HEYECANLANMAYIN, HİÇBİR ŞEY DEĞİŞMEZ, DEĞİŞMEYECEK

Ülke gündemi iki haftadır suç örgütü kurucusu olduğu iddia edilen Sedat Peker’in videolarıyla meşgul. Haftada en az 2 video yayını yapılıyor, milyonlarca insan tarafından izleniyor, sosyal medyada gündem olup yorumlar yapılıyor.  
Şahsen tamamını izlemedim, ancak izlediğim 5 inci video bile gündem oluşturma için yeterli iddia ve itiraflarla dolu. Terörle mücadeleden uyuşturucu ticaretine, nüfuzunu kötüye kullanmadan yolsuzluk iddialarına, faili meçhul ya da faili belli cinayetlerden adam öldürme siparişlerine kadar pek çok iddia yer alıyor videolarda.  Doğaldır ki, tüm bunlar bir tripod ve kamera sayesinde seyirciye ulaşırken sade vatandaşından aydın geçinen insanlarımıza kadar bir heyecan ve merak dalgasına neden oluyor. 
Heyecan ve merak edilen şu; acaba bunun sonu nereye varır, yargı harekete geçer mi, etkili soruşturmalar ve kovuşturmalar olur, gerçekler ortaya çıkar, iddia sahipleri veya rakipleri istifa eder, suç ve suçlular cezasını çeker mi, diye?   
Hafta sonu Akdeniz ve Ege Bölgesinde yerine göre iş yerine göre ziyaretler nedeniyle arkadaşlarla ve dostlarla bir araya gelme imkanları oldu. Denizli, Aydın, Muğla, Burdur il ve ilçelerinde ziyaretlerim oldu. Ankara’dan geldiğimiz için ister istemez konu dönüp dolaşıp Sedat Peker’in açıklama ve ifşaatlarına geliyor, bunun sonu nereye varır, bir şey çıkar mı diye soranlara “Arkadaşlar, fazla heyecana kapılmayın, sonuçlarını merak etmeyin, çünkü hiçbir şey değişmez, değişmeyecek” cevabını veriyorum. Neden?
Geçmişte benzer olaylarda ne olduysa yine aynısı olacak da, ondan. Bu toprakların kaderi de kazası da hep aynı da, ondan.   
Geçmişte bu ülkede Susurluk skandalı oldu mu, suça bulaşmış aranan bir şahıs, devlet ve yetkilileri bir kamyona çarptı da ne oldu, sonuç bir vefat, bir de kamyona çarpan Mercedes’in pert olup, kasko sigortasına masraf çıkartması, değil mi? 
Yıllardır bu ülkede bir sürü faili meçhul veya belli cinayetler işlendi, devlet adına katillerin, faillerin bulunacağı sözü, hatta namus sözü verildi mi, verildi, ne oldu? Şimdi altından tuğlalar çekilse ne olacak ki? Hatta altından çekilecek tuğla kaldı mı ki?  
Gezi olayları oldu, hatırlayalım, kim haklı kim haksız, nereye kadar haklı nereye kadar haksız sorularından bağımsız olarak söylüyorum, günlerce “artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak” dendi mi, dendi, sonuç ne oldu. Her şey eskisi gibi olmaya devam etti mi, devam etmiyor mu? 
Bir ara adına kamuoyunda Ergenekon davaları veya Temiz Eller operasyonu olarak isimlendirilen süreçte neler denmedi ki; işte Gladio, derin devlet soruşturuluyor, vesayet rejimi yıkılıyor diye aylarca ülkede gündem oldu mu, oldu, sonuç, önce yüklü cezalar sonrasında pardon beraat hatta iade itibarlar yapıldı mı, yapıldı, kumpas dendi mi, dendi.  
Hatırlayalım, 17/25 Aralık olayları patlak verdiğinde İranlı önce saygın sonrasında kaçak bir iş adamı ile girilen ilişkiler ortaya dökülünce neler denmedi ki; bir taraftan yolsuzluk ve rüşvet operasyonu diğer taraftan darbe teşebbüsü, kumpas denerek kapatılmadı mı? Hatta TBMM’de bir soruşturma komisyonu marifetiyle ve oylamasıyla dosya arşivlere gönderilmedi mi? Soruşturma açanlara, oylamaya katılmayanlara ne oldu? Sahi görevinden azledilen Başbakan kimdi, bağlılık yeminleriyle ayrılmak zorunda kalmıştı. Neden?
Sonrasında 15 Temmuz Darbe Teşebbüsü oldu, TBMM’de Araştırma Komisyonu kurulmuştu, ne kadar araştırıldı, araştırılmadı, orası ayrı bir tartışma konusu, Komisyon Raporu Mecliste kaybolmadı mı? 
Sevgili okurlar;
Yukarıda anlatılanlar çok uzak tarihte olanlar değil, yakın tarihimizde basın, yayın ve enformasyon ağlarının bu kadar güçlü olduğu, sosyal medyanın her eve, her bireyin cebine çok rahat ulaştığı bir dönem de yaşanmadı mı? 
Öyleyse, fazla heyecanlanmaya gerek yok, merakınızı başka alanlara yönlendirin, bazı sektörlerde sezon kapandı, diğerlerinde de kapandı kapanacak, pandemi de akşamları ve hafta sonları da sokağa çıkmak yasak, en iyisi mi, hoşça vakit geçirin, bu topraklarda, bu coğrafyada hiçbir şey değişmez, değişmeyecek.
Dahası da var, sizi bilemem ama, ben şahsen o noktaya doğru gidiyorum, konuşanlar her türlü şüpheden uzak somut delilleri ortaya dökseler ve hatta suçlananlar da kabul etseler hiçbir şey değişmez, değişmeyecek, zira değişmedi. 
Netice itibariyle suçlayanda suçlanan da vatan, devlet ve din için mücadele vermiyor mu?

Önceki ve Sonraki Yazılar