Muharrem İnce; adaylığı açıklandıktan sonra ilk iş olarak Hacı Bayram Veli Türbesini ziyaret ettikten sonra, camisinde cuma namazını kıldı.
Bu hamle üç açıdan önemli… 
Birincisi; her vesileyle dini siyasete alet edenlerin, yıllarca topluma pompaladıkları “CHP dinden uzak” algısını yıkmak…
İkincisi ise; tıpkı cumhuriyet kurulurken Atatürk ve arkadaşlarının başladığı gibi başlamak… 
Özellikle AKP iktidarı döneminde fütursuzca, Atatürk’ü dinsizlikle suçlayan sözde gazeteci, akademisyen ve din adamlarına bir cevap niteliğindeydi. 
Üçüncü ve en önemlisi ise; İslamiyet’in bir partinin tekelinde olmadığı, bütün toplumun ortak değeri olduğu gerçeğini kamuoyuyla paylaşmak olduğu düşüncesindeyim. 
Zaten Muharrem İnce bundan önceki birçok konuşmasında “Bir kardeşinin türbanlı olduğunu hatta kendisinin kuran kursuna gittiğini” defalarca ifade etmişti.
Ancak dini inancın Allah ile kul arasında olduğunu ve siyasete alet edilmemesi gerektiğinin altını hep çizmişti.
Daha sonra, Hacı Bayram Camii’nden Eski Meclis’in önüne yürüyerek geldi. Tıpkı Atatürk ve arkadaşları gibi…
Bu hamlenin de birkaç açıdan önemi var. İlki; Cumhuriyet ve onun kazanımlarının tehlikede olduğu vurgusunu yaparak, adeta yeni bir kurtuluş hamlesi yapılması gerektiğinin altını çizmek.
Nitekim AKP iktidarları döneminde, bir takım sözde gazeteci, akademisyen, din adamı her fırsatta, cumhuriyet ve onun kazanımlarıyla hesaplaşma gayreti içinde oldular ve bunu her vesileyle ifade ettiler, etmeye de devam ediyorlar.  İşte İncenin bu hareketi, Cumhuriyete sahip çıkma anlamında çok net bir mesajdı. İkincisi; milli irade vurgusu…
Bilindiği gibi Atatürk Kurtuluş Savaşı sırasında bile milli iradeye, millete olan inancını defalarca ifade etmiş ve bütün kararlarını mecliste onaylatmıştır.
Meclis’in duvarındaki “Hâkimiyet kayıtsız şartsız milletindir” yazısı bunun en somut göstergesidir.
Bu stratejik iki hamlenin ardından, önce Meclis’in önünde sonra Yalova’da halka hitap etti.
Bir kere çok iyi bir hatip, meydanın nabzını iyi tutuyor ve konuşmasındaki kararlılıkla, mesajlarını kafalara yerleştiriyor resmen.
Ayrıca, başaracağına inanıyor hatta öyle inanıyor ki; konuşmasını bitirdikten sonra, seçim otobüsü alandan uzaklaşmaya başlamışken İnce’nin sesi, müthiş bir kararlılıkla tekrar alanda yankılandı.
“Başaracağız, başaracağız, başaracağız”