Hüsnü Mahalli

Hüsnü Mahalli

Al sana medya!

Emperyalizm, kapitalizm ve işbirlikçi yapıların en önemli ve güçlü silahı medya. 
Yani propaganda. 
Amerikan sisteminin Mc McCarthy dönemi iyi bir örnek. 
Komünizmle mücadelede medyaya olağanüstü rol üstlenmişti. 
Hitler döneminde Goebelles bu işin piriydi! 
2002 sonunda iktidar olan AKP her iki örneği çok iyi çalışmıştı. 
AKP  iktidarının hedefinde öncelikle medya vardı. 
14 yılda AKP çok şey başardı. 
El konulan Uzan, Sabah ve Karamehmet medyasının yanı sıra AKP yandaşı iş adamlarına gazete ve televizyon satın aldırdı. 
Hani şu 'Havuz Medya' dedikleri tezgâh. Milyon dolarları koy sepete! 
Bununla  yetinmeyen AKP iktidarı gücünü kullanarak muhalif medya organlarına ağır para cezaları ödettirdi. 
Bu yetmeyince AKP muhalif gazete, televizyon ve benzeri basın-yayın araçlarını kapattı ve onlarca gazeteciyi farklı gerekçelerle içeri attırdı. 
Şimdi medyanın yüzde 95'i AKP kontrolünde. 
Doğan grubuyla ilgili son tartışma bunun en son kanıtı. 
Aydın Doğan medya grubunu bir AKP'liye satabilir. AKP günlük direktiflerle medyayı istediği şekilde kullandı kullanıyor. 
Bu yemeyince yüzlerce 'gazeteci'  gönüllü olarak yalakalık yapmaya başladı. 
Dönekler başka bir hikâye. 
Solcu, liberal ve bilumum laikler. 
İnsanoğlu bu kadar mı kişiliksiz, onursuz, rezil ve ahlaksız olur. 
Hem de üç kuruş para için. 
Bazen bu üç kuruş bir villa alıyor! 
Yapılacak fazla bir şey yok. 
Parayı veren düdüğü çalıyor. 
Düdük  yoksa parayı çalıyor. 
Bizde fazlası var ama dünyada durum hep böyle. 
Son örnek 'Arap Baharı'. 
Emperyalist, kapitalist ve işbirlikçi devletlerin durumu. 
Hepsinin medyası ortak merkez tarafından yönetiliyor. 
Son beş yılda üretilen milyonlarca haber, program, yorum ve görselin yüzde doksanı savaş, kan ve acı yanlısı. 
Yani emperyalizm ve işbirlikçi hesapların hizmetinde. 
Örneğin Arap'ların çok seyrettiği ve benim de bir yıl çalıştığım Katar Emirinin El-Cezire televizyonu. 
'Arap Baharı' sürecinde ve şimdi bir CİAMOSSAD operasyon merkezi gibi çalışıyor. Suudi'lerin El-Arabiye'si ve kral, emir, şeyh ve işbirlikçilerinin sahibi olduğu yüzlerce TV, radyo, gazete, dergi ve ajansın yanı sıra milyonlarca haber sitesi ve sosyal medya hesabı El-Cezire'den farklı değil. 
Hepsi bilinçli olarak yalancı, rezil ve pislik. 
En az bizdekiler kadar. 
Bunun için başta Suriye, Irak ve Libya olmak üzere bu coğrafyanın tümü çok kolay perişan edildi ve insanlarımızın kafasına çok karanlık algılar yerleştirildi. 
Ulusal, bölgesel ve uluslararası kavramlarla. 
Örneğin Türkiye'de IŞİD'i terör örgütü olarak görmeyenlerin sayısı 8-9 milyon. 
Örneğin Arap ve İslam coğrafyasında Alevi ve Şii düşmanlığının çok tehlikeli bir şekilde kışkırtılması. 
Özetle herşey insanlarımızı insanlıklarından uzaklaştırmak için. 
Hepsi de insanlarımızın kafasını karıştırmak için. 
Hepsi de insanlarımızı vurdumduymaz, ilgisiz, tepkisiz ve vicdansız kılmak için. 
Hepsi de insanlarımızı sürüleştirmek için. 
Kolay güdülsünler diye. 
Ne demişti AKP'li bir zat ' Bize cahil insan lazım'. 
Medya onları kolay çembere alıp pislik potasında eritebiliyor. 
Geçenlerde TRT'de çok seyredilen bir programda bir zat hayal ürünü, safsata dolu ve saçma sapan hikâyeler anlatıyordu. Bu zata göre 'Türkiye'de din adamlarından daha fazla sayıda misyoner varmış'. 
Salla gitsin yalanı. 
Olan onu ve benzeri zatları dinleyen zavallı insanlara oluyor. 
Hepsi de cengâver kesilecek. 
Yakaladıkları misyoneri oracıkta keserler. 
Misyoner dediğiniz kişiler 'Müttefik NATO' ülkelerinin vatandaşları. 
Türkleri Hıristiyanlaştırmak istiyorlarmış. 
Yoksa onlar da mı Lozan'da Türklere verdiklerini fazla buluyor! 
Yoksa onlar da mı Abdülhamit'i özlemiş! 
Yoksa onlar da Sevr'i hatırlamış. 
Yoksa Türkiye Cumhuriyeti diye bir ülke yok da biz mi Suudi çöllerinde serap görüyoruz.

Önceki ve Sonraki Yazılar