ZEYTİNYAĞLI YİYEMEM AMAN

Zeytinyağlı Yiyemem Aman, Segah makamında ,Nîm sofyan ritime sahip türküdür. Muzaffer Sarısözen tarafından derlenip notaya alınan türkü,1133 repertuvar numarasıyla TRT arşivine kaydedilmiştir. 

Zeytinyağlı Yerim De Aman 

Malum türküyü bilmeyeniniz yoktur. “Zeytinyağlı yiyemem aman, basma da fistan giyemem aman” diye başlar, “Senin gibi cahile, ben efendim diyemem aman” diye de devam eder. Türkü Bursa yöresine ait… 

 2 Kasım 1954’te İhsan Kaplayan kaynak gösterilerek Muzaffer Sarısözen tarafından derlenmiş.  

Ama sanıldığının aksine sıradan bir türkü değil. Siyasi ve ekonomik nedenleri olan tarihi bir hikayesi var. 

Daha 

Dahası da var!... 

‘Bir Ülke Nasıl Sömürülür?’ ‘Nasıl çökertilir?’ sorusunun Cevabı Zeytinyağlı Yiyemem Aman Türküsünün İlginç Hikâyesinde Saklı! 

2’nci Dünya Savaşı sonrası Amerika bir yardım paketi hazırlar. Adı da Marshall Planı’dır. 1947’de önerilir, 1948-1951 yılları arasında yürürlüğe girer. Türkiye ile birlikte 16 ülke yararlanır.  

ABD çok eski yıllardan beri dünyanın en büyük mısır üreticisidir. Haliyle ülkede birikmiş olan mısırı eritmenin yolu da bunu diğer ülkelere satmaktan geçecektir.  

Amerika elindeki mısır dağını eritmek için Marshall Planı’ndan faydalanmak isteyen ülkelere mısırözü yağı alma ön koşulu koyar.  

Türkiye de buna karşılık ilk margarin fabrikasını kurar.  

Sırf bu yüzden birçok zeytin ağacı yerinden sökülür. Elde kalan zeytinlerden elde edilen yağ da ABD’ye satılır ve mısırözü yağı olarak bize geri döner. 

Ve mısırözü yağına teşvik etmek amacıyla ısınan zeytinyağının kanser yaptığı bilgisi kamuoyuna pompalanır. Oysa zeytinyağı en zor yanan sıvı yağlardan biridir. Sonuç olarak Türk insanı bu tarz haberlerle zeytinyağından uzaklaştırılıp margarine alıştırılır. 

 Bu da yetmez, zeytinyağı hakkında olumsuz imaj oluşturmak için bir de türkü siparişi verilir.  

Bir anda döneminin en popüler türküsü haline gelir.  

Yetmez, türkünün devamında olduğu gibi basma fistan giyen kadınlar da zamanla sentetik kıyafetlerle tanışır. 

Gerek Prof. Dr. Kenan Demirkol’un yazıları, gerek Prof. Dr. Canan Karatay’ın açıklamaları hep bu yönde. Diyorlar ki: “Türkiye’de 1952’de margarin üretimine başlandı.  

O tarihe kadar insanlar tereyağı ve zeytinyağı yiyorlardı. 

O dönemde tam olarak zeytin cenneti olan ve her yemekte zeytinyağı tüketilen Türkiye'de binlerce zeytin ağacı söküldü ve kelimenin tam anlamıyla bir katliam gerçekleştirildi. 

İnsanların sağlıkları yerindeydi. 

Ne zaman ABD’nin mısırözü ve Margarin yağları sahne aldı, Ülkede kanser,  kalp damar gibi hastalıklar zirve yaptı. 

Margarin satılabilmesi için her yol denendi. Zeytinyağlı yemenin, pamuklu kumaş giymenin aşağılanmış bir davranış olduğu algısı yaratılmak üzere bir halka ilişkiler mucizesi gerçekleştirildi. 1954’te ‘Zeytinyağlı Yiyemem Aman’ türküsü derletildi.  

Aslında Yunan şarkısı ve bir aşkı anlatıyor. Pek çoğumuz altında yatan gerçeği bilmeden bu türküyü matah bir şeymiş gibi yıllarca söyledik ve halen de söylemeye devam ediyoruz.” 

Zeytinyağının kötülendiği bu türküde, Mustafa Kemal Atatürk'ün 'milletin efendisi' olarak adlandırdığı köylü için 'Senin gibi cahile, ben efendim diyemem' denildi. 

'Basma da fistan giyemem' sözleriyle fabrikasıyla Cumhuriyet'in ilk yıllarının simgesi olan ve halkın çok sevdiği basma kumaşına ve fistan elbiselere gönderme yapıldı. 

"Katı yağ/margarine mahkum edilen halk, yirmi otuz yılda bir kaşık yağa bile muhtaç hale getirildi. Basma giyen kadınlar, plastik giysilerle tanıştırıldı." 

İşte, Prof. Dr. Karatay bu gidişe “Dur” diyerek bu türkünün sözlerini yeniden yazdı. Bakalım beğenecek misiniz? 

“Zeytinyağlı yerim de aman, basma da fistan giyerim aman, margarinleri yiyenlere, ben akıllı diyemem aman / Kaldım dumanaltı yerlerde, tertemiz havamız nerelerde, kaldım dumanaltı yerlerde, ah şekersiz çayım nerelerde / Zeytinleri yerim de aman, basma da fistan giyerim aman, çocuklara şeker verene, ben akıllı diyemem aman, çocuğuma zarar verme derim de aman / Kaldım trans yağlar içinde, faydalı yağlar nerelerde, sağlıklı yaşıyoruz biz artık, ekmek şeker yiyenlere çok yazık. 

Önceki ve Sonraki Yazılar