Abdullah Ağırkan

Abdullah Ağırkan

YARGI NEYİN VE KİMİN SOPASI

Son süreçte özellikle yargı, iktidarın sopası vazifesi görüyor. Son bir iki ay içinde Nasuh Mahruki’den İsmail Saymaz’a, Fatih Altaylı’dan Nevşin Mengü’ye, Özlem Gürses’den Seyhan Avşar'a ve Suat Toktaş’a, yargı sopası her daim elde ve ters bir ses çıkaranın sırtına vurulmaya hazır vaziyette…

Fakat anlaşılan iktidara bu da yeterli gelmemiş olacak ki eli İstanbul Barosu’nu kadar yükseltme ihtiyacı hissediyor. Baroyu hedef alan soruşturmanın hukuki hiçbir dayanağı yok elbette…

Türkiye Barolar Birliği Başkanı Erdinç Sağkan, ifadeye çağrılan İstanbul Baro Başkanı İbrahim Kaboğlu ve yönetim kurulu üyeleri ile dayanışmak için geldiği Çağlayan Adliyesi’nde yaptığı açıklamada soruşturmanın hem usul hem de esas açısından hukuksuz olduğunu gözler önüne serdi…

Ama zaten mesele hukuk değil.

İktidar, Anayasa ve Avukatlık Kanunu’na göre “hukukun üstünlüğünü ve insan haklarını savunmak ve korumak” görevli kılınan baroları bile ateş tahtasına oturtarak topluma siyasi bir mesaj veriyor; muhaliflere pabucun ne kadar pahalı olduğunu gösteriyor.

Tarih bir kere daha tekerrür ediyor; zamanında yargının kendisine karşı bir silah olarak çekilmesinden çok çekmiş bir siyasi hareket, iktidar olunca bu sefer kendisi yargıyı başkalarına karşı bir silaha dönüştürüyor. Bugün “bağımsız ve tarafsız yargı” lafı, dinleyende kötü bir şaka hissi uyandırıyor; yüzlerde müstehzi bir ifade, ağızlarda kekremsi bir tat bırakıyor.

Yargıya güven boşuna yerlerde sürünmüyor.

Çünkü muhalifleri sindirmek için kullanılan bir aparat duygusu veren bir yargıya ne saygı duyuluyor ne de itimat ediliyor.

Açıkçası bu durum yüz yıllık cumhuriyet ve demokrasi derinliği açısından son derece sorunludur. 

Hukuk herkes için bir gün lazım olacaktır şüphesiz…

İnsanların isyanına sebep olup, cezalandırmaktansa, isyana sebep olan şeyleri ortadan kaldırıp, sukutu gerçekleştirmek daha hayırlıdır.

Hz. Ömer

Önceki ve Sonraki Yazılar