MEB Taciz Dosyası: Bir İlk Gerçekleşti

İroni yapmıyorum. Hem de mucize kabilinden bir ilk…

Bu ilki gerçekleştiren kişiyse Milli Eğitim ‘Bakan’ı Mahmut Özer oldu. En azından bu ‘mucize’ onun döneminde gerçekleşti. 
MEB’e ‘bakan’ olarak atandığı günden beri, yaptıkları yapamadıklarıyla; söyledikleri söyleyemedikleriyle; alıp da uygulattığı ve uygulatamadığı kararlarıyla, kısa zamanda tartışılır hale gelen…

Hatta halefini bekleyen bir ‘bakan’a dönüşen ve artık koltuktaki ömrü, tek seçicinin dudaklarının arasından ne zaman çıkacağı belirsiz bir tek söze bağlı olan Mahmut Özer, kendisinden önceki ‘bakan’ların yap(a)madığı çok önemli bir ilke imza attı.  
Peki; gerçekleşen, ‘mucize’ kabilinden bu çok önemli ilk neydi? Sorunun yanıtından önce kısa bir anımsatma…

MEB’de İki Kilit Birim

Başta eğitim camiası olmak üzere, toplumun birçok kesiminin malumu olduğu üzere; 19 yılını doldurup 20. yılına doğru ilerleyen bu iktidar döneminde, enkaz yığınına dönen eğitimin yanı sıra, kültürel ve ahlâki çürümenin bataklığına dönüştürülen kurum ve kuruluşlardan biri de Milli Eğitim Bakanlığı’ydı. 
Rant ve koltuk çetelerinin hala cirit attığı bu kurumda, birçok birimin yanı sıra, özellikle Personel Genel Müdürlüğü ve Teftiş Kurulu yıllardır büyük bir sorundu.

Merkez teşkilatından taşra teşkilatlarına dek hem MEB’in hem de okullarda yapılan eğitimin, içerik bir yana, insan malzemesi ve denetim boyutunda yer alan bu iki birim, hâlâ sorun olmaya devam ediyordu. 

Yeterli koşulları taşımayan kişilerin il ve ilçe milli eğitim müdürlüklerine ve okul yöneticiliklerine atanmasından; görevi kötüye kullanan, görevini suistimal eden kişiler hakkında yapılan şikâyetler sonucu açılan dosyaları bir biçimde kapatan, en hafif cezalarla geçiştiren ya da aklayıp zırhlayanlar bu iki birime mensup bazı kişilerdi. Özellikle de rant ve koltuk çeteleriyle bağlantılı bir biçimde… 

“Tacizci Müdürü” Atamak İçin Ne Yapıldı?

Konumuz bağlamında, cinsel taciz eylemleri sübuta erenlerin adlarının karıştığı taciz vakaları da bu bir biçimde açılıp kapatılan ya da hafif cezalarla geçiştirilen sorunlara dâhildi. Keza cinsel taciz eylemleri sübuta eren, yöneticilik görevi bile üzerinden alınan kişileri yeniden benzer görevlere atamak, hatta taltif ederek okul ve ilçe yöneticiliğine getirmek de bunlara dâhildi. 

Sıfat ve statülerinin, makam ve koltuklarının ardına sığınarak, bilumum işte görevi kötüye kullanma, görevi suistimal etme eylemlerini gerçekleştiren bu zerzevatlar ve çemişler; bunlar yetmezmiş gibi, atanmasını istedikleri kişiyi göreve getirebilmek için her şeyi yaparlardı. Bunları ne Teftiş Kurulu müfettişleri görür, bilir ve duyardı ne de Personel Genel Müdürlüğü müdürleri ve yetkilileri… Ellerindeki dosyalara rağmen, onlar “üç maymunu” bile mumla aratırlardı.

İşte İki Örnek

Buyurun size iki örnek: İlkinde; cinsel taciz eyleminin sübuta erdiğini ve yöneticilik görevinin üzerinden alındığını bildiren resmi evrak bile imha edilir ve ilgili kişinin müdür olmasının yolu açılır. Ve hem resmi evrakı yok edenler hem de atamaya imza atanlar hakkında ne idari bir işlem yapılır ne de adli… Hatta “aferin” dercesine MEB bürokrasisinde koltuk sunulur kendilerine… Bu yazdıklarım aynıyla vakidir. 

İkincisinde; bir müdür yardımcısı 4 kız öğrenciyi taciz eder. Hem idari hem de adli soruşturma açılır. Mahkeme heyeti, taciz eyleminin olduğuna hükmeder. Bundan kuşkusu yoktur. Ancak tacizden yargıladığı müdür yardımcısına karşı öyle şefkatlidir ki tacize uğrayan her kız öğrenci için en alt düzeyden 10’ar ay, yani toplam 40 ay ceza verir tacizciye… Çünkü “Bir daha yapmayacağı kanaatine var”mıştır. Bunu da “hükmün açıklanmasının geriye bırakılması” çerçevesinde erteler. 

