Elif Doğan Şentürk

Elif Doğan Şentürk

Devletin çivisi...

Erken seçim ilan edildikten hemen sonra Cumhurbaşkanı adaylığı için isimler arasında Abdullah Gül’ün de adı geçmişti. Neyse ki bu hatadan dönüldü. Bu ayrı bir konu…
O günlerde bir iddia gündeme düşmüştü. Milletin ordusunun Genel Kurmay Başkanı Hulusi Akar, Abdullah Gül’ü ikna için gitmişti.
Sorun şu bir ülkenin Genel Kurmay Başkanı nasıl böyle bir ziyaret gerçekleştirir.
Düne gelelim... Dün bir de baktık ki Merkez Bankası
Başkanı bir parti genel merkezine gitmiş.
Peki, Merkez Bankası millet adına, milletin paralarıyla ilgili iş ve işlem yapan özerk bir kuruluş değil mi?
Devletin, dolayısıyla milletin kasasının başındaki bürokrat, ayrıca özerkliği anayasal güvenceye alınmış hassas bir yapıya sahip olmasına rağmen, bir partinin genel merkezine niye gider?
Dolar almış başını giderken, millet borç batağındayken, pazar alev alev yanarken, sokağın enflasyonu cebimizi delerken, icra daireleri dosyaları koyacak yer bulamazken, Merkez Bankası Başkanı, AKP Genel Merkezine seçim çalışması yapmaya mı gitti yoksa?
Eğer ekonomiyi konuşmaya gittiyse, yanlış adrese gittiğini söylemeliyim.
Çünkü gittiği yer bu sorunların kaynağı. Farkında mı acaba Türkiye’yi o genel merkez yönetiyor 16 yıldır. Bence o genel merkezden çıkın size önereceğim şu genel Merkezlere bir uğrayın, sorunları ve çözümleri oralarda konuşun;
-DİSK genel merkezi,
-Türk-İş genel merkezi
-KESK genel merkezi...
Peki, bütün bunlar olurken diğer Cumhurbaşkanı adayları ne yapıyor?
Muharrem ince çok net konuşuyor. Mesela, Abdullah Gül’ü ziyaret etmesini şiddetle eleştirdiği mevcut Genelkurmay Başkanı’yla çalışmayacağını milyonların gözü önünde söyledi.
İşte bu samimi ve net siyaset meydanlarda karşılık buluyor.
Niğde, Konya, Hakkâri meydanlarına baktığımızda bunu gözlemleyebiliyoruz.
Giyim tarzı, üslubu ve halkla kurduğu diyalog kendini onlardan biri olduğunu da hissettiriyor.
Ayrıca her şeyi ben yaparım popülizmine de kendini kaptırmamış.
Sorunları uzman bir ekip ve bilimsel yöntemlerle çözeceğini söylüyor.
Ekonomi, adalet, istihdam vs. gibi sorunlar karşısında ortak akıl ve samimi yaklaşımları devreye sokacağını ifade ediyor. Demokrasiyi yeniden tahsis edeceği iddiasını sürekli tekrarlıyor. İşte bu yaklaşımlar topluma dokunduğu için İnce’ye inananların sayısı gittikçe artıyor. Ayrıca, hepimizin bildiği gibi, meclis nerdeyse devre dışı… Fiili olarak tek adam rejiminin uygulandığı yadsınamaz bir gerçek.
İşte İnce tam da bu fiili duruma parmak basıyor.
“Vatandaşın, kendi ödediği vergileriyle oluşan bütçenin nereye ve nasıl harcandığını bilmesi en doğal hakkı” diyerek, meclisin halk adına denetim yetkisini kullanmasını yeniden hayata geçireceğini ifade ediyor. Ha bu arada sadece döviz mi artıyor? Faizlerde aynı şekilde yukarı doğru gidiyor. Peki, ekonomi yönetimi ne yapıyor? Diyeceksiniz ki ekonomi yönetimi mi var? Doğru tek adam rejiminde ekonomi de tek kişiyle yönetiliyor. Çünkü koskoca ülkenin TCMB Başkanı AKP Genel Merkezi’ne çağırılıyor. Bu da ülkenin nasıl bir parti devletine dönüştüğünün göstergesidir...
Yani artık; ekonominin, adaletin, demokrasinin, bürokrasinin çivisi çıkmış durumda. O çiviyi tekrar yerine çakmak için önümüzde tarihi bir fırsat var. 
O tarih 24 HAZİRAN!

Önceki ve Sonraki Yazılar