MALİ DİSİPLİN VAR MI? SÖYLEM Mİ, GERÇEK Mİ?

Mali disiplin kavramı, Hazine ve Maliye Bakanlarının açıklamalarında ve zaman
zaman Sn. Cumhurbaşkanı’nın konuşmalarında dile getirilen bir kavram. “Bugüne
kadar mali disiplinden asla taviz vermedik, hiçbir zamanda mali disiplinden
vazgeçmeyeceğiz” şeklinde cümleler duyarız. Cuma günü DEİ toplantısı vesilesiyle
ve pazartesi günü Hazine-Maliye Bakanı Sn. Elvan’da 2020 yılı bütçe açığımız,
hedeflenen 239,2 milyar liranın altında 172,7 milyar lira olarak gerçekleşti, 66,5 milyar lira
tasarruf sağladık. Salgınla mücadele alanı dışında, mali disiplinden asla taviz vermeyeceğiz
ifadelerini kullandı.


Mali disiplin maliye politikası açısından gösterge niteliğinde bir kavram, başta bütçe
gelişmeleri olmak üzere kamu gelirleri ile giderleri arasında dengeli bir yaklaşımı,
hedeflerle uyumlu bir gerçekleşmeyi, en önemlisi de daha az bütçe/nakit açığı ve faiz
dışı fazlanın sağlanmasını ifade eder. Dünya uygulamalarında bütçe açığının miktarı
ve GSMH’ye oranı mali disiplini ölçmede kullanılır, ancak ülkemizde kamunun iç ve
dış borç anapara ödemeleri yıllık bütçelerde yer almadığından faiz dışı fazla miktarı
da mali disiplini ölçmede dikkate alınmalıdır. Çünkü, bizde kamu harcamalarının
gelirleri aşması genel geçer bir durum olduğu, yani bütçe/nakit açığının olağan
karşılandığı bir ekonomik modelimiz olduğundan en azından faiz hariç gelirlerin
giderlerden fazla olması demek olan faiz dışı fazla miktarı mali disiplinin varlığı
anlamında izlenmelidir.


Faiz dışı fazla, 2001 krizinden sonra Sn. Kemal Derviş’in maliye politikamıza getirdiği
önemli bir kavramdı, mali disiplinin önemli bir göstergesiydi, sonrasında Sn. Ali
Babacan döneminde de bu niteliği devam etti. Hatta Sn. Babacan bir adım sonrasını,
mali kural kavramını getirmek için çok uğraştı, yasa haline getirmek istedi ama ikinci
bir IMF istemiyoruz denilerek engellendi, -şahsen 1982’de Sn. Özal’ın banker
faciasından sonra istifa etmesi gibi keşke o gün istifa etseydi diyorum- şimdilerde faiz
dışı fazla artık dile getirilmez oldu, maalesef mali disiplinin de artık sadece söylemi
kaldı, hedefler ile gerçekleşme rakamları bile algılar için kullanılır oldu. Ne demek
istiyoruz? Hazine ve Maliye Bak. verilerinden 2010-2020 arası rakamları aldık.
(Rakamlardaki virgülden sonraki kısımları almıyorum).


1.png2.png

Bu tabloya göre, 2010-2015 döneminde faiz dışı fazla elde edilmiş, (tabloda yer
almıyor aslında 2003-2015 döneminde, sadece 2009 yılı hariç, hep faiz dışı fazla
verilmiştir) 2016 yılından itibaren tam 5 yıldır faiz dışı açık veriyoruz. Yani, yıllık
bütçelerde faize ayrılan ödenekler hariç, giderler gelirleri aşmış. Zaten daha önceki
yıllarda alınan borçların anaparaları bütçeden ödenmiyor, onlar yeniden borçlanarak
ödeniyor.


Sevgili okurlar; işin daha ilginç bir tarafı daha var. Cumhurbaşkanlığı Sistemine
geçişle birlikte hazırlanan bütçelerde oluşan toplam 311 milyar TL. nakit açığı,
2011-2018 Parlamenter Sistemle hazırlanan bütçelerde oluşan toplam 267
milyar TL. nakit açığından bile fazla, yani iki yıldaki nakit açığı tam sekiz yıllık
açıktan fazla. Öyle ki, 2019-2020 döneminde bazı aylar, aylık nakit açığının 2013-
2015 dönemindeki yıllık nakit açığını aştığı aylar bile oldu.


Ayrıca, 2003-2018 döneminde TCMB’nin yıllara sâri biriktirdiği 60 milyar TL’lik yedek
akçe kullanılmadı. Bilindiği gibi, 2019 ve 2020 yıllarında TCMB kaynaklarından yedek
akçe ve karın aktarılması yoluyla 102 milyar TL. bütçeye gelir olarak eklendi. Diğer
bir ifadeyle, 2019-2020 dönemindeki bu yedek akçe ve kar transferini bütçede gelir
olarak dikkate almazsak oluşan nakit açığı aslında 311 değil, 412 milyar TL. oluyor.


Bu ne demek biliyor musunuz?
Şayet, bu yedek akçeyi, diğer bir ifadeyle tahıl ambarında biriktirilen yedek ekmeği
dikkate almazsak, Cumhurbaşkanlığı Sisteminde oluşan 2 yıllık nakit açığı, AK Parti
dönemi, 2003-2018 arasında, Parlamenter Sistemle hazırlanan bütçelerde oluşan, 15
yılın nakit açığından bile fazla. İsterseniz, HMB’nın web sayfasında İstatistikler, 2005-
2020 Hazine Nakit Gerçekleşmeleri Tablosunu inceleyin, göreceksiniz.


Sevgili okurlar;
İşte mali disiplin artık son yıllarda sadece söylemlerde ve yıllık bütçe sunuş
konuşmalarında yer alan hoş bir sada olmuş durumda, derken kastettiğimiz budur.
Olan biten şudur, AK Parti, geçmiş dönemlerde Sn. Derviş’in ve Sn. A. Babacan’ın
yıllardır titizlikle uyguladığı ve korumaya çalıştığı önemli bir kavramın, mali disiplin kavramının altını boşaltıyor, ekmeğini yiyor, tahıl ambarı bile boşaldı, boşalıyor, yazık?
Gelecek yazıda hedeflerle gerçekleşmeleri ele almak istiyoruz.

Önceki ve Sonraki Yazılar