İl Milli Eğitim Müdürlüğü ise şefkatini, ilgi ve alakasını mahkeme heyetinden de önce gösterir, tacizciye karşı. Daha mahkeme süreci bitmeden, müdür yardımcılığından okul müdürlüğüne terfi ettirir. Bu atamaya imza atan o İl Milli Eğitim Müdürü hala müdürlüğe devam ediyor. Mahkemenin hakkında hüküm verdiği, lakin “Bir daha yapmayacağı kanaatiyle” hareket ettiği “tacizci müdür” de… Ya soruşturmayı yürüten mahir müfettişler…? 
Bunlar ayrıntılarını daha sonra yazacağım iki küçük örnektir yalnızca…

“Tacizci Müdür” Vakalarında Bir İlk

İşte bu türden bir dizi taciz dosyası, görevi kötüye kullanandan görevini suistimal ederek atama yapanına, soruşturmayı yürüten müfettişinden tacizcileri korumak için yalan söyleyen okul idarecileri ve öğretmenlerine dek, ilgiler hakkında gereğinin yapılması için kapağının açılmasını beklerken, Mahmut Özer, ‘mucize’ kabilinden dediğimiz bir ilki gerçekleştirdi. 

Ve son taciz vakasında, en azından son 20 yılda kendisinden önce hiçbir ‘bakan’ın yapmadığı bir şeyi yaptı. Atamayı yapan İl Milli Eğitim Müdürünü görevden aldı. 
Olay Eskişehir’de yaşanmıştı. Olayın kahramanı, Alpu ilçesinde, birinde asil diğerinde vekil olarak müdürlük yaparken, öğrencilere tacizde bulunduğu iddiasıyla hakkında soruşturma açılan Mustafa Kartaler’di. 

2020 yılında, daha önceki yıllarda öğrencisi olan bir kızı kaçırıp alıkoyduğu iddiasıyla hakkında soruşturma açılan ve görevden uzaklaştırılan Mustafa Kartaler, görev yeri değişikliğiyle Alpu ilçesine atanmıştı. 
Çok geçmeden de hakkındaki soruşturma dosyasına ve verilen cezalara rağmen Alpu’da hem Alpu Ortaokulu’na hem de Alpu Ertuğrulgazi İmam Hatip Ortaokulu’na müdür olarak görevlendirilmişti. Görevlendirmeyi yapan Eskişehir İl Milli Eğitim Müdürlüğü’nün başında ise Hakan Cırıt vardı. 

Hakkında, Alpu Ortaokulu ve Alpu Ertuğrulgazi İmam Hatip Ortaokulu’nda öğrenim gören “bazı kız öğrencilerin omuzlarına, boyunlarına ve sırtlarına dokunmak suretiyle fiziksel temas sağladığı, bir kız öğrenciye odasında sarıldığı”; “bazı kız öğrencilere, arabasıyla evlerine ve Eskişehir’e bırakma, bazı kız öğrencilere odamda dinlenebilirsiniz, öğle tatilinde birlikte yemeğe gidebiliriz yönünde teklifte bulunduğu”; “bir kız öğrenciye kara gözlüm, aşkım dediği”; “bazı kız öğrencilerin kendilerine ve özel bölgelerine rahatsız edici şekilde baktığı” iddialarıyla, cinsel tacizden soruşturma açılan Mustafa Kartaler, bir kez daha görevden uzaklaştırılmıştı.  

Ne var ki bu kez görevden uzaklaştırılmayla kurtulamamıştı. Soruşturmayı yürüten müfettişler, Mustafa Kartaler hakkında, yukarıda belirtilen her iddia için hem disiplin, hem idari yönden teklifler getirmişlerdi. Bununla da yetinmeyip 7 Şubat 2022 tarihi itibariyle “Adli yönden suç duyurusu raporu” düzenlemişlerdi. Ve bu rapor üzerine önce gözaltına alınan Mustafa Kartaler, sonra da tutuklanmıştı.

Biri Gitti! Ya Gerisi…?

İşte Mahmut Özer’li MEB’in Eskişehir İl Milli Eğitim Müdürü Hakan Cırıt’ı görevden almasının ardında, yukarıda kısaca anlatılan bu süreç vardı. Bu karar, MEB’de, en azından son 20 yıl için bir ilkti.

Şimdi birisi gitti. Peki; ya gerisi…? Yani taciz eylemleri sübuta erdiği halde bazı kişileri il, ilçe yöneticiliğine, okul müdürlüğüne ve yardımcılığına atayan diğerleri ne olacak? Tacizcileri korumak için yalan üstüne yalan söyleyenlere ne yapılacak? Ya taciz kariyerli müdürler…? Soru çok aslında… Lakin yanıtını vermesi gerekenler yok ortada… 

Sözün özü: Mahmut Özer gerçekleştirdiği bu ilkle önemli bir adım attı. Önemli bir kapıyı araladı. Şimdi ondan beklenen araladığı kapıdan içeri girmesi ve attığı ilk adıma yenilerini eklemesidir. Çünkü ya bunları yaparak, tüm yanlışlarına rağmen ardında bir iz bırakarak gidecek ya da düşecektir! Hükümsüz bir eski ‘bakan’ olarak…

 

Önceki ve Sonraki Yazılar