
Türkiye İslam Cumhuriyeti!
Gerçekten kendimi zor tutuyorum! Cumhuriyete karşı böylesine bir saldırıyı kabullenmek mümkün değil. 12 yılık AKP iktidarının, demokrasi ve özgürlük adına yaptıklarına baktıkça, insanın isyan edesi geliyor. Hangi demokratik kazanımdır ki, bu ülkenin varlık nedeni olan “Cumhuriyet”in, tüm kazanımlarını ortadan kaldırsın? Olacak şey değil. Amiyane tabiriyle, “eyvallah” dedikçe, vurup vurup geçiyorlar. “Üç ayak halay” oyununda olduğu gibi çaktırmadan amacına doğru ilerliyor. Yedire yedire… Üfleye, üfleye…
***
9’uncu Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel ile 1991 seçimleri arifesinde (O tarihler, Doğru Yol Partisi (DYP) Genel Başkanı idi) Tuzla’daki evinde sohbet ederken; “Milletvekili adaylarını belirlerken önseçim yapacak mısınız?” diye sormuştum kendisine… Görüşme sırasında zamanın İl Başkanı Orhan Keçeli de oradaydı…
Demirel, şöyle bir baktı yüzüme ve dedi ki;
“Elbette ki, en doğrusu önseçimdir. Ama bu yapıyla değil. Böylesine bozuk bir parti bürokrasisi ile sırf demokratik olacak diye, partiyi hançerleyemem!”
Çok şaşırmıştım! Ve kendi kendime sormuştum; Demirel’in demokrasi anlayışı mı değişti? Yoksa demokrasinin Türk toplumuna bol geldiğini mi kast ediyor?
Ve aradan yıllar geçti… Türkiye’de 12 yıllık bir AKP iktidarı var. Gelinen noktada anlıyorum ki AKP’nin demokrasi anlayışının, demokrasiyle hiçbir ilintisi yok! Demokrasiyi, amaca ulaşmak için “bir araç olarak” fütursuzca kullanıyor. Üstelik çok da iyi kullanıyor.
***
Teşbihte hata olmaz; gardiyan Temel, mahkûmlardan birine kafayı takmış! Ömür boyu hapis cezası olan mahkûm, her hafta rahatsızlanıp, önce viziteye çıkıyor, oradan da hastaneye gidiyor… Ameliyat üstüne ameliyat… Ve adam; hapishaneye her defasında bir uzvu eksik dönüyor…
Temel bir gün dayanamamış ve demiş ki;
Ula bağa bak! Bağa öyle geliyi ki sen parça parça kaçayisun!
Cumhuriyetin akıbeti de buna benziyor. Belki abartı gelecek, ama şu son 12 yıldır uğruna inanılmaz bedeller ödenen “Cumhuriyet”imiz de Temel’in söylediği gibi parça parça elimizden kayıp gidiyor.
Cumhuriyetin simgesel bayramları, öğrencilerin ve halkın katıldığı törenlerden arındırıldı. İmam hatipler, normal liselerin yerine geçti. Başörtü serbestisi önce üniversiteye, ardından devlet dairelerine ve yargıya, en sonunda da ortaöğretime kadar indi. Kur’an kursları resmileşti. Din dersleri zorunlu hale geldi. Çalışan kadın sayısında nüfusa oranla son 12 yılda müthiş bir geri düşüş yaşadı. Kadın, eve hapsedilir hale geldi. Ve nihayet Türkiye, yüzünü çağdaş ve modern Batı yerine doğuya çevirdi! Ağırlıklı olarak da Arap dünyasının, tarikat yapılanmasına… AB ilişkileri fiilen askıya alındı. Dış politikadaki yanlışlık ve hatalar Türkiye’yi bütünüyle yalnızlığa itti. Vesaire, vesaire…
İşin en dramatik yanı ise; 12 yıllık AKP iktidarının bütün bunları, “İleri demokrasi” ve “Yeni Türkiye” kavramları altında yapıyor olması. Sonuç olarak korkum ve endişem odur ki bu gidişle bir süre sonra karşımıza “Türkiye İslam Cumhuriyeti” diye bir ucube çıkacak!