Toprak: İktidar ayrıştırıcı, yasaklayıcı ve cezalandırıcı politikalarını sürdürüyor

Toprak: İktidar ayrıştırıcı, yasaklayıcı ve cezalandırıcı politikalarını sürdürüyor

CHP İstanbul Milletvekili Erdoğan Toprak, iktidarın salgını fırsat bilerek tüm kesimlere ve kurumlara karşı ayrıştırıcı, yasaklayıcı, cezalandırıcı politikalarını sürdürdüğünü belirtti.

Erdoğan Toprak açıklamasında şu görüşlere yer verdi:

İktidar; her gün yüzden fazla yurttaşımızın hayatını kaybetmesinin rutine dönüştüğü, milli birlik, beraberlik ve karşılıklı dayanışma ve paylaşmaya en çok ihtiyacımız olan bugünlerde bile “ayrıştırma-kamplaştırma” siyaseti üzerinden ayakta durma planlarına ara vermiyor.

Vatandaşları, belediyeleri, mahkûmları, medyayı, bankaları bile ayrıştırarak ülkeyi yönetme stratejisi, ülkemize ve insanlarımıza iyilik değildir. Hatırlanacağı gibi; genel seçimlerde muhalefet ittifakını “Zillet cephesi, terör kampı, ihanet ittifakı” diye nitelendiren, muhalefet liderlerini cezaevine atmakla tehdit eden iktidar; yerel seçimlerde de ülkeyi bir “beka sorunu” söylemiyle ayrıştırdı.

Bu fırsatçılığın ve ayrıştırıcı söylemlerin ne kadar tehlikeli olduğu, yurttaşlar arasına ayrımcılığın hiçbir şekilde iyi niyetle izah edilemeyeceği ortadadır. Buna karşın iktidar, insanlığın derin yaralarla sarsıldığı salgın günlerinde aynı politikaları daha da şiddetlendirerek sürdürüyor!

Alınan yanlış bir kararla yüz binlerce insanı sokağa döken, virüsün bulaşmasına zemin yaratan iktidar, beceriksizliğini birinci kişinin ağzından teyit etti! Yanlışlara “ödül”, doğrulara “ceza” veriliyor!

10 Nisan’da gece yarısına 2 saat kala ilan edilen sokağa çıkma yasağının yarattığı kaos ve kargaşanın sorumlularına hesap sormak, bedel ödetmek yerine kamuoyu tepkisini ve halkın haklı isyanını söndürmek için gece yarısı “istifa senaryosu” sahneleyen iktidar, takdir ve terfi yolunu seçti. Bu işin sorumlusunun istifasını kabul etmeyip, boşalttığı makama geri tayin etti.

CB Erdoğan, sokağa çıkma kararını “talimat” doğrultusunda aldığını ilan eden İçişleri Bakanı’na karşılık bir gün sonra, 6 gün önceden 18-19 Nisan sokağa çıkma yasağını duyurdu! Aslında bu senaryo; sistemin yürümediğini, tek adamla ülkenin yönetilemediğini, bir kişinin devlete hâkim olamadığını, sistemin yara aldığını ve milletin mağdur edildiğini gösterdi! Nitekim gerçeğin en yetkili ağızdan itirafına mecbur bıraktı!

… “Onurla yürüttüğüm İçişleri Bakanlığı görevimden ayrılıyorum. Gayretle ve titizlikle yürütülen süreçte, salgının önlenmesine yönelik sokağa çıkma kararınının uygulanmasının sorumluluğu, şahsıma aittir.”

Ayrıca “başarısız” olduğunu istifa mektubunda itiraf eden bir bakanın, övgü dolu resmi açıklamayla koltuğuna iade edilmesi, bakanlık koltuğuna yeniden oturması, halkıyla alay eden bir iktidarın “yetersizliğinin” görüntüsüdür.

Gerçekler halktan gizlenmediği takdirde; Virüsün 14 günlük üreme süreci düşünüldüğünde ay sonuna doğru ortaya çıkacak vaka patlaması, bu büyük sorumsuzluğun ve yönetim yanlışlarının sonucu olacaktır!

İktidar, “Salgın” sürecini “Fırsat” biliyor; başta CHP’li Büyükşehir belediyeleri olmak üzere muhalefet belediyelerinin hizmetini, halkla kucaklaşmasını engelliyor! İşte iktidarın Fırsat Paketi!

31 Mart ve 23 Haziran Yerel Seçim zaferini içine sindiremeyen iktidar, muhalefet belediyelerini “yasak ve tehdit” ile susturmaya çalışıyor!

Nakdî bağış toplamasını yasakladı, paralar bloke edildi!

Muhalefet belediyelerinin bağış toplamasına yasak getirip toplanan paraları bankalarda bloke ettirdi, hayırsever vatandaşların yardımını engelledi. Oysa belediyeler, bağışları halka “nakit” ödüyordu!

Aynî bağışlara, bedava Aş’a yasak getirdi!

Önce aşevlerini kapatan iktidar, fırınlara ekmek için koşan insanlarımıza pek çok belediye bedava ekmek dağıtırken, belediyelerin bedava ekmek dağıtmasını da yasakladı. Bedava sıcak aş veren yerlere yapılan ayni ve nakdi bağışların tümü engellenmiş oldu. Oysa belediyeler halka “ücretsiz aş” dağıtıyordu!

Maske dağıtmasını yasakladı!

Her şehrin kılcal damarlarına kadar hâkim olan belediyelerin maske dağıtımını yasakladı ve maske mecburiyeti üzerinden 10 gün geçmesine karşın hâlâ milyonlarca kişinin sağlığı tehdit altında olmasına rağmen maske dağıtımını başaramadı! Oysa belediyeler halka “ücretsiz” maske dağıtıyordu.

Başkanlara soruşturma başlattı!

İçişleri Bakanlığı Covid-19 bağış kampanyaları nedeniyle Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı hakkında soruşturma başlattı. İşleri başlarından aşkın belediye başkanlarını Mülkiye Müfettişleri’nin sorgusuna almak hangi akla, hangi vicdana sığar!

Muhalif Medyayı Susturuyor!

İktidar, sözde özerk RTÜK ile FOX TV, Halk TV, Tele1’e cezalar yağdırıyor. Independent Türkçe, Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu'nun (BTK) idari tedbir kararıyla erişime kapatılıyor! Gazeteciler tutuklanıyor!

Belediye, medya derken sıra Bankalar’a geldi!

İnfaz yasası adı altında çıkartılan af yasasında suçlar, cezalar, hükümlü ve tutuklular arasında en ağır insani ayrımcılığı yaparak adaleti siyasetin maşası haline getiren iktidarın ayrıştırma stratejisi son olarak bankacılık sektörüne sıçradı! BDDK tarafından yapılan düzenleme ile özel bankalar yeni kredi vermeye mecbur edilip, aksi halde cezayla tehdit edilmeye çalışılıyor. Kamu bankalarının kayıp ve zararlarını “görev zararı” adı altında hazineye ve milletin sırtına yıkan iktidar, özel bankaları da “batarsanız batın” diyerek zorluyor!

SONUÇ: “Önce-Sonra” bunları yapan aynı iktidar, aynı tek adamdır!

Önce maskeyi mecbur kılan, sonra Ticaret Bakanına maskelerin 5 TL’ye satılacağını açıklatan, tepkiler üzerine maskelerin bedava dağıtılacağını ve maske satışının yasak olduğunu ilan eden tek kişilik iktidarın 24 saat içinde art arda gelen karar değişiklikleri, ülkeyi yönetememenin aczidir. Bedava maskelerin önce PTT tarafından dağıtılacağını açıklayan, PTT sitesi çökünce e-devlet şifresiyle dağıtım duyurusu yapan, sonra eczanelerden bedava maske dağıtımına geçip, cep telefonlarına çağrı kodu gönderme kararı alan da aynı iktidar, aynı tek adamdır!

Ayrıştırma-kamplaştırma, kendisi gibi düşünmeyenleri yok sayma anlayışını politikalarının temel ilkesi haline getiren iktidarın kendi yanlışlarını örtmek için kullandığı tüm stratejiler çökmeye mahkûmdur ve iktidarın kendisini tüketecektir!