Abdullah Ağırkan

Abdullah Ağırkan

HDP KAPATILINCA – ÜLKE ŞAHLANACAK

Sistem tıkandıkça suni gündemler oluşturmada mahir hükümet yetkilileri ve onun havuz medyası şimdilerde HDP kapatılsın hikâyesini sahneye koydular.

Oysa toplumun gerçek gündemi açlık, yoksulluk, işsizlik ve Covid-19 işin tuzu biberi oldu son tahlilde…

Böylesi bir kriz sürecinde gündeme HDP kapatılsın söylemini Devlet Bahçeli taşıdı ve elbette havuz medyası hemen satın aldı bu söylemi suni gündem malzemesi adına. Ancak Devlet Bahçeli’nin gündem değiştirme derdinden ziyade, devlet aygıtının en azından bir bölümünün tezini AKP ‘ye dikta etmekte olduğu düşüncesi çokça konuşuluyor kulislerde-kapalı kapılar ardında…

Açıkçası İçişleri Bakanlığı ve TSK artık PKK önemli ölçüde tasfiye edildi, yok oldu, geriledi vb diyor…

HDP Milletvekilleri, Yöneticileri cezaevinde ve Belediyelerine % 75 El konulmuş, elinden alınmış, Eski Genel Başkanı cezaevinde…

Toplumsal basınç, eylem oluşturacak kitle hareketini % 50 oranında kaybetmiş…

Yani HDP genel olarak birinci gündem neden olsun-oluyor böylesi bir süreçte ülkede?

Demek ki MHP ciddi bir süreci AKP üstünden organize etmeye çalışıyor. Ancak işin diğer noktası HDP kapatılması vesayetçi sürecin bir 40 yıl daha “asker-bürokrasinin” bir kesimine ekmek yemesi için sosyal, siyasal temel demek oluyor…

Lakin HDP sebep değil ama sonuçtur…

Açıkçası Kürt halkı demokratik bir ülkede yaşamak istiyor. Kürt halkının büyük oranda desteğini almış olan HDP de Kürt sonunun eşit haklara dayalı çözümünü, barışın kazanılmasını istiyor.

Bu tüm Türkiye halklarının yararınadır. Çözüm, Kürt sorununun eşit haklara dayalı demokratik çözümü ve demokratik Türkiye’dir. Ya da çözüm demokratik bir Türkiye’de eşit haklara dayalı olarak çözülmüş Kürt sorunudur.

Kapatılan onca partilerden sonra ki bunun içinde milli görüş çizgisinden gelen ve tüm barajları, tüm engelleri aşıp gelen partilerin kapatılarak sorunların çözülmeyeceğini anlamamak açıkçası aptallıkta ısrardır…

Bir sorunu kapatarak çözemezsiniz…

Ancak mesele birlik içinde yaşmakta ısrar etmektir. Bu ısrarı tüm kesimlerin anlaması ve katkı koyması gerekir. Lakin dayatmacı değil, özgür irade ile daha demokratik…

Daha yaşanılır bir ülke için…

Her türlü tahakküm ve egemenlik ilişkisinden arındırılmış, ayrımcılığın olmadığı, sömürüsüz ve şiddetsiz, eşitlikçi ve adil bir topluma ulaşmak çok ciddi emek ve çaba gerektiriyor.

Ancak, zorluklarına rağmen mutluluk veren bir uğraş. Çünkü insan olarak bir onur ve değere sahip olduğunuzu bilmenizi sağlıyor. Sanırım yaşamın anlamı da bu kadar basit bir bilgiyi edinmek.

Önceki ve Sonraki Yazılar