Abdullah Ağırkan

Abdullah Ağırkan

BİR EKONOMİK TETİKÇİNİN ANILARI

Neden ekonomi batıyor?

“Ben bir ekonomik tetikçiydim; zamanımızda şirketlerin ve Amerika Birleşik Devletleri’nde belli kesimlerin çıkarlarına hizmet etmek için oluşturulmuş seçkin bir kiralık asker ordusunun parçası olan bir ekonomik tetikçi…

 

 

 Gösterişli bir unvanım -Baş Ekonomist- ve yetenekli ekonomistlerden, yönetim danışmanlarından ve yasal görünen etkileyici raporlar hazırlayan finans uzmanlarından oluşan bir kadrom vardı ama asıl işim Üçüncü Dünya’yı kandırıp yağmalamaktı. Biz ekonomik tetikçiler her ne kadar farklı biçimlerde çalışsak da en olağan işimiz şirketlerimizin arzuladıkları kaynaklara sahip ülkeleri belirlemektir…

Sonra da bu ülkelerin liderlerini kendi vatandaşlarını sömürmeleri için ayartır, rüşvet verir ve zorlarız. Onlar da ülkelerini asla geri ödeyemeyecekleri borçların altına sokar, milli varlıklarını özelleştirir, hassas çevrenin mahvolmasını yasallaştırır ve en sonunda da arzulanan bu kaynakları bizim şirketlerimize yok pahasına satarlar…

 

 

Eğer aralarında direnen bir lider çıkarsa, CIA destekli çakallar tarafından ya devrilir ya da öldürülür.”

 

 

Bu satırlar ABD’li John Perkins imzalı Bir Ekonomik Tetikçinin İtirafları adlı Kitabı’nın girişinde yer alıyor. John Perkins uzun zaman hizmet ettiği küresel yapıları ayrıntılarıyla anlatıyor…

 

Neden borçlular ekonomisi?

 

 Kendi otomobilini üretemeyen ülkeye borç para verip otobanlar, yollar yaptırırız..
* Sonra onlara arabalarımızı satarız..
* Daha sonra bankalarını satın alırız..
* O bankalardan halka ucuz krediler verip daha çok araba almalarını sağlarız..
* Böylece verdiğimiz o krediyi arabamızı satarak geri alırız, hem de faiziyle..

 



O ülkeye dünya bankası ya da kardeş kurumlardan bir kredi ayarlarız. ayarlanan kredi asla o ülkenin hazinesine gitmez. o ülkede ‘proje’ yapan bizim şirketlerimizin kasasına girer.

 



Enerji santralleri, sanayi alanları, limanlar, dev havayolları yapılır... aslında insanların işine yaramayan bir yığın beton yığınları oluşur ve bizim şirketlerimiz kazanır... O ülkedeki birileri de nemalandırılır. Toplum bu düzenekten hiçbir şey kazanmaz. Ama ülke büyük bir borcun altına sokulmuş olur. Bu o kadar büyük bir borçtur ki ödenmesi imkânsızdır. plan böyle işler...

 



Sonunda ekonomik danışmanlar/tetikçiler olarak gider onlara deriz ki;
“Bize büyük borcunuz var. Ödeyemiyorsunuz. Askeri üslerimize yer gösterin!
askerlerinizi birliklerimize destek olmaları için savaştığımız bölgelere gönderin, birleşmiş milletlerde bizim için oy verin!.
Elektrik, su, kanalizasyon sistemlerinizi özelleştirin! Onları Amerikan şirketlerine ya da diğer çok uluslu şirketlere satın!”
ve bu arada;
sosyal hizmetleri, teknik sistemleri, eğitim kurumlarını, sağlık kurumlarını hatta adli sistemlerini ele geçiririz..
 

ABD’li John Perkins’in yazdıkları/yaptıkları size tanıdık geldi mi?

Önceki ve Sonraki Yazılar