Hüsnü Mahalli

Hüsnü Mahalli

Vallahi ben demedim

Daha ilk günlerinde 'Arap Baharı'nın kanlı olacağını söyledim.

Daha ilk günlerinde Türkiye olmadan Suudi Arabistan ve Suudi Arabistan olmadan Türkiye'nin Suriye'yi ve bölgeyi bu hale getiremeyeceğini söyledim.
İdeolojik paralellik.
Fetö benzeri.
Peki, ne oldu?
3 Ekim 2014'de ABD Başkan Yardımcısı Biden Harvard Üniversitesindeki konuşmasında ' Türkiye, Suudi Arabistan, Katar ve BAE Esad'ı devirmeye öylesine kararlıydılar ki, bir anlamda Alevi-Sünni savaşını vekâleten başlattılar. Esad'a karşı kim varsa yüz milyonlarca dolar para ve tonlarca silah verdiler. Ama beslenen insanlar El-Nusra, Kaide( yani IŞİD) ve cihatçı gruplara katılmak üzere dünyanın her tarafından taşınmıştı. Hem de adı geçen ülkelerin yardımıyla' dedi.
Ben değil o dedi.
21 Haziran 2015'de Alman Başbakan Merkel 'Suriye'de savaşan yabancı militanların en az yüzde altmışı bu ülkeye Türkiye sınırından girdi' dedi.
Fazlası var eksiği yok.
Uzun tartışmalar ve Obama'nın vetosuna rağmen ABD Kongresi  '11 Eylül saldırısında akrabasını kaybeden vatandaşlar sorumluluğundan dolayı Suudi Arabistan'dan tazminat almak için mahkemeye başvurabilir' yasasını geçen ay onayladı.
Benim hiç suçum yok.
28 Eylül 2015'de Suudi Dışişleri Bakanı El-Cubeyr 'Son 40 yılda 90 ülkede 115 milyar dolar yardım dağıttık' dedi.
Benim hesaplarıma göre son 70 yılda hükümetlere, partilere, örgütlere, derneklere, cemaatlere, camilere, okullara, gazetecilere ve kişisel yandaşlara dağıtılan para en az 300 milyar dolar. 
Ben 5 Cent almadım.
Hafta başında bir Alman radyosuna konuşan Merkel ' Karşılığını peşin almadan hiç kimse Suudi Arabistan'ı bedavadan övmez. Ben kişisel olarak rüşvet almadan Suudi Arabistan'ı savunan birini tanımıyorum' dedi.
Suudiler çok kızdı ama boşuna. Amerika'ya kızdıkları gibi. O da boşuna.
Adamların zaten rüşvet verecek hali bile kalmadı batıyorlar.
Rusya ve Suriye'ye yanaşır gibi davranan Sisi'ye de çok kızdılar o da boşuna.
Adamlar Türklerden ve Osmanlıdan nefret ederler ama Erdoğan'ı seviyorlar. Rol icabı.
Erdoğan'a ihtiyaçları var Erdoğan'ın da onlara.
Alevilik-Sünni şimdi de Irak’ta Şiilik-Sünnilik hikâyeleri.
Peki, Cumhurbaşkanı Erdoğan Çarşamba muhtarlar toplantısında ne dedi?
'Dün akşam Putin ile Halep'i konuştuk. El-Nusra'nın Halep'i terk etmesi için kendilerinin bir ricası oldu. Ben de arkadaşlara gerekli tavsiyeleri verdim'.
Diyen Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı. Demek ki Ankara ABD, AB ve BM tarafından terör örgütü ilan edilen  Nusra liderlerine söz geçirebiliyor. Suriye'de savaşan diğer gruplara geçirdiği kadar.
Örneğin 5 Mart 2016'da İstanbul'da on gün sonra da Ankara'da toplanan onlarca silahlı grubun 300 kadar lider ve komutanına.
Son beş yılda onlarca kez toplandılar.
Yemin Billah ben masumum. Irak’ta olduğum kadar.
Her şeyin sorumlusu Irak Cumhurbaşkanı eski yardımcısı Tarık Haşimi ve Musul eski Valisi Esil Nuceyfi.
Birincisi 2013'de terör örgütü kurmak ve terör eylemlerinin emrini vermekle suçlanmış ve idama mahkûm edilmişti. İkincisi  önceki gün mahkeme tarafından Türkiye lehine casuslukla suçlanmış ve tutuklanması için karar verilmiş. 
Her ikisi İstanbul'da yaşıyor. Her ikisi 9 Haziran 2014'de  IŞİD'in Musul'a girişine yardımcı olmuş. Her ikisi Erdoğan ve Davutoğlu dost.
Dönemin Dışişleri Bakanı Davutoğlu IŞİD'çiler için 'Öfkeli Sünni gençler' demişti.
Kime öfkelenmişlerdi? Bağdat'ın Şii Başbakanı Maliki'ye.
Şimdi de Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 'kıratım değil' dediği  Bağdat'ın Şii Başbakanı Abadi'ye öfkeli.
Peki neden? 'Çoğunluğu Şii olan ordusunu ve bu orduya destek veren Şii gönüllüleri Musul'a saldırttığı için'. Meğer Musul Sünni kentmiş.
İyi de Sünni kenti Sünni IŞİD'e teslim edenler Sünni'ydi. İyi de Sünniler 30 aydır IŞİD işgali altında bulunan Sünni Musul halkını kurtarmak için kılını bile kıpırdatmadı.
Peki, bu IŞİD'çiler neden hiç bir Alevi ve Şii köyünü, kasabasını ve kentini işgal edemedi? Sünni tüm ülkelerin yardımına rağmen. Bir düşünün bakalım. 
Söylenecek çok şey var. Görmek ve anlamak isteyenler için 'Arap Baharı'ndan bu yana her şey net ve açık. Yukarda aktardığım üç beş alıntı yeter ve artar. Herşey AKP'nin şimdiye kadar neyi, neden, nasıl, niçin ve kiminle yaptığını anlatıyor. Bundan sonrasını da. Özellikle mezhepsel saplantılarını.
Suriye'den sonra şimdi Irak’ta. Azıcık sola da kayabiliriz. Yani İran'a.
'Yakışıklı' Suudi kral, emir ve şeyhlerinin hatırı için. Diğerleri bonus.
Tek dertleri 'Şii Acemler gelip bizi ham edecek'. 
Peki ya  'dinen düşmanınız olan Yahudiler'!
'Onlar bizim kitap-defter kardeşimiz'.
Yahu bu durumda sizi ham eden ya zehirlenir ölür ya da kabız olur patlar.
Üç beş fetva bir iki  muska iyi gelebilir.
Ah nerede o eski 'One minute'ler!
Ben değil Suudi kral diyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar