S. Ersu Hızır

S. Ersu Hızır

Tuz Yürüyüşü ve Gandhi

Tarihte bazı günler unutulmaz. Yıl 1930 günlerden 12 Mart.

Gandhi’nin, Hindistan’da İngiliz sömürge yönetiminin koyduğu yüksek tuz vergisini protesto etmek ve Hintli’lerin vergisiz tuz kullanmalarını sağlamak için başlattığı Tuz Yürüyüşü’nün başlangıç tarihi.

Gandhi kimdir?

Babası doğduğu yerin (Porbandar) başveziri, babasının dördüncü eşi olan annesi dindar bir Hindu idi.

Hukuk eğitimi alan Gandhi avukatlık stajını Londra’da tamamladıktan sonra Hindistan’a geri döndü.

İki yıl sonra Güney Afrika’da Hintli bir şirkette çalışmaya başladı. Burada Hintli göçmenlere karşı yapılan haksızlık ve kötü muamelelere isyan eden Gandhi, kendisini bu ülkedeki vatandaşlarının temel hakları için mücadeleye adadı.

Güney Afrika’da 1894 yılında başladığı mücadelesini yirmi yıl sürdüren Gandhi, bu süreçte birçok kez hapse atıldı.

Mücadele yıllarında “Satyagraha” adı verilen, haksızlıklara karşı şiddet içermeyen felsefesini geliştirdi.

Güney Afrika hükümeti 1914 yılında Gandhi’nin taleplerinin birçoğunu kabul etmek zorunda kaldı.

Gandhi kısa bir süre sonra Hindistan’a geri döndü. Ülkesine döner dönmez, yoksul çiftçi ve emekçileri baskıcı vergilendirme politikaları ile ayrımcılıklara karşı örgütlemeye başladı.

İngiltere’nin 1919’da ‘ayaklanma çıkarma potansiyeli’ olan insanların gözaltına alınmasını öngören bir yasa çıkarması üzerine, bu yasaya karşı çıkarak milyonlarca Hintlinin önderi oldu.

Bu kanuna karşı düzenlenen protesto gösterilerinde İngiliz askerleri on binlerce Hintliyi katletti.

Tarihe ‘Amristar Katliamı’ olarak geçen bu katliam İngiliz ordularının gerçekleştirdiği en büyük katliamlardan biridir.

Yaşanan süreç Gandhi’yi Hindistan siyasetinin önemli bir ögesi yapmıştı.

Hint halkını siyaset, ekonomi, insan hakları, bağımsızlık ve diğer konularda Kongre Partisi’nin önemli liderlerinden ‘Gopal Krişna Gökhale’de düşünmeye, sorgulamaya teşvik etti.

Gökhale’nin görüşleri, teşvikleri Gandhi’nin örgütleme ve direnişlerinde halk desteği almasını kolaylaştırdı.

Gandhi Aralık 1921’de Hindistan Ulusal Kongresi’nin liderliğini üstlenerek yürütme yetkisini aldı.

Kendi vatandaşlarının yaşam kalitesini yükseltilmesi, insanca yaşayabilmeleri, vatandaşlık haklarını kazanabilmeleri için mücadele etti.

Yoksulluğun azaltılması, kadınların serbestisi, farklı din ve guruplar arasında kardeşliğin pekiştirilmesi, kast ve dokunulmazlık ayrımcılığına son, paryalık ve cehaletin bitirilmesi, ülkenin ekonomik yeterliliğine ve sömürge yönetiminden kurtularak bağımsızlığına kavuşması için mücadele yürüttü.

Bu eylemleri ve direnişleri, barışçıl pasif eylemler olarak örgütledi.

İngilizlere ait kurumların ve ürünlerin boykot edilmesi, sömürgeci İngiltere yönetimine karşı gerçekleştirdiği pasif direnişlerden biridir.

Bu eylemler sırasında binlerce Hintli gözaltına alındı, tutuklandı.

İngilizler 1922 yılında Gandhi’yi altı yıllık hapis cezasına çarptırdı.

İki yıl sonra serbest bırakılsa da Gandhi siyasetten çekildi- ğini açıkladı. Bu süreçte; ülkesinde Hintliler ile Müslümanlar arasında artan gerginliklerin azaltılması, çatışmaların durdurulması, toplumlar arası ilişkilerin düzeltilmesi için çaba gösterdi.

Gandhi 12 Mart 1930 yılında İngiltere hükümetinin Hindistan’da uyguladığı Britanya Tuz Vergisi’ne karşı başlattığı 400 kilometrelik “Tuz Yürüyüşü” ile hem vergilere karşı çıktı, hem de ülkesinin Britanya’ya karşı bağımsızlık ateşini yaktı. “Kendi Tuzunu Kendin Yap” sloganı ile Ahmedabad’dan Dandi’ye doğru, denize ulaşmak için yetmiş sekiz kişi ile başladığı yürüyüşe süreçte on binlerce Hintli katıldı.

Britanya hükümetini en fazla rahatsız eden Tuz Yürüyüşü’ne katılan, destekleyen altmış bini aşkın Hintli hapislere atıldı. İngilizler’in baskıcı ve şiddet içeren bu tavırlarına karşı şiddetten uzak duran, işbirliğini ret eden, pasif direnişte bulunan Gandhi daha da güçlendi.

Gandhi İkinci Dünya Savaşı sırasında İngilizlerin Hindistan’ı terk etmesini istedi. İngilizlerin ve kongredeki farklı düşünen Hintlilerin muhalefeti ile karşılaştı. Hinduların lideri Mahatma Gandhi ve Müslümanların lideri Muhammed Ali Cinnah 18. yüzyıl sonlarından beri sömürge olarak kendilerini yöneten İngiltere hükümetine karşı bağımsızlık mücadelesini birlikte yürüttüler.

Bağımsızlık isteyenlere karşı İngiliz askerleri ile onların emrindeki Hintli polisler şiddet uyguladılar.

Yoğun iç çatışmalarda beş bini aşkın Hintli yaşamını yitirdi.

İngiltere hükümeti 1945 yılında müzakerelere başlamayı kabul etti. İki yıl sonra Mounbatten Planı görüşülmeye başlandı.

15 Ağustos 1947’de İngiltere Hindistan’ın bağımsızlığını tanıdı. Bağımsızlık ilanı ve sonrası ülke içerisinde Hintliler ile Pakistanlılar arasında yoğun çatışmalar yaşandı.

İki toplumun ayrılmasına karşı çıkan Gandhi, şiddet olaylarının durdurulması için Delhi’de ölüm orucuna başladı. Müslüman ve Hindu liderlerin çatışmaları önleyecekleri için söz vermeleri üzerine açlık orucunu bitiren Gandhi, 1948 yılında fanatik bir Hintli tarafından Delhi’de öldürüldü. Satyagraha ‘Pasif Direniş’ stratejisini geliştiren Gandhi, yaşamını tam bağımsızlık mücadelesine adamış bir devlet adamıdır.

Bu stratejiye göre, her birey tam bağımsız bir şekilde insanca (fikir ve inançlarını özgürce) yaşama hakkına sahiptir.

Gandhi yalnız ülkesinin bağımsızlığını kazanmasını sağlamamış, aynı zamanda pek çok başarının şiddet olmadan kazanılabileceğini ve şiddetle başarı elde etmek isteyenlerin sessizhaklı -doğru çoğunluk karşısında yenilgiye mahkûm olduğunu göstermiştir. Hindistan’da Gandhi’nin doğum tarihi olan 02 Ekim, üç resmi tatilden biri olarak kutlanmaktadır.

Ya bizde Anadolu’yu yalnız İngiliz değil, birçok emperyalist ülkenin işgalinden kurtaran, bizi sömürge yapacak Sevr antlaşmasını yırtıp atan, Tam Bağımsız Türkiye için Lozan’ı dünyaya kabul ettiren, “Bağımsızlık Benim Karakterimdir” diyen Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün doğum gününü resmi tatil ilan edip kutlamamız gerekmez mi?

Tarihimize-Cumhuriyetimize- Atatürk’e ve silah arkadaşlarına her koşulda sahip çıkmanın asli görevimiz olduğu bilinci ile sevgiler saygılar…

Önceki ve Sonraki Yazılar