HDP'li Sancar'dan ilginç iddia..."Kapatma davasının talimatını emniyet vermiş"
HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, Kobani Davası'nın dosyasında savcının 26 Ekim 2018 tarihli Terörle Mücadele Şubesi'nin bilgi notunu unuttuğunu belirterek, kapatma davasının hazırlığını Terörle Mücadele Şubesi savcıya talimatla başlatmak istiyor" dedi.
HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, HDP'li milletvekillerinin de yargılandığı Kobani Davası'nın dosyasında savcının 26 Ekim 2018 tarihli bir belge unuttuğunu söyleyerek, "Bu belge Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü’nün bilgi notu. Dönemin MYK üyelerine yapılan gözaltı operasyonu yapılmasını istiyor. Savcıya bu talimatı gönderiyor. Bununla da bitmiyor: ‘Bu davayı kullanarak HDP’yi kapatmak mümkündür’ diyor. Yani kapatma davasının hazırlığını Terörle Mücadele Şubesi savcıya talimatla başlatmak istiyor" diye konuştu.
Sancar'ın partisinin TBMM grup toplantısındaki konuşmasından öne çıkan başlıklar şöyle:
HDP'NİN KARŞISINA SİYASETLE ÇIKAMIYORLAR
Bu (Kobani Davası) siyasi bir intikam davası, kapsamlı bir tasfiye operasyonudur. HDP’nin demokratik siyaset yapma hakkını ve Kürt halkının siyasette özne olma iddiasını ortadan kaldırma çabasıdır. Aynı kapatma davası gibi temelsizdir ve çökmeye mahkumdur. Kapatma davasında hazırlanan iddianamenin ne kadar çürük, temelsiz, boş olduğunu söyledik. Anayasa Mahkemesi de oy birliği ile bu görüşlerimizin doğruluğunu ortaya koydu. Şimdi Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı’na düşen bunun düzeltilmesi mümkün olmadığı için bu meseleyi gündemden çıkarmaktır. Kobani Davasının açılışı 7 Haziran seçimlerinden sonraya denk geliyor. Sandıkta ağır bir yenilgi alan AKP Genel Başkanı’nın ağzından ‘bu partinin yöneticileri bunun bedelini ödeyecektir’ demişti. Davayı başlatan da bu sözlerdir. Kaybetmenin acısını siyaseten HDP’ye ve halka ödettirmek istiyor. HDP’nin karşısına siyasetle çıkamıyorlar, baskıyla sindirmeye çalışıyorlar ama nafile.
İKTİDARIN NİYETİ OLAYLARI KARANLIKTA BIRAKMAK
Kobani eylemleri Eylül ayının başlarında ortaya çıkmıştı. Ölümler ise Erdoğan’ın Antep’teki bir konuşmada söylediği ‘Kobani düştü düşecek’ sözünden sonra polisin Muş Varto’da göstericileri otomatik tüfeklerle taramasıyla başladı. O güne kadar barışçıl süren protestolara kan bulaştı. Kaos ortaya çıktı. ‘Demirtaş şiddeti artırmaya yönelik tweet attı’ bu da kuyruklu yalan. Demirtaş’ın protestolar sırasında attığı tweet, ‘sokakta karşı karşıya getirme senaryolarına karşı herkes bilinçle hareket etmeli ve sokaktan çekilmeli’ şeklindeydi. Olayları karanlıkta bırakmak ve bu karanlıktan faydalanarak kendi siyasi emellerini gerçekleştirmek bu davanın temelidir. İktidarın gerçek niyeti budur. Bu gerçek niyet halkın vicdanında ağır bir şekilde mahkum edilecektir.
EMNİYET SAVCIYA TALİMAT VERMİŞ
(Elinde göstererek) Bu belge Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü’nün bilgi notu. Basınla da paylaşacağız. Bu bizim gizli saklı faaliyetle elde ettiğimiz bir belge değil. Savcılığın dosyada unuttuğu bir belge. Savcı bu belgeyi klasörün içinde unutmuş, avukat arkadaşlar bu belgeyi çıkarmışlar. Bu belge emniyetin savcıya nasıl talimat verdiğini gösteriyor. Tarihi 26 Ekim 2018. Yargıya açıkça talimat veriyor, diyor ki; 27. Dönem milletvekili seçilen, Ayhan Bilgen, Garo Paylan, Hüda Kaya, Meral Danış Beştaş, Hakkı Saruhan Oluç, Serpil Kemalbay, Sezai Temelli hakkında dosya kapsamında seçimlerden önce soruşturmaya başlanmış olması şüphelilerin şüpheli sıfatını tespit edecek şekilde soruşturma işleminin yapılmış olması nedeniyle Anayasa’nın 14. Maddesi gereğince adı geçen 17 şüpheli hakkında Anayasa’nın 83. Maddesinde düzenlenen yasama dokunulmazlığına ilişkin güvencenin geçerli olmayacağı soruşturma kapsamında değerlendirilmiştir.’ Diyor ki, bunların dokunulmazlığını tanımayın. Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü.
KOBANİ DAVASI KUMPAS OYUNLARIYLA HAZIRLANDI
Yani dönemin MYK üyelerine yapılan gözaltı operasyonu kapsamında sayılan milletvekillerimizin dokunulmazlıkları kaldırılmadan tutuklama ve gözaltı işlemlerinin kendi haklarında da yapılmasını istiyor. Savcıya bu talimatı gönderiyor. Bu dosyalar nasıl oluşturuluyor, kimler hazırlıyor işte size bütün yalanlara ilaveten bir kumpas belgesi. Kim bilir bunun gibi daha ne belgeler var. Terörle Mücadele’nin savcıya talimatları bununla da bitmiyor: ‘Bu davayı kullanarak HDP’yi kapatmak mümkündür’ diyor. Yani kapatma davasının hazırlığını Terörle Mücadele Şubesi savcıya talimatla başlatmak istiyor. Terörle Mücadele Şubesi böyle değerlendirmiş. Biz diyoruz ya, kapatma davası iddianamesi de, Kobani Davası iddianamesi de adil ve yetkili savcılar tarafından hazırlanmadı. Bunlar karanlık dehlizlerde, kumpas oyunlarıyla hazırlanmış, savcılara tevdi edilmiştir. Burada gönüllü katkı sunan, büyük bir cevvallikle yer alan savcılar vardır ama bu ülkede vicdanlı insanlar da var, hakikat ve adalet mücadelesini yürüten milyonlar var bu milyonlar kumpası çökertecek.
İNSAN BİRAZ HİCAP DUYAR
Şimdi her gün vaka sayılarını yayınlıyorlar. Gerçek sayıların daha fazla olduğunu TTB gibi güvenilir meslek örgütleri sürekli söylüyor. Bunlar gerçek olmasa bile zaten ülkenin nüfusa göre vaka sayısında Uruguay’dan sonra ikinci sırada olduğu gerçeğini ortaya koyuyor. Güya tedbirler alıyorlar kısmi kapanmalarla, o da güvencesiz insanları açlığa mahkum ederek, tedbir uygulamaya kalkıyorlar. Sonuç ortada. Hem açlık hem hayat hakkının gaspı. Her gün bir büyük ilçenin nüfusu kadar insan salgının pençesine düşüyor. Bu ağır halk sağlığı krizine neden olan iktidarın kendisidir. Sağlık Bakanı ’84 milyonun tamamı sorumlu’ diyor. İnsan biraz hicap duyar hicap. Bunun baş sorumluğu her yetkiyi elinde toplama heveslisi olan Cumhurbaşkanı’dır ve onun iktidarıdır. Başka da sorumlu yoktur.
HALK SAĞLIĞI ESAS ALINMALI
Ta Kasım ayında aşılama başlayacaktı, siparişi verildi falan deniyordu, ama bugüne kadar iki (doz) aşıyı yaptırmış insanlarımızın sayısı resmi rakamlara göre 8 milyon. Yani nüfusun 10’da 1’i kadar. Bu hızla giderse 2022’nin sonuna kadar da aşılamanın tamamlanamayacağını meslek örgütleri söylüyor. Halkın sağlığını esas almak lazım. Siz halk sağlığı yerine yandaşın semirmesini, emekçinin sömürülmesini esas alırsanız, elbette bunun cevabını da milyonlardan alacaksınız.
GELİN BU KEZ EVET DEYİN
Geçen hafta tüm işsizlere nisan, mayıs, haziran ayında doğrudan gelir desteği sağlayalım, en düşük emekli maaşını 3000 TL’ye yükseltelim diye kanun teklifi verdik. Kısa çalışma ödeneğini 31 Aralık 2021’e kadar uzatalım dedik. Çiftçilerin borçlarını silelim dedik. Esnafa aylık 5000 TL doğrudan destek sağlayalım dedik. Son bir yılda şu rezalet Kod-29 gerekçesiyle işine son verilen çalışanları işlerine döndürelim dedik. Ne oldu? Hiç ses yok. İktidar grubuna sesleniyorum: Bu tahakküm ve vesayet zincirini bu kez kırın. Bir kez deneyin. Bakın vicdanlarınızda nasıl bir serinleme hissedeceksiniz. Tamamen temizlemeyebilir. Yapmanız gereken çok şey var ama gelin bu kez evet deyin.
BU TEKÇİLER ORTAYA İKİ TÜRKİYE ÇIKARDI
Bu tekçiler ortaya iki Türkiye çıkardılar. Bir yanda derinleşen yoksulluğun ülkesi, milyonların Türkiye’si; Diğer yanda ise makam araçlarının, lüksün, israfın, talanın şahlandığı saray Türkiye’si var. Bir yanda ‘128 milyar dolar nerede?’ diye soranlar, diğer yanda ise 128 milyar doların nerede olduğunu açıklayamayan, bu işi sulandıran, seviyesiz esprilerin konusu haline getiren iktidarın Türkiye’si var. Bir yanda beka diyerek sefa sürenler diğer yanda ise market alışverişi yapamadığı için çocukları uyuduktan sonra evine gidebilen insanlar var. Bu iki Türkiye fotoğrafını n bir yanında açlık, zulüm, intiharlar; diğer yanda ise şu Kürşatların talan düzeni var. Milyonlar açlığa mahkum ediliyor bir avuç yandaş sermayesine sermaye katıyor. Saraya alınan üç aracın toplam maliyeti 52 milyon civarı. Bir asgari ücretli böyle bir arabayı almayı hayal etsin… Edemez de diyelim hayal etti; maaşından tek kuruş harcamadan 501 yıl yaşaması ve çalışması gerekiyor. Tablo budur.