YİNE YENİ YENİDEN VERGİ AFFI-YAPILANDIRMA

Geçen hafta yeni bir vergi ve sosyal güvenlik borç yapılandırması yasalaştı. 2020 yılı Kasım ayında çıkartılan ve ilk taksitleri Ocak-Şubat 2021 döneminde ödenen vergi ve benzeri borç yapılandırması üzerinden 6 ay geçmeden yeni bir yapılandırma çıkartılmış oldu. Benzer şekilde birkaç defa da varlık barışı yapılmıştı. Bu vergi barışı veya vergi ve borç yapılandırması AK Parti hükümetleri döneminde yapılan 12’inci vergi affı. Hazine ve Maliye Bakanlığının TBMM’ye verdiği bilgilere göre, bu son düzenleme ile 475 milyar TL’lik kamu alacağının, vergi ve SGK prim borçlarının yapılandırılarak tahsili öngörülüyor. 

Yine aynı bilgilendirmelerden öğrendiğimiz kadarıyla, 2011-2020 döneminde çıkartılan vergi barışı veya affı nedeniyle yapılandırılan toplam 363 milyar TL’nin ancak 91,5 milyar TL’si tahsil edilebilmiş. Diğer bir ifadeyle toplam alacağın yüzde 26’sı tahsil edilebilmiş. Her yeni yapılandırmada tahsil edilemeyen kamu alacağı ve borçlu mükellef sayısı artarak devam ediyor ve biz yine yeniden benzer vergi affı çıkarmaya devam ediyoruz. Geçmiş tecrübelere bakılırsa bu yasada son olmayacak ve önümüzdeki 2-3 sene içerisinde yeniden vergi affıyla karşılaşacağız. 

Sevgili okurlar; 
Kamu alacaklarına af çıkarma işi sadece AKP döneminde başvurulan bir yöntem değil. Aşağıda Cumhuriyetin ilanından sonra bugüne kadar 40 adet vergi affı veya benzer yapılandırma kanunu çıkartılmış.
1920-1924 arası 1 adet
1924-1960 arası 7 adet,
1961-1980 arası 8 adet,
1981-2000 arası 11 adet,
2000-2021 arası 13 adet af kanunu çıkmış, her 2,5 yılda bir af kanunu çıkartılmış. 

Bu verilerden anlaşıldığı üzere, vergi mükellefleri ve ceza sahipleri borçlarını ödememe, devlette vergi affı çıkartmayı alışkanlık haline getirmiş. Aynı verilerden çıkan diğer bir sonuçta, 1960 yılından itibaren her 20 yılda çıkartılan vergi aflarının adet olarak sürekli artıyor olması, iktidarda tek partinin olması veya koalisyon olması fark etmiyor. Bu duruma ne demeli; yine, yeniden yeni devlet-millet barışması mı, yoksa düzenbazlığın alışkanlık haline gelmesi, barış adı altında sunulması mı? Neden?  

Aslında bu, maliye literatüründe moral hazard olarak tanımlanan, bir tür ahlaki değerlerde bozulma veya zafiyet oluşturmakta. Vatandaş zaten bir şekilde vergi affı geleceğini bekleyerek borç ödememeyi alışkanlık haline getirmekte, devlette kayıt dışılığı azaltıcı doğru dürüst bir vergi sistemi inşa edemediği, etmeyi düşünmediği için yıllardır bu düzen, bağışlayın ama sahtekarlık düzeni sürüp gitmekte. Hatırlayalım, Hazine ve Maliye Bakanı B. Albayrak 2019 yılında “bundan sonra kimse bir daha vergi affı beklemesin, olmayacak” demişti. Sonrasında 2020 Ekim ayında TBMM’ye kendi bakanlığının bilgisiyle yasa teklifi hazırlandı, üzerinden 6 ay geçmedi, yeniden bir daha çıkartılmak zorunda kalındı. Pandemi nedeniyle Kasım 2020’deki yasanın belli bir mantığı, gerekçesi vardı ama üzerinden iki taksit ödeme geçmeden yeniden yapılandırma gündeme geldi. Artık sistem sanal bir yamaya dönüşmüş durumda, yıllardır kapatılamayan borç-alacak sistemi, her ay işletilen TEFE-TÜFE artışıyla yapılandırmalar vergi borçlarını barışa dönüştüremiyor. 

Ayrıca, mevcut vergi düzeni ve SGK kayıt sistemi mecburen her 4-5 yılda vergi barışı adı altında yapılandırma yasalarını zorunlu hale getiriyor. Çünkü, bu ülkede bireyler ve şirketler gelir ve kurumlar vergisini gönül hoşnutluğu ve devlete aidiyet duygularıyla, vergi bilinciyle ödemiyor, ödemek istemiyor. Bireyler elde ettikleri kazançları beyan etmekten kaçınıyor, şirketlerde çalıştırdığı işçi ücretlerini gerçek rakamlarla bankadan, muhasebe kayıtlarına işleyerek ödemiyor, kasa şişiyor, muhasebe kayıt sistemi arasında açıklar oluşuyor, sanayici ürettiği ve sattığı malı tam olarak göstermiyor, aynı irsaliye fişleri gidip geliyor, holdingler kendi şirketleri arasında gider faturalama sistemini bağışlayın kılıfına uyduruyor, devlette bu düzeni biliyor, göz yumuyor, mükellefte her 3-4 yılda bir matrah artışı olacağını bildiği için rahat davranıyor, bu sisteme dünden razı, yıllardır bu sahtekarlık, düzenbaz sistem işleyerek devam ediyor. Ne diyelim, her 3-4 yılda bir taraflar vergi yapılandırmasıyla kendi aralarında barışıyorlar diyelim mi, takdir sizin. 

Vergi affından olan biten “Nasılsanız, öyle idare olunursunuz” sözünde mündemiç; kendi içinde biri diğerini içeren, doğuran bir durum. Öyle devlete böyle millet, ya da öyle millete böyle devlet.  Çözüm nedir sorularını hissediyor gibiyim.  Bu sistemde, bu topraklarda, bu toplumda maalesef çözümü çok zor. Öneriler başka bir yazı konusu..

Önceki ve Sonraki Yazılar