Kapıları açmakla işler düzelecek mi?

Uzun yıllardır süren Türkiye-AB ilişkileri, ilk kez bu kadar sert bir kararla yüz yüze geldi. AB, Türkiye’nin üyelik görüşmelerini askıya aldı.Hoş uzun bir süredir bu konuda bir gelişme yoktu ancak AB vizyonu, Türkiye’nin hem siyasi hem de ekonomik olarak dünyaya verdiği net bir mesajdı. Bir süredir gittikçe Batı’dan uzaklaşan Türkiye, bu kararla özellikle yabancı yatırımcıların daha kuşkuyla yaklaştığı bir ülke olacak, dış finansman bulmakta zorluk çekilecek. Bulunan finansmanın da maliyeti daha yüksek olacak.


Artan döviz kuru, yükselen faizler, büyüme oranının düşmesi, işsizliğin giderek artması gibi son döneme damgasını vuran gelişmeleri üst üste koyduğumuzda AB’nin bu kararının çok daha sert sonuçlara yol açması mümkün. Bu çıkmazı “Bana bak bana, kapıları açarım” tehditleri ya da “bu kararı yok sayıyoruz” tavrıyla çözmek mümkün değil. Dış siyaset maharet gerektiren bir iş, günlük değil uzun vadeli planlamayla, stratejik bakış açısıyla yönetilir. Aksi taktirde bir ay önce “kardeşim” deyip birlikte poz verdiklerini “düşman” ilan edebilirsin. Bakınız Putin, Esad, Merkel...


Hükümet elbette gereken diplomatik adımları atsın ancak önce “Biz neden bu duruma düştük” sorusuna yanıt aramalı. Gerçi yanıt ortada, çok düşünmeye gerek yok ama yine de farkında değillerse medyaya (kendi medyalarına değil elbette) bakmaları yeter. OHAL kapsamında ülkede estirilen terör ortamını tüm dünya görüyor ama hükümet farkında değilmiş gibi yapıyor! “Kendisi gibi düşünmeyen” herkesi terör suçlamasıyla tutuklatır, işten atar, maaşlarına el koyarsan uluslararası arenada tepki çekersin. “Mültecileri gönderirim” tehdidiyle halkına refah sağlayamazsın.


DHMİ'nin tablet savunması!


Hürriyet gazetesinin özel haberinde okuduk, DHMİ bütçe görüşmeleri sırasında KİT Komisyonu üyelerine tablet dağıtmış. CHP ve MHP’liler tabletleri iade etmişler. AKP’li üyeler de “biz de iade edecektik, şov yapmaya gerek yok” açıklaması yapmış. Daha vahimi DHMİ yetkililerinin açıklaması. Diyorlar ki: “Bütçemizi e-mail olarak gönderdik komisyonda da tabletlerde bakılsın istedik. Çaykur değiliz ki çay gönderelim.”


Bu durumda DHMİ’nin tablet ürettiğini mi düşünmeliyiz? Geçen yıl da çanta hediye etmişler, bu kadar abartılacak bir durum yokmuş. Sormak istiyorum, neden bir şey hediye etmek zorunda hissediyorsunuz kendinizi? Siz bir kamu kuruluşusunuz ve doğal olarak bütçeniz inceleniyor. İnceleyenler de kamu görevi yapıyor. Çok olağan bir durum, gidip bütçeniz anlatır, sorulara yanıt verir gelirsiniz. Tablet, çanta vs gibi hediyeler hem kurumunuzu hem de komisyon üyelerini yıpratır.

Önceki ve Sonraki Yazılar