
Gürsel Tekin: Üye sayılarımız düşüyor, Z Kuşağı henüz partimize teveccüh göstermiyor
Doğu Perinçek: Kürt sorunu ancak silahla çözülür!
Mehmet Aslan: AKP Türkiye’yi kaostan çıkaracak reçetemizi kullanmaya yanaşmıyor