SEÇİM 2022 FİLMİNİN FRAGMANI BAŞLADI


19 Ekim günü bu köşede “Memleket Gündeminden, Seçim Ne Zaman” yazımızı  “Ezcümle, kanaatim o ki, hukuken de, siyaseten de seçimler önümüzdeki yıl, 2022 yılı sonunu göstermekte, 2023 yılına kalmaz. Geleneklerimiz de o yönde, sonuçta 6-7 öncesi seçimler çok da erken seçim sayılmaz” cümleleriyle bitirmiştik. 
Bu düşüncemizi teyit edecek şekilde iki hafta içerisinde gelişmeler yaşandı, halen de yaşanmaya devam ediyor.   Neler mi yaşandı, özetleyelim. 
TCMB, hangi tür enflasyon oranı dikkate alınırsa alınsın, genel kabul görmüş bilimsel verilerin aksine ve beklentilerin dışında politika faizini 200 baz puan indirdi.  TCMB kararını takiben bir gün sonra üç kamu bankası, Ziraat, Halk ve Vakıfbank konut, taşıt ve ihtiyaç kredilerinde benzer şekilde indirime gittiler. Hafta sonu geçmeden bazı iktidar milletvekillerinden başta emekliler ve sabit gelirli sıkıntı yaşayan kesimlere yönelik çalışma yapıldığını, bu amaçla bütçe imkanları üzerinde inceleme yapılacağını ve Sn. Cumhurbaşkanına sunulacağı şeklinde açıklamalar geldi. Nihayet, seçimin en önemli alameti farikası ve filmin fragmanı niteliğinde bir açıklama daha geldi, Hazine Kefaletli Kredi Paketi geliyor, yani KGF.  Öyle ki, daha önceki KGF’lerden farklı şekilde daha ziyade küçük ve orta ölçekli şirketlere yönelik bir paket, bir kredi destek mekanizmasının eli kulağında, Hazine ve Maliye Bakanlığında, son aşamaya gelindiği şeklinde beyanlar. 
Tüm bunlar ekonomik ve mali göstergeler, bir de siyasi açıdan gelişmeler yaşandı. TBMM’ye Suriye ve Libya tezkerelerinin gönderilmesi, ABD Başkanı Biden ile görüşmenin sağlanması, pozitif görüntü ve mesajların birbiri ardına gelmesi. 
Yukarıda sayılan tüm gelişmeler seçimin önümüzdeki yılın son baharında   yapılacağının emareleri. Neden mi, anlatalım. 
Biliyoruz ki, iktidar seçimlerden yaklaşık 8-12 ay öncesi piyasaları canlandırmak amacıyla şirketlere yönelik Hazine kefaletiyle kredi mekanizmasını ve bireylere yönelik konut, taşıt ve ihtiyaç kredi musluklarını açmakta. Bunu 2016 Başkanlık Sistemi Referandumu öncesi 2015 yılında ve 2018 yılındaki Genel Seçimler öncesinde gördük. Tek istisna 2019 yılı Haziran ayında açıklanan kredi paketi. Bu paket biraz da 2018 Ağustos ayında yaşanan kur türbülansı sonrasında ekonomik büyüme oranını artıda tamamlama çabasıydı. 
KGF, Kredi Garanti Fonu, özellikle küçük ve orta ölçekli şirketlerin krediye erişimini kolaylaştırmak üzere kurulmuş bir fon kaynağı. Başta TOBB ve KOSGEB olmak üzere kamu bankaları ve özel bankalardan fon sağlanarak oluşturulmuş bir mekanizma. Kuruluşu 1991 yıllarına kadar gitmekte ama en fazla aktif olduğu dönem 2015 yılında başlıyor. 2015 yılı Nisan ayında yapılan yasal bir değişikle Hazine’den KGF kuruluşlarına sağlanan  kefalet tutarı 2 milyar TL’ye yükseltiliyor. 2016 yılı sonunda Bakanlar Kurulu kararıyla kredi fonu mekanizması genişlemeye başlıyor. 2018 yılı başında ise Ocak, Şubat ve Nisan aylarında 55 milyar TL’lik Hazine ile protokol imzalanarak toplamda 160-170 milyar TL’lik KGF paketleri uygulamaya alınıyor. KGF tarihçesini uzun uzadıya anlatmaya gerek yok. Mikro işletmelere nakit desteği, işletme kredi desteği, turizm ve ihracat kredi destekleri, imalat sektörlerine yönelik desteklere ilaveten son dönemde bireylere de hazine kefaletli genellikle bir yıl ödemesiz, bazen faizsiz  uygun koşullu  krediler veriliyor. 
Ekim 2021 sonu itibariyle verilen kredi adeti ticari kuruluşlar anlamında 808 bin, bireysel kefaletler ise 6 milyona yakın. 2017-2018 döneminde  toplamda yaklaşık 370-400 milyar TL. arası miktar olarak kullandırılan KGF kredilerinin kredi risk bakiyesi ise şu anda, Ekim sonu 187 milyar TL, kefalet tutarı ise 150 milyar TL. 
KGF kredi destekleri ve düşük faizli kredi paketlerinin etkisi ve sonucu ne oldu derseniz, şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki, bu ülkede özellikle Anadolu’da esnaf ve orta ölçekli tüccar için önemli olan kredi kanallarının açık olması ve borçlanma faizlerinin düşük olmasıdır, enflasyon oranlarının yüksekliği, temel insan hakları, kuvvetler ayrılığı, hukuk alanında yaşananlar, kendisine ilişmediği müddetçe adaletsizlikte eşitsizlikler, iç ve dış politikadaki gelişmeler çok önemli değildir. Hatta enflasyon oranlarının yüksek seyretmesi lehlerine bile gelir, çünkü fiyatları ürünlerine rahatlıkla yansıtırlar ve TL cinsinden varlıkları artar. 
Sabit gelirli kesimlere, memur ve çalışanlara düşük oranda konut veya otomobil kredi faizleri fiyatların yükselmesinden daha cazip gelir, bu sayede konut veya otomobil sahibi olurlar, kira derdinden kurtulduk, hem de gayrimenkulümüzün değeri arttı derler. Vade sayılarının artması yeterlidir sabit gelirliler için, alacağı evin fiyatının artmasını çok fazla dert etmez. Oturabileceği bir evi olsun, birkaç yıl daha protein yerine karbonhidratlarla beslenebilir. 
Sabit gelirli kesimler için de tek sıkıntı yaşayan emeklilerdir, onlara da yapılacak birkaç ek iyileştirme, ikramiye veya seyyanen artışlar durumu düzeltebilir, zaten hastaneye ve eczaneye erişimde çok fazla problem yok. Bu nedenle, emeklilere yönelik ek bir çalışma mesajları verilmektedir. 
Sevgili dostlar;
Yukarıda anlatmaya çalıştığım hazırlıklar anlamında belirtmek zorundayım ki; ülkenin içinde bulunduğu ekonomik koşullar KGF ve diğer destek paketleri için bu defa daha öncekilere göre zor görünüyor.  Şöyle ki;
Öncelikle yeni KGF paketi için Hazine tarafından en az 100-150 milyar TL. lik bir kaynak aktarılması gerekiyor, bu da 2022 bütçe imkanları açısından kolay görünmüyor, Ağustos ayında IMF’den gelen 6,1 milyar Dolarlık Ek Rezervin satışı  yeterli olmayabilir, TCMB rezervleri açısından böylesi bir satış risk oluşturur. 
Ayrıca, kamu bankalarının kredilerde yaptığı yüzde 2’lik bir faiz indirimi bireyler için çok cazip görünmüyor. Hatırlayalım, daha önceki 2019 Haziran-Aralık arası konut kredisinde faizler aylık yüzde 1’in altında 0,64 ‘e kadar inmişti. Bir örnekle açıklarsak; 500 bin liralık bir ev için 250 bin lira kredi kullanılırsa, şu anda faizin yüzde 1.38’den yüzde 1.29’a düşürülmesi ödenecek tutarı sadece 20 bin lira düşürüyor.  Hesap şu; Şu anda yüzde 1.29’dan 10 yıl vadeli kredi kullananlar toplamda 492 bin lira, yani 242 bin lira faiz ödeyecek. Bir ay önceki faiz oranı olan yüzde 1.38’den kredi kullananlar ise 263 bin lira faiz ödüyordu. Kısacası son indirim, 250 bin liralık kredinin faizinde sadece 21 bin lira fark ettiriyor. Basına yansıdı, müteahhitler ve ev sahipleri  “Faizler indi, dolar yükseldi” diye 24 saat geçmeden konut fiyatlarına 15-20 bin lira zam yaptılar. Sonuç, kamu bankaları destekli bu indirimlerin henüz faydası yok. Daha fazla destek için faizlerin biraz daha düşürülmesi, bu amaçla kamu bankalarına en az bir  50-75 milyar TL. lik sermaye desteği veya görev zararı desteği aktarılmalıdır. Bu arada, diğer özel  bankalardan henüz faiz indirimlerine katılım konusunda bir istek yok, kamudan kaynaklı “aktif rasyosu” benzeri bir zorlama da yok.    
Özetle; tüm alametler seçimlerin erkene alınacağını gösterse de bu sefer işler daha önceki seçim dönemlerine göre zor görünüyor. Ekonomik görünüm ve bütçe imkanları daha önceki destek mekanizmalarına pek fazla kapı aralamıyor.   

 

Önceki ve Sonraki Yazılar