PUTİN’İN İNTİHARI

Ukrayna’da en “kötü senaryo” gerçekleşti. Putin, Rusya’nın 1991’de bağımsızlığını tanıdığı kendi ırkından insanların oluşturduğu Ukrayna’ya işgal başlattı.   

Başta ABD olmak üzere önce NATO sonrasında Avrupa Birliği’nin herhangi bir şey yapmayacağını sadece gelişmeleri izleyeceğini, şayet bir işgal olursa yaptırımları değerlendireceğini açıkladığı bir zaman diliminde Putin tüm bunlara fırsat bilerek  Ukrayna’yı işgale kalkıştı.  

Putin’in işgal harekatı sonrası gelişmeler Putin’in ve Rus halkının aleyhine işlemeye başlamış durumda. Tüm dünya kamuoyu işgalin 2-3 gün içerisinde sonuçlanacağını bekliyordu ama olmadı.  Avrupa’nın yüzölçümü en büyük ülkesi Ukrayna’yı işgalin çok kolay olmayacağı başta Ukrayna lideri olmak üzere halkın direnişi ve tüm dünyanın şu veya bu şekilde, yani bazen askeri bazen de yaptırımların niteliğinin her gün büyüyerek artması karşısında anlaşılmış oldu. 

Örnek mi; 

Niteliği itibariyle daha ziyade ekonomik bir birlik olan Avrupa Birliği bile Ukrayna’ya tanksavar ve silah yardımı yapacağını bildirdi, ayrıca hava sahasını Rusya’ya kapattı, Almanya 100 milyar Euro’luk savunma bütçesi açıkladı, İngiltere her gün yeni yeni yaptırım paketleri açıklamakta.  Avrupa ülkelerinin aldığı uluslararası finans sisteminin can damarı swift sisteminden Rusya’nın çıkarılması kararından cesaret alan belki de ilk yaptırım paketinde “şimdilik öyle bir şey yok” dediği için tüm dünya insanlarından utanan ABD’de Rusya’nın swift sisteminden çıkarılması kararına evet demek zorunda kaldı.

Şahsi kanaatim o ki, Putin ve Rus şirketleri için en büyük ve sonuç alıcı yaptırım Swift sisteminden çıkarılmadır.

Nasıl mı? 

Swift, paranın ülkeler arasında hızlı ve güvenli bir şekilde transfer edilmesini sağlayan bankalar arası bir finansal sitem. Sistem hem yurt içi ve yurt dışında kendi ülke paranız dışındaki para transferinde bir güvenlik ve hızlı işlem yapılmasını sağlıyor hem de denetleniyor. 

Örnek olarak, kendi ülkenizde yani Türkiye’de dolar borcunuzu yine Türkiye’de yerleşik bir arkadaşınıza ödemek istiyorsunuz veya yurt dışına ihracat yaptınız veya yaptığınız bir mal ithalatı için bedelini ödemek istiyorsunuz, bankanıza gittiğinizde havale veya EFT yaparken Swift Koduyla sistem devreye giriyor, gerekli incelemeler ve onaylar alınıyor, sonra işlemler gerçekleşebiliyor. 

Düşünün Rusya’nın bankaları veya büyük küçük şirketleri neredeyse tüm dünya ülkeleri ile nasıl ticaret yapacak, Rus vatandaşları mesela  Avrupa’da üniversitede okuyan kendi çocuklarına nasıl para gönderecek. Benzerini 2005-2006 yıllarında İran’a yaptığım devlet adına ziyaretlerde yaşamış birisi olarak söylüyorum, otel parasını, uçak biletini ve diğer harcamalarınızı kredi kartından yapamıyorsunuz, nakit yapıyorsunuz ya da bankanızın İranlı bir bankaya özel anlaşması olması gerekiyor. 

Hatırlayalım, İran’da 1980 yılında bir darbe gerçekleşti, yönetim değişikliği oldu. Arkasından ABD yaptırımları ve Birleşmiş Milletlerin İran’da yatırımlara yönelik yaptırımları gelmişti. İran yıllarca bu yaptırımlara karşı kendi içinde direndi, bir ölçüde başarılıda oldu. Ancak, 2012 yılında  İran bankacılık sistemi nükleer program gerekçe gösterilerek Swift sisteminden çıkarıldıktan sonra 2015-2016 döneminde başta Tahran’da olmak üzere halk ayaklanmaları oldu. Biliyoruz ki, bu swift transfer yasağı nedeniyle İran ihracat gelirleri büyük kayıplara uğradı. Yine biliyoruz ki, malum Rıza Sarraf olayı da esasen söz konusu bu swift sistemi yasağının delinmesi nedeniyle Türkiye’nin başına bela oldu, halen de devam ediyor. 

Tüm bu yaptırımların amacı Rusya şirketlerine ve ağa babalarına  “ne işimiz var bizim Ukrayna’da” dedirtmek ve Rus halkının Putin’e olan halk desteğini azaltmak. Başarılı olur mu, orta ve uzun vadede kesinlikle başarılı olacaktır.  

Putin Ukrayna’yı işgal edebilir, ama sonuçları itibariyle kaybeden Rusya halkı ve şirketleri olacaktır. Rusya ekonomik olarak İtalya ve İspanya kadar büyük değil. Elinde doğalgaz, petrol ve madenler var, bunlarında orta vadede ikamesi mümkün. 

Putin uzun vadede Rusya’nın kaybedeceği bir savaşın fitilini ateşledi. Bütün dünyada yaptırımlara uğrayan, yıllardır birlikte yaşadıkları çoğunluğu kendi  ırkından gelen bir ülkeye saldırmakla dünya ulusları tarafından despot, anti demokratik, işgalci bir ülke konumuna düşecektir. Bunun zihinlerde ve tarihte bir yeri olacaktır. Tıpkı, yüz yıllardır demokrasi ve insan hakları edebiyatı yapan ABD’nin Irak işgalinden sonra dünya kamuoyunda düştüğü yer gibi. 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